İsmet Özçelik kaybetti
İsmet Özçelik elinde hiçbir somut kanıt yokken “dedikodu” havasında yaptığı durum tespitiyle kaybetti…
Bir
gazeteci “müphem” sorular veya
yorumlarla kurumları ya da bir sektörü zan altında bırakırsa;
gazetecilik ilke ve ahlakı açısından yanlış yapmış olur
mu?..
*
Bu
soruya “olmaz” diyen
gazetecinin ahlakından da vicdanından da şüphe
ederim.
*
İsmet Özçelik’i, Aydınlık’ta “sipariş
anketler yine devrede” başlığı altında yayımlanan
yazısında anketlerle, anketlerde çıkan
sonuçlarla, Ak Parti’nin
oy kaybetmiş olabileceği öngörüsüyle eleştirecek
değil…
Zaten buna hakkım da
yok…
*
Ancak…
Özçelik’in aynı yazısının bir
yerinde:
“Kamuoyu araştırma şirketlerinin
teknik ekipleriyle sık sık sohbet
ediyorum. ‘Sipariş
anketleri’ onlar da biliyor.
Özetle, ‘Biz işimizi yapar,
sonuçları patrona veririz. Ondan sonrasına karışmayız. O
müşterisine götürür. Biz kendi çalışmamızın sonucunu biliriz,
açıklanan sonuca
karışmayız’ ifadelerini
kullanıyorlar” deyişi “gazetecilik” olmadığı
gibi “yorum” da
değil.
*
Adeta “bir
durum
tespiti” yapıyor Özçelik…
Bir tek kurumu değil, komple sektörü
aşağılıyor…
Daha doğrusu sektörün yönetimlerini, patronajı zan
altında bırakıyor…
*
Özçelik’in ifadesine
göre ve eğer doğruysa kendisine anlatılanlar; anketörler
görevlerini yapıp doğru sonuçları yöneticilerine
veriyorlar.
Ama…
Yöneticiler, “padişahın hevasına göre
imam” hikâyesinde olduğu gibi, siyasi partilerin
taleplerine göre sonuç çıkarıp analizler
sunuyorlar…
*
İsmet Özçelik elinde
hiçbir somut kanıt
yokken “dedikodu” havasında
yaptığı durum tespitiyle
kaybetti…