Işıklar'dan Altaylı'ya hediye çıkışı!
"Vay anasına sevgili okurlar. Bu zamanda bu kadar dürüst, bu kadar açık konuşan, bu kadar vatandaşı pardon okurunu düşünen gazeteciler de var demek ki... "
İşte Işıklar'ın yazısından bir bölüm:
"Yılbaşı hediyeleri genelde yazı işleri müdürlerine, servis şeflerine, yazarlara, editörlere ve özellikle ekonomi servisi muhabirlerine gelir... Milli takımların her maçına götürülen gazetecilere!.. Pardon bir de Avrupa'daki oto fuarlarına test sürüşüne götürülen genel yayın müdürlerine. Yani Ferrari, Audi gibi otomobil firmaları...
Son yıllarda magazin, spor, polis-adliye muhabirleri öyle durumda ki değil yılbaşı hediyesi telefona çıkıp sordukları sorulara yanıt alınca bile seviniyor. Gerçek gazeteciliğin on paralık saygınlığı kalmadı. Getir-götür işi yapan ofis-boy oldular.
Şimdi gelelim konumuza... Fatih Altaylı geçen gün bir yazısında müşterilerine (okurlar hiç ilgilenmediği için) rica etmiş. "Haberturk çalışanlarına hediye yollayan, yollamaya niyetli dostlarımızdan rica ediyorum. Lütfen abartmayın. Bizi düşünmeniz elbette arkadaşlarımı mutlu ediyor ama ölçüyü kaçırdığınız zaman mutsuz oluyoruz. Bu yüzden de belirli bir sınırlama getirdik. Abartılı hediyeleri sizlere iade etmek zorunda kalacaklar, kalacağız."
Vay anasına sevgili okurlar. Bu zamanda bu kadar dürüst, bu kadar açık konuşan, bu kadar vatandaşı pardon okurunu düşünen gazeteciler de var demek ki... "Biz kimsenin hediyesine tenezzül etmeyiz" diyen yönetici...
İyi güzel de Fatih Bey, hediyeler gazeteye gitmiyor ki. Artık kargo servisleri var. Eve teslim ediliyor. Kimin evine ne gitmiş, nereden haberiniz olacak ki... Ayrıca şu iletişim firmaları casus gibi çalışıyor. Gazete içindeki her şeyi biliyorlar. Firmaları zaten onlar yönlendiriyor. Listeleri düzenleyenler, hediyeleri eve teslim edenler hep onlar... İşi kitabına uyduruyorlar. İşleri bu. Sahi aklıma geldi, milli takımla birlikte Avrupa'yı dolaşan köşe yazarlarını, ta Güney Afrika'ya finallere gidenleri kim tutabildi? Ama yazarlar maça gitmedi ki!.. Örneğin Almanya'da Turkcell'in basın toplantısına(!) gitti. Yerseniz tabii... Uçakta şampanyalar içerek, beş yıldızlı otellerde masajlar yaptırarak izlenen basın toplantıları!..
Diyeceğim şu. Böyle ucuz şovlar yapacağımıza gazeteciliği evrensel boyutlara taşısak daha iyi olmaz mı? İnsan gibi yaşayacağı maaşlar alsalar, gelecek korkusu olmadan, kalemini satmadan yaşasalar..."