Ilıcak, Yılmaz’ın kandiliyle aydınlanır mı?
“Kandiliyle” diyoruz çünkü sevgili Yakup Yılmaz’ın bilgi dağarcığı bir ampul kadar bile ışık verebilecek güçte değil…....
GAZETECİLER.COM - Biliyorsunuz… Mehmet Yakup Yılmaz, medya sitelerini düz ara
“Medya Dedikoducuları” olarak tanımlıyor…
Öyle olsa en çok kendisini konuk
ederiz ama hayır…
Arada bir ancak giriyor
GAZETECİLER.COM sayfalarına…
Oysa gerçekten, “medya dedikodusu”
yapılan sitelerin gözdesidir Mehmet Yakup kardeşimiz…
Dedikten sonra gelelim,
“aydınlatma enstrümanı” Mehmet Yakup Yılmaz’a…
Nazlı Ilıcak’ı aydınlatıyor bu gün kandiliyle…
“Kandiliyle” diyoruz çünkü sevgili Yakup Yılmaz’ın bilgi dağarcığı bir
ampul kadar bile ışık verebilecek güçte değil…
Şöyle başlıyor
makalesi…
BİR general ile kardeşi arasındaki
son derece kişisel bir telefon görüşmesinin kaydedilerek
Fethullahçıların Zaman Gazetesi’nde yayımlanmasını eleştirdiğim bir
yazı yazmıştım.
Giriş “Faul!”..
Çünkü…
Ne demek bir yazarın ve hele eski
bir gazete yöneticisinin bir diğer gazete için “yaftalama”
yapması…
ZAMAN, Fethullahçıların
gazetesiymiş…
Ne yani?..
Biz de her gazete gibi ZAMAN’ı da
okuyoruz…
Bizim boynumuza hangi hakla
“Fethullahçı” diyerek bir ilân asma hakkına sahip
olabiliyorsun?..
Peki HÜRRİYET
kimin?..
Aydın Doğancıların
mı?..
HÜRRİYET’i
de okuyoruz…
Bir de “Aydın Doğancı” tabelâsı mı
asacaksın boynumuza?..
Ne ayıp!..
Bu konularda hassas olmalıyız
çünkü Engin Ardıç gibi gerçekten entelektüel
birikimi olan biri de kalkıp aradaki kavga yüzünden
HÜRRİYET'i "Kadın Tüccarı" olarak
tanımlayabiliyor...
Diyerek Yılmaz’ın
kandilinin ışığında aydınlanmaya çalışalım…
Emniyet içinde yuvalanmış bir
çetenin, Anayasa tarafından teminat altına alınmış haberleşme
özgürlüğü de dahil olmak üzere temel kişisel haklarımızı hiçe
saydığını, bunun amacının toplumda derin bir korku yaratarak
İslamcı faşist bir düzene doğru ilerlemek olduğunu
belirtmiştim.
Nazlı Ilıcak, dün Sabah’taki
köşesinde bu yazımı eleştirdi. Olabilir elbette, aynı şekilde
düşünmek zorunda değiliz. Ama Nazlı Hanım’ı "aydınlatmam gereken"
birkaç nokta var.
Ilıcak, yazısında kanunsuz
dinlemeler nedeniyle Fethullah Gülen’i sorumlu tutmamam
gerektiğini, bu duruma Turgut Özal’ın Polis Vazife ve Salahiyetleri
Kanunu’na koydurduğu bir maddenin izin verdiğini
söylüyor.
Bu olaylar nedeniyle Fethullah
Gülen’i kişisel olarak suçlamadığını belirteyim önce. Suçladığım
Emniyet içinde yuvalanmış Fethullahçı çetedir.
E pes yani…
Yakup Yılmaz’ı tanımayan biri, Emniyetin içinde, yargılama sonucu ortaya
çıkarılmış ve adının “Fethullahçı Çete” olduğunu itiraf eden bir
gurup olduğunu sanır…
Şimdi birileri çıkıp, “Maliye
bakanlığı içinde yuvalanmış aydın Doğancı bir çete” dese ne
yapacağız?..
Biz böyle bir tanıma da karşı
çıkarız ve buna hakkımız olur ama…
Yakup Yılmaz'ın böyle bir tespite itiraz etmeye yüzü
tutmaz!...
Sevgili dostlar!..:
Değerli
meslektaşlar!...
Fikir üretin fikir…
Birbirinizi eleştireceksiniz tabii
ama bunu “insan” gibi yapın…
Neyse…