İsmet Berkan

Bugün artık kusurunu, hatasını veya kendileri kabul etmeseler de ayıbını kabullenip "af edersiniz, yanlış yaptım" diyen meslektaşlarımızı alkışlıyoruz...

Çok eskiden de bugün olduğu gibi miydi hatırlamıyorum...
yani...
Çok eski yıllarda da kusurunu kabul edip özür dileyen gazeteciler veya siyasetçiler alkışlanır;  "Helal olsun be... Adam/Kadın ne özeleştiri yaptı ama..." denir miydi bilmiyorum...
Bilen varsa örnekleriyle benimle de paylaşırsa mutlu olurum...
Ama...
Bugün artık kusurunu, hatasını veya kendileri kabul etmeseler de ayıbını kabullenip "af edersiniz, yanlış yaptım" diyen meslektaşlarımızı alkışlıyoruz...
En başta da ben alkışlıyorum...
Çünkü özür dilemek erdemililik haline geldi...
Çünkü ayıp eden, kusur işleyen, hata edenler (Genelde) bırakın özür dilemeyi veya "pardon" demeyi; burunlarından kıl aldırmıyorlar...
"Özür dilemeli" diyen olursa da o kişilere öyle bir tepeden bakıyorlar ki kibirle...
Utanmasalar, özür bekleyene "özür dile lannn!" diye fırça atacaklar...
Uzatmayayım...
Dolmabahçe'de bir kadın; Gezi Parkı protestocularının kendisini taciz ettiklerini, bebek arabasındaki çocuğunun da üzerine işediklerini iddia etmişti...
Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere bütün bakanlar, Ak Partili milletvekilleri ve Hükümet Medyası o iddianın doğruluğunu araştırmadan Gezi Parkı protestocularının hepsini "barbar, kadın ve bebek düşmanı, pislikler" olarak tanımlamışlardı...
O günlerde en ilginç açıklama ise entelektüellerin ve demokratların da itimadını kazanmış olan Hürriyet yazarlarından İsmet Berkan'dan gelmişti...
Berkan attığı bir tiwitle, maüdur olduğunu idia eden kadının söylediklerini doğrulayan görüntüleri gördüğünü açıklamıştı...
Birkaç gün önce de Kanal D ana haberde o görüntüler yayınlandı...
Ekranda gördüklerimiz, "Mağdur" olduğunu iddia eden Hanımefendi'nin, "elleri kırbaçlı, deri ceketli, vücutlarında dövmeler olan adamlar beni darp ettiler, çocuğumun da üzerine çişlerini yaptılar" deyişini doğrulamıyordu...
Nitekim Berkan da "gördüm" dediği görüntülerin Kanal D'de yayınlananlar olduğunu söyledi...
Bugün bir de kısacık bir "özür mektubu" yazdı okurlarına...
Bakın nasıl:

Kısa bir açıklama

Hepi topu iki tane tweet attım. Bu konuda ne yazı yazdım ne başka bir şey. 
Evet. bu Kabataş'taki taciz vakasından söz ediyorum. 
Konuyu genişleterek benden daha büyük kusur içinde olduğunu düşündüğüm kişileri suçlamaya, bana yönelik sosyal medyada bitmeyen linç kampanyasıyla kendimi sanki bu işin mağduru gibi göstermeye veya devasa komplo teorileriyle ortalığı bulandırmaya hiç kalkışmadan kusurumu itiraf ediyorum:
Bundan yedi ay önce kendimden o kadar da emin konuşmamalıydım, daha da önemlisi herhangi bir tarafında yer almadığım bir siyasi propaganda savaşının istemeden ortasında kalmamalıydım. 

Alışık olmadığımız bu inceliği, nezaketi ve özeleştirisiyle İsmet Berkan kazandı...