İktidar AK Parti'nin desteğine savaş açtı
İktidarda olmayı AK Parti'den daha önemli sayanların, AK Parti'nin desteği olan yüzde 50'ye savaş açtığını ileri süren Zaman yazarı Türköne ilginç tespitler yaptı.
GAZETECİLER.COM - AK
Parti ve Cemaat arasında yaşanan gerilimin köşe yazılarına
yansıması ile çıkan polemik tarafların yazılarıyla tam gaz devam
ediyor.
Fethullah Gülen Cemaati ya da Hizmet Hareketi ile Ak Parti
arasında "ayyuka
çıkan" atışmada hükümete yakın
kalemler Today's Zaman'a yönelik
ciddi bir kampanya yürütüyor.
Zaman gazetesi genel yayın
yönetmeni Ekrem Dumanlı ve
Sabah Başyazarı Mehmet
Barlas arasında günlerdir devam eden sert bir
polemik ise Hüseyin Gülerce, Reha Muhtar gibi isimlerin
katılmasıyla sakinleşeceğine daha da sertleşiyor. Bunlara bir de
Yeni Şafak yazarı Cem Küçük'ün MİT, Emniyet İstihbarat hatta Sabah
yazarı Nalı Ilıcak'a yönelik zehir zemberek yazılarını eklemek
lazım.
Tartışmaya siyaset bilimi açısından çarpıcı bir yorumla katılan
Mümtaz'er Türköne, köşesinde Ak Parti'yi savunmak üzere keskin
kılıçlarını sallayanların aslında "iktidar" olma durumunu
savunduklarını ve kılıçları ile savaş açtıklarının da Ak Parti'nin
seçmeni olan %50'den başkası olmadığını yazdı.
İşte Türköne'nin yazısından çarpıcı bölümler:
TAKIM TUTAR GİBİ SAVUNMANIN
KİME FAYDASI VAR?
"Bu seferki tartışmanın, çoğu kimsenin gözünden kaçan tuhaf bir
tarafı var. Aslanlar gibi savunmaya geçenler, acem kılıcı gibi iki
tarafı kesen sözlerle kime saldırıyorlar?
Üstelik nasıl? Sadece bir parti amblemini, sorgulanamaz bir
aidiyet duygusu ile takım tutar gibi en ilkel düzeyde
savunmanın bir partiye faydası olur mu? Ak ve karadan
müteşekkil iki renkli bir dünyada yaşamak? “Kime
karşı?” sorusu, ilkelliğin sebebini de açıklıyor. Kime
karşı? Bu sefer doğrudan, oyunu AK Parti’ye verenlere
karşı.
AK PARTİYİ DESTEKLEYEN AMA
ELEŞTİRENLERE DÜŞMANLIK
Bu tartışmanın, hükümetin arkasındaki % 50’nin içinde geçtiğinin,
iktidarı savunanların farkında olmaması mümkün mü?
Düşmanlık AK Parti’ye desteğe devam edip, bazı rezervlerini
sıralayanları da karşısına alıyor.
Hâlbuki karşımızda bir doktrin partisi değil, bir kitle partisi
duruyor. Doktrin partileri her şeyinizi sorgusuz isterler ve bu
yüzden % 1’i geçemezler. Kitle partileri ise en çok sayıda insanın
sadece oyunu ister; kimsenin inancını, hayatını, dünyasını
mensubiyetin gereği olarak talep etmez. Normal olanı da zaten
budur. Öyleyse süregiden tartışmalarda gerçekten bir tuhaflık yok
mu?
ERDOĞAN CUMHURBAŞKANI ADAYI
OLURSA OYUM ONA AMA...
Ben oyumu, 2002’den beri AK Parti’ye veriyorum. Yerel
seçimler için endişelerim var. Ama cumhurbaşkanlığı
seçiminde -şayet olursa- Erdoğan’a, genel seçimlerde de
istikrarın devamı adına yine AK Parti’ye oy vermeyi
düşünüyorum.
Son tartışmada AK Parti’nin keskin kalemleri ve fanatikleri
tarafından ağır hakaretlere maruz kalanlar istisnasız bu % 50’nin
içinde yer alıyorlar. Üstelik çevrelerini ve hitap
ettikleri kitleleri de bu yönde etkileyen insanlar. Peki, o zaman
keskin kılıçlar, kime karşı AK Parti’yi savunmuş oluyorlar? Bu
sorunun cevabı şu ince farkta saklı: Aslında AK Parti’yi
değil, iktidarı savunuyorlar.
AK PARTİ'Yİ DEĞİL
İKTİDARDA BULUNMAYI SAVUNUYORLAR
İktidar olmayı, iktidarda bulunmayı, iktidara yakın olmayı,
iktidarın safında yer almayı savunmuş oluyorlar. Bu fark
önemli. Çünkü, AK Parti iktidarda olmazsa, hiçbiri bu savunmayı
sürdürmez. Onları ilgilendiren parti değil,
iktidar.
AK Parti’nin kurumsal kimliği, kişiliği ve seçmen nezdindeki
itibarı onların meselesi değil. Durum böyle olunca ortaya sevimsiz
bir sonuç çıkıyor: İktidar kutsanıyor. Güç,
merkeze alınıyor. Hükmetmenin baştan çıkartan cazibesi, iktidarı
savunmanın motivasyonuna dönüşüyor. Güç ve iktidar
tarafından biçimlenen kalemin ve fikrin ise pırıltısı
kalmıyor. Çünkü fikir, itiraz ederken, eleştirirken, doğru
yolu gösterirken lazımdır. Sonuç? Bu tartışmalar AK Parti
ile iktidarı karşı karşıya getiriyor ve bu işten parti büyük
zararlar görüyor.
İKTİDARI SAVUNANLAR %50'YE SAVAŞ
AÇTI
Tuhaflığın altını çizmek için tekrarlamalıyım. İktidarı
savunmaya geçenler, AK Parti’nin arkasındaki % 50’ye savaş açmış
durumdalar.
Mümtaz'er Türköne'nin yazısının tamamını
okuyabilirsiniz.