Ilıcak Beki ile dalgasını geçti

Ilıcak önemsemez bir havada yanıt verdi sosyal medyada da "Akif Beki ancak bir kaç gün sonra kendini toparlayıp Ilıcak'a yanıt verebilir" yorumları yapıldı.

GAZETECİLER.COM - "Akif Beki, bana soru sormuş, ancak okuyabildim" diyen Bugün yazarı Nazlı Ilıcak, Hürriyet yazarı Akif Beki'nin 31 Temmuz Perşembe günü köşesinde sorduğu o soruya yanıt verdi.

Ilıcak "Beki'yi önemsemeyen bir tavır" ile giriş yaptığı yazısında, önce kendisinin ve Beki'nin yazdıklarını yani polemiği özetledi... Ardından "kaç defa yazdım, Herhalde Akif Beki'nin gözünden kaçmış" diyerek topu göğsünde yumuşattı... Ardından da  "Doğru yorum için, mantık ve izan önemli. Ama akıl yürütürken, bütün gayretleriniz, gerçeği perdelemeye ve olayları manipüle etmeye yönelik olmayacak." diyerek polemikte kendisi adına son noktayı koydu.

Medya kulislerinde bu cümlelerden sonra Akif Beki'nin yanıt verip vermeyeceği merak edilirken, sosyal medyada da  "Akif Beki ancak bir kaç gün sonra kendini toparlayıp Ilıcak'a yanıt verebilir"  yorumları yapıldı.

İşte Nazlı Ilıcak'ın yazısından çarpıcı bir bölüm:

"Akif Beki, bana soru sormuş, ancak okuyabildim. Mesele, arkadan kelepçelenme konusu.

Beki, Terörle Mücadele Şubesi eski Müdürü Yurt Atayün'ün ellerinin arkadan kelepçelenmesini kendisinin istediğini yazmıştı. Ben de ona, "Bu kadar algı operasyonunun yapıldığı, yolsuzluk davalarına darbe, casusları kovalayan polislere casus denilen bir ülkede duyduklarına nasıl inanırsın Akif Beki? Mantık ve izan yok mu" diye sormuştum. Ve demiştim ki:

"Velev ki böyle bir talep Atayün'den gelmiş olsun, bir öfke patlaması olduğu ortada. Zaten polislere artık şüpheliler mi talimat veriyor? Atayün, meslektaşlarına 'Beni öldürün' dese çekip onu vuracaklar mıydı?"

Akif ise bana şu soruyu soruyor: "Mantık ve izanı sadece burada mı arıyorsunuz Nazlı Hanım? Başbakan'ın, MİT Müsteşarı'nın ve aralarında Can Dündar'dan Defne Samyeli'ne kadar 2 bin küsur bir şöhretler karmasının dinlenmesi izana cuk oturuyor! Savcı 250 kişiyi dinlerken, diğer 2 bin kişinin dinlemeye takıldığını, istemeden kulak misafiri olunan o konuşmaların da, sehven tapeye dökülüp dosyaya konulduğunu söylüyor."

***

Kaç kere "adli" ve "istihbari" dinleme farkını yazdım. Herhalde Akif Beki'nin gözünden kaçmış. İstihbari dinlemelerde, eğer bir suç unsuru bulunmazsa, tapeler 15 gün içinde imha ediliyor. Adli dinlemelerde ise, dolaylı bile olsa, o konuşmalar tape ediliyor ve sonunda savcılığa teslim ediliyor. Zira polis için önem arz etmeyen bir hususun, iddianame kaleme alınırken hadiseyi tamamlayan bir unsur teşkil etmesi mümkün. Sözgelimi, 2 kişi aralarında "Kızılay'da buluşalım" demişler. Ama bir başka konuşmada, Kızılay'da bir eylem hazırlığı ortaya çıkıyor. Savcı, birbirini tamamlayan bu konuşmalardan, suçun işlendiği şüphesini kuvvetlendirecek bir delil elde edebiliyor. İddianame yazılana kadar bu sebepten dolayı imha işlemi yapılmıyor. 

Dolayısıyla Defne Samyeli'nden Can Dündar'a kadar 2 bin küsur kişilik şöhretler karması, İran casusluğundan dolayı dinlenmedi. Dosyanın savcıları Başbakan ile MİT Müsteşarı'nın dinlenmediğini de açıkladılar ve ispat edildiği takdirde hemen istifa edeceklerini söylediler. Savcı Adem Özcan henüz iddianamesini kaleme alacak vakit bulamadan, apar topar dosyadan uzaklaştırıldı. Bu yüzden o tapeler imha edilemedi.

Doğru yorum için, mantık ve izan önemli. Ama akıl yürütürken, bütün gayretleriniz, gerçeği perdelemeye ve olayları manipüle etmeye yönelik olmayacak.

NAZLI ILICAK'IN YAZISININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN