Işıklar doğru soruyu yanlış kişiye mi sordu?

Hürriyet gazetesi 1979'da Ecevit'in iki bakanını nasıl devirmiş! Olayların birinci elden tanığı olan gazeteci anlattı!

GAZETECİLER.COM Ünlü magazin gazetecisi Aykut Işıklar, Hürriyet gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün Baykal'ı istifaya görüten süreci darbe olarak nitelediği yazısına çok sert bir eleştiri getirdi ve 1979 yılında muhabir olarak çalışırken iki bakan ile ilgili başına gelen iki farklı olayı anlatarak "Hürriyet'de Ecevit'e darbe mi yapıyordu?" diye sordu.

Işıklar haklı bir soru soruyordu ama belki de yanlış bir kişiye soruyordu... Işıklar'ın şu ayrıntıyı unutması mümkün değil: İsmi Hürriyet ile özdeşleşmiş olan Ertuğrul Özkök, Hürriyet gazetesinde 1986 yılında çalışmaya başladı. Öncesinde Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Kürsüsünde akademisyendi ve gazete patronlarına mektuplar yazarak gazetelerinin ne yapılırsa daha çok satacağını anlatıyordu...

İşte Işıklar'ın hedefini şaşıran ama çok da doğru tespitler içeren  "Demek Hürriyet Bülent Ecevit'e 'darbe' yapıyordu" başlıklı yazısı.

1979 yıllında... O zamanlar Hürriyet Gazetesi Cağaoğlu'nda... İlavesi Kelebek istihbarat servisi de 4. katında... En büyük zevkim, çay içerken o günkü Hürriyet'i okuyorum. Saat 9.00 filan. Telefon çalınca 'Hayırdır inşallah' diye açıyorum. Karşımda o günlerde filmlerde yardımcı kadın (genelde yuva yıkan) rolü oynayan Aynur Aydan var. Büyük bir heyecanla konuşuyor: "Aykut sana müthiş bir haberim var. Bu akşamüstü gel fotoğraf çek..." Koşup gideceğimden o kadar emin ki... "Ne fotoğrafı" diye soruyorum. "İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş var ya... Bana viski içmeye gelecek. Kapıdan çıkarken karşıdan çekersin. Gelişini kimse bilmeyecek. Koruma filan yok yani."

Bir dakika düşünüyorum. Gözümün önüne İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş'in duruşu geliyor. Her zaman beğendiğim bir politikacı ve devlet adamı. Ve Aynur Aydan'ı düşünüyorum. Şöhret, para, hırs için ne kadar acımasız olabiliyorlar. Bakan Güneş'i evine getirtebilmek için kim bilir ne cilveler yaptı. Erkekler bakan da olsa... Bir tuzak olduğuna karar veriyorum. "Bu tür haberler ile ilgilenmiyorum" diyorum.

Üç gün sonra da Hürriyet'in kardeş yayını Hafta Sonu Gazetesi'nde Bakan Güneş'in Aynur'un kapısında çekilmiş fotoğrafını görüyorum. Benden yüz bulamayan Aynur Aydan, Hafta Sonu'ndan Tarık Aktuğ'u aramış. Tarık da fotoğraf makinesini alıp kapıda beklemiş. Haber fotoğrafı, sadece içişleri bakanının apartman kapısından çıkışı idi. İçeride ne oldu kimse bilmiyor. Hasan Fehmi Güneş öyle asil bir adam ki, TBMM'de kürsüye çıktı ve sadece "Tüm milletvekili arkadaşlarımdan ve Türk milletinden özür diliyorum" dedi. Kürsüden inerken iktidar-muhalefet bütün milletvekilleri ayakta alkışlıyordu. Hafta Sonu'nun Genel Yayın Müdürü ise Çetin Emeç idi...

Göztepe'deki evimde sabaha karşı uyandırılıyorum. Karşımda Turan Kekeva adındaki işadamı arkadaşım: "Aykut çabuk giyin, bir yere gideceğiz, bir problem var. Bize yardım etmen gerekiyor." Acele giyiniyor ve olay yerine varıyorum. Orasının Oflu Hüseyin'in kumarhanesi olduğunu bilmeyen yok. Sokaktaki çocuklar bile... Bağdat Caddesi'nde yürüyenler bakınca içeride kumar oynandığını görüyor. İçeride kimler yok ki... Daha sonra milletvekili olan armatörler, Fenerbahçe'nin anlı-şanlı yöneticileri, İstanbul'un Karadenizli en önemli ve güçlü mafya babaları... Ama sadece bir kişi masada oturuyor, herkes ayakta... Baba filmindeki Marlon Brando gibi önündeki Hafta Sonu Gazetesi'ne bakan kişi Rize Milletvekili Gümrük Bakanı Tuncay Mataracı... Hani Türk siyaset tarihinde unutulmayan 11'ler dönemi vardı. Başbakan Bülent Ecevit, güvenoyu veren 11 milletvekilini bakan yapmıştı. Biri istifa etse, iktidar düşerdi... Bakan yapıldıkları için iktidara destek çıkan 11 milletvekili sayesinde ayakta durabilen Ecevit hükümeti.

Hafta Sonu Gazetesi Mataracı'yı kapak yapmış. Ankaralı kadın arkadaşı ile eşinin fotoğraflarını yan yana koymuş. "Başörtülü nikâhlı eşi ile Ankara'da bir gece kulübünde çalışan sevgilisi" diye başlık atılmış.

Eee kraldan çok kralcılar var ya "Bu işi temizlemek gerekiyor" diye ısrar ediyor. Mataracı konuşacak halde değil. "Bunu bana nasıl yaparlar? 30 yıllık eşimi, bu kadınla nasıl yan yana getirirler" diye bağırıyor. Herkes "Bakanım, sinirlenme bu iş bitti bil. Gereken yapıldı" diyorlar. O sırada aslanların önüne atılan gladyatör gibi atılıyorum ortaya. Beyin jimnastiği gibi bir konuşma... Mataracı masada sızıp kalıyor. Çevredeki herkese bir güzel fırçamı atıyorum "Siz hemşerinizi seviyor musunuz yoksa siyasi hayatını bitirmek mi istiyorsunuz" diye bağırıyorum. Yangına körükle gittiklerini fark ediyorlar. Emeç'in Suadiye sahil yolundaki evinin etrafını saran Laz uşakları geri çağrılıyor. Hemen ertesi sabah yaşadıklarımı rahmetliye anlatıyorum. Olacakların farkında, uzun zaman gece dolaşmıyor.

Şimdi Sayın Ertuğrul Özkök'e soruyorum. Dünkü yazınızda Deniz Baykal'a yapılanlara 'Darbe' demişsiniz. O halde Bülent Ecevit'e de Hürriyet iki kez darbe yaptı. İki bakanının özel yaşamını kullanarak devirdi...

İndirim Sezonlarında Akıllı Alışveriş: En İyi Fırsatları Yakalamanın Yolları