'İstanbul Dükalığı' diye bir canavar mı var?..

Ortak paydaları “Hukukun Üstünlüğü İlkesi” değil, “Ekonomik Çıkarlar”dı…

ADNAN BERK OKAN

 

Halkları bir arada tutan ne dindir, ne dildir, ne ırktır ve ne de mezhep birliğidir…

Halkları bir arada tutan ortak kurum “Ortak Çıkarlar”dır.

Unutmayınız ki tarihte kurulan bütün Türk devletlerini bir başka Türk devleti yıkmıştır.

Müslüman Arapların kurdukları devletler de yine bir başka Müslüman Arap devleti veya Müslüman devlet tarafından yıkılmıştır.

Ortaçağ, yakın çağ ve yeniçağ Avrupa’sında da Avrupalı Hıristiyan devletler birbirlerini yemediler mi?..

2. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya ikiye ayrılmadı mı?..

Kuzey ve Güney Kore neden halen birleşemiyor?..

İran – Irak sekiz yıl savaşırken bu ülkelerden biri Müslümanlıktan istifa mı etti?..

Yoo…

Sadece farklı mezheplerdendiler…

Suriye’de halen Müslümanlar birbirlerini öldürmüyorlar mı?..


Ne yani?..



Birbirlerini kesen bütün Müslüman Şiiler ya da Sünnilerin hepsi Esad’a karşı veya Esad hayranı mı?..

Yoooo…


Delik Kiremit...

Kasabanın birinde akan damları aktaran ve bu işten iyi para kazanan bir kiremit ustası, yeteri kadar para kazanınca köyüne döner.
Oğluna, artık yaşlandığını, bundan sonra kasabalarda dam aktarma işini kendisinin yapması gerektiğini söyler. Müşterilerine de "Bundan sonra işlerinizi oğlum görecek, kendisine siz de göz kulak olun” der.
Oğlu da köyden çıkıp kasabaya gider. Çok kısa bir süre sonra da köye döner.
Baba, oğlunun bu kadar çabuk dönüşünün sebebini merak edip sorar.
Oğlu, “Beni çağıranların evlerine gittim. Dama çıktım. Akan delik kiremidi buldum. Yere atıp kırdım. Yerine sağlamını koydum. Kasabada hiçbir evin damı akmaz oldu” der.
Dam ustası öfke ile “hay benim salak oğlum” diye bağırır.
“Ben yirmi iki sene delik kiremidi bir köşeden aldım başka köşeye koydum. O köşe oldu ama bu sefer de delik kiremidi yerleştirdiğim öbür köşe akmaya başladı. Ev sahipleri de beni tekrardan çığırıp bana iş verdiler. Hiç, delik kiremit atılır mı be oğlum?” diye bağırıp, çığırır...

Sünni oldukları halde yüz binlerce Suriyeli var Esad’la ortak hareket ediyor…

Neden?..

Çünkü rejim o varlıklı Sünnilerin işine geliyor…

Peki, bütün Şiiler (Nusayriler) Esad’ın yanında mı savaşıyorlar?..

Hiç ilgisi yok…

Öyle fukara Şiiler (Nusayriler) var ki; hemen hepsi Sünni muhaliflerle omuz omza savaşıyor rejimin ordusuna karşı…

En son ve en somut örnek…

Müslüman Suudi Arabistan ve Musevi İsrail
Müslüman İran
’a karşı ortak cephe alıverdiler hemen…

Neden?..


Çünkü…

İran’ın ABD ve AB ülkeleriyle sıcak ilişki kurması, her hafta en az bir kere “İsrail’i vururum ha!” demeyecek olması; (Çünkü artık “İsrail’i vururum ha!” demesine gerek kalmayacak) Suudilerin de İsraillilerin de işine gelmiyor…

Oysa sürekli bir savaş havası olmalı ki; İsrail’de ve Suudi Arabistan’da iktidar gücünü ellerinde bulunduranlar halklarını o öcüyle korkutabilsinler…

Yahu bizi de yıllarca “bu kış Komünizm gelecek!” diye korkutmadılar mı?..

O korku bitince bu defa da “bu gericiler şeriat devleti kuracaklar” gulyabanisini koymadılar mı sahneye?..

Derken o da bitti…

Bu defa da (Son 11 yıldır), “bu Kemalistler kadınlarımızın başörtülerini başlarından çekip alıyor, ikna odası kuruyor, onların kamusal alanda bulunmalarına engel oluyorlar” cümlesinden oluşan bir “Taranbaba Öcüsü”nü sallandırmadılar mı başımızın üstünde?..

Bereket sonunda aklı başında bir CHP yönetimi oluştu da sayelerinde akılcı bir stratejisi ile artık “başörtülü kadınlarımıza eziyet ediliyor” öcüsü de yok…

Kadınlarımız parlamentoya bile başları örtülü gelebiliyorlar…

               

Soruyorum ey güzel insanlar:




Hükümet
ve Cemaat niçin sürtüşüyor günlerdir?..

İslâmiyet’e bakış açıları mı farklı?

Yooo…

Öyle olsa 11 yıldır el ele göz göze diz dize mücadele ederler miydi statükoya(!) karşı?..

Pardon…

“Statüko” mu dedim?..

Yanlış…

Ekonomik çıkarları ortaktı…

Dikkat!...




Ortak paydaları “Hukukun Üstünlüğü İlkesi” değil, “Ekonomik Çıkarlar”dı…

Ya da “siyasal gücü ortak kullanma” konusundaki uzlaşmaları…

Uzlaştıkları içindir ki 
“İstanbul Dükalığı” adını verdikleri bir “ekonomik canavar” üretip o canavarla kendi yandaşlarını korkuttular:

“Biz olmazsak, ortak hareket etmezsek İstanbul Dükalığı canavarı sizi yer haberiniz olsun..”

Yahu hangi dükalık?..

Hangi canavar?..

Tek dişi kalmış canavar mı?..

 

Ey güzel insanlar!..

Fethullah Gülen'e hitaben yazılan açık mektuplar dikkatinizi çekiyordur...

Devasa bir inanç ve ekonomik imparatorluk kurmuş bir insana "Daldaki Karga" muamelesi çekiyorlar...

Kendileri de "Kurnaz Tilki"...

Ve hep aynı öcü...

"İstanbul dükalığı"...

Yandaki kutucukta “Harputlu Azize” isimli romanımdan bir öykü anlatıyorum…

Lütfen okur musunuz?..

Abdülhamit’in siyasi dehasının neden büyük olduğunu sanırım en güzel o öykü anlatıyor…

Yani…

Delik kiremit hep olacak…

Neden mi?..

Olmadı mı çatı ustaları işsiz kalır da ondan...

Bizim çatı ustaları işsiz kalmaktan korktukları için birbirlerine "aman ha çatıyı aktaralım ama delik kiremiti de asla kırıp atmayalım; çatının bir başka yerine koyalım..."  diye açık mektuplar döşeniyorlar...

adnanberkokan@gmail.com