İnternet gazeteciliği için 'özgürlük' kararı
Anayasa Mahkemesi (AYM), internette yayınlanan haberlere getirilen erişim engellemelerine ilişkin basın özgürlüğü lehine emsal niteliğinde bir karar aldı.
Anayasa Mahkemesi, 2014'te Türk Hava Kurumu (THK)
yönetimini eleştiren köşe yazıları yayımlayan bir internet
sitesinin, mahkeme kararıyla erişiminin durdurulmasını ifade ve
basın özgürlüğü ihlali saydı. Kararda, yargının haber yapma şekline
karışamayacağı vurgulandı.
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, airporthaber.com
internet sitesinin sahibi ve genel yayın yönetmeni olan Ali Kıdık,
2014'te THK Başkanlığı'nı yürüten O.Y. hakkında beş ayrı yazı
kaleme aldı.
Kıdık, "THK'yı batırırsan, 20 tırnağımla yakana yapışırım.",
"Bu belge şok edecek.", "Ye babam ye, ne zaman doyacaksınız?' ve
"THK uçurumun eşiğinde." başlıklarıyla yazdığı yazılarda, özetle
'THK'nın kötü yönetildiği, kurumu zarara uğratacak politikalar
izlendiği ve bazı kişilere haksız kazanç sağlandığı' iddialarında
bulundu.
Bu yazılar üzerine, dönemin kurum başkanı O.Y, kişilik
haklarının ihlal edildiği iddiasıyla, internet sayfalarına erişimin
engellenmesi talebinde bulundu. Talebi değerlendiren Ankara 5. Sulh
Ceza Mahkemesi, "Bir kişiye 'hırsız', 'soyguncu' şeklinde
nitelendirilmelerde bulunulmasının, haber olarak
değerlendirilemeyeceği ve kişilik hakkı ihlali olduğu"
gerekçesiyle, söz konusu internet sitesine erişimi
durdurdu.
Kıdık'ın, internet sitesinin erişime açılmasının ardından 14
Nisan 2014'te benzer konuda bir yazı daha kaleme alması üzerine,
mahkeme tekrar 'erişimin engellenmesi' kararı verdi.
Kararlara yaptığı itirazların, Ankara 14. Asliye Ceza
Mahkemesi'nce reddedilmesi üzerine Kıdık, konuyu Anayasa
Mahkemesi'ne taşıdı.
'SERT ELEŞTİRİLDİĞİ KABUL
EDİLEBİLİR AMA…'
Yüksek mahkeme, başvurucunun Anayasa'nın 26. ve 28.
maddelerinde güvenceye alınan ifade ve basın özgürlüğünün ihlal
edildiğine karar verdi. AYM, ihlalin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına
hükmetti.
'HABER VE FİKİRLERİN İLETİLME
USULÜ KORUNDU'
AYM, gerekçesinde, söz konusu köşe yazılarının, toplumun
bağışlarıyla yaşatılan ve kamuya hizmet eden bir kurumu
ilgilendirdiği için bilgilendirme değerinin yüksek olduğu
belirtildi. Köşe yazılarında, müştekinin sert bir şekilde
eleştirildiğinin, hatta abartıya kaçıldığının kabul edilebileceği
kaydedilen gerekçede, şunlar ifade edildi:
"Bu tür başvurularda, basının yerine geçip belli bir durumda
kullanılacak haber yapma şeklinin ne olacağını belirlemek, yargı
mercilerinin görevi değildir. Basın özgürlüğünün, demokrasi ile
yakın ilişkisinin doğal sonucu olarak, bir dereceye kadar abartıya
ve provoke etmeye izin verecek şekilde geniş yorumlanması gerektiği
kabul edilmelidir. Haberin yayımlanmasının, müştekinin hayatına
kayda değer bir etkisinin olduğu gösterilmemiştir. Haberin, onun
özel hayatı ile ilgisinin olmadığı, kaba hakaret içermediği ve
keyfi kişisel saldırı boyutuna da ulaşmadığı gözetildiğinde, geriye
başvurucunun haberi verirken kullandığı polemik içeren agresif
usulü kalmaktadır. Bu noktada, ifade özgürlüğünün sadece haber ve
fikirlerin içeriğini korumadığı, haber ve fikirlerin iletilme
usulünü de koruduğu gözetilmelidir."
'DAHA FAZLA TAHAMMÜL
GEREKİR'
Müştekinin, havacılık alanında faaliyet gösteren en büyük
kurumlardan birinin başkanı olduğu anımsatılan gerekçede,
"Müştekiye yönelik eleştirinin sınırlarının, sıradan insanlara göre
daha geniş olduğunu kabul etmek gerekir. Halkın, tanınmış kişilere
ilişkin bilgileri alma hakkı da gözetildiğinde, müştekinin
eylemlerinin ve sözlerinin basın tarafından izleneceği, hakkında
haber yapılacağı ve ağır eleştirlerde bulunulabileceğini öngörmesi,
demokratik çoğulculuk açısından bunlara daha fazla tahammül etmesi
gerekir" değerlendirmesinde bulunuldu.
'ENGELLEME EN SON
BAŞVURULACAK ÇARE OLMALI'
İfade ve basın özgürlüğü başta olmak üzere, hak ve
özgürlüklerle ilgili, internet konusunda kamu gücünü kullanan
makamların ve mahkemelerin çok hassas davranması gerektiğine işaret
edilen gerekçede, "İnternete erişimin engellenmesi tedbiri, en son
başvurulacak çare olmalıdır. İnternet ortamında bulunan zararlı
içeriklerle, diğer başka usullerle mücadele etmek mümkünse ya da
erişimin engellenmesi ile korunan menfaate karşılık daha büyük bir
zarar doğmuşsa, böyle bir durumda erişimin engellenmesi kararı,
ifade ve basın özgürlüklerinin ihlalini teşkil edecektir" ifadesi
kullanıldı.
Gerekçede, söz konusu internete erişimin engellenmesi
kararının, müştekinin itibarının korunması için demokratik bir
toplumda gerekli olmadığı vurgulandı.