İhbarcı medyadan olamaz mı?..
"Acaba, Arınç'a suikast iddiası da Doğan Gurubu'nun bir oyunu olamaz mı?" diye düşünüyorum...
ADNAN
BERK OKAN
Yıl
1999…
Siyasi parti liderleri 28 Nisan
seçimleri için ülkeyi karış karış geziyorlar…
Bunlardan biri de DYP Genel
başkanı Tansu Çiller…
Aydın Doğan –
Generaller müdahalesi ile istifa ettirilen
Refahyol Hükümeti’nin Başbakan yardımcısı…
Doğan
Gurubu başta olmak üzere Dinç Bilgin ve
Karamehmet medyasının “baş belâsı”…
Aydın Doğan,
Ertuğrul Özkök’ün eşi Tansu Özkök’e bile
“değiştir şu adını yahu!” diyecek kadar nefret ediyor
Çiller’den…
***
İşte o “nefret edilen, saçlarından
sürüklenmesi için dizlerinin üstüne çökmesi” beklenen Tansu Hanım
seçim gezilerinden birinde Erzurum'da...
Refahyol
dönemini savunuyor, 28 Şubat medyası ve emrindeki
generallerinin kurdurduğu Anasol – D Hükümetini
eleştiriyor…
Kızlarımızın başları örtülü
üniversiteye gidemeyişlerini “faşizan” bir tutum olarak
nitelendiriyor…
Ve…
O konuşmadan sonraki gün
yayımlanan Milliyet’in manşet haberi mealen şöyle:
“Çiller’e laiklik karşıtlığı
soruşturması”…
Haberin devamında Erzurum
Cumhuriyet Savcılığı’nın DYP Genel Başkanı Tansu Çiller hakkında,
laiklik aleyhinde konuştuğu gerekçesiyle "soruşturma" başlattığı
anlatılıyor...
***
O sıralarda Doğan Gurubu gazete ve
televizyonların hedefindeki bir yazar, ertesi günkü köşesinde “Bu
haber düzmecedir” diyor ve şöyle devam ediyor: "Türkiye'de hiçbir
savcılık bu kadar seri hareket edemez.. Olsa olsa haberi yapan
muhabir aynı zamanda muhbirlik yapmış, Çiller'i kendi şikâyet edip,
soruşturmayı başlatmıştır”…
DYP
de işin peşine düşünce anlaşılıyor ki yazar
haklı…
Çünkü tam da yazdığı gibi
gelişiyor olay…
Aydın
Doğan’ın muhbir muhabiri savcılığa gidiyor,
“DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, laiklik aleyhinde konuşma yaptı,
soruşturma başlatmayacak mısınız?” diye hem şikâyet hem tahrik
ediyor…
Sonra da bunu gazetesine “haber”
diye geçiyor…
***
DYP
sözcüleri ve Tansu Hanım bu “Yalan ve
düzmece” haberi kamuoyuna anlatmaya kalkışıyorlar ama öyle bir
tuzağa düşürülüyorlar ki…
Tam bir felâket!..
Aydın Bey,
bizzat bir başka özel kanala davet ettirdiği
Çiller konuşurken telefonla bağlanıyor…
Sonradan yanına aldığı
televizyoncu genç bayan da “çanak” tutuyor ve ekranda Çiller alenen
aşağılanıyor…
Aydın Bey, Tansu
Hanım’a açıkça “hakaret”
ediyor…
Genç bayan gazeteci emir
almış…
Hakaretlerin sıralanmasına sesini
çıkarmıyor…
Aydın Bey
de sövdükçe sövüyor…
***
Şu son gelişmelere bakınca o
"Düzmece” haberi hatırlıyor ve "Acaba, Arınç'a suikast iddiası da
Doğan Gurubu'nun bir oyunu olamaz mı?" diye
düşünüyorum...
Bu sefer daha akıllı hareket edip,
kendi medyalarını değil de bu tür haberlere pek meraklı
Hükümet yanlısı medyayı kullanmış olamazlar
mı?..
Yani Fatih Altaylı’nın “komplo
teorisi”nde anlatılanları, Hükümetle – Askerleri kavgaya
tutuşturmak isteyen ve böylece hem hükümeti, hem de bir türlü darbe
yapmayan askerleri yıpratmak isteyen bir “Medya Gurubu” plânlamış
olamaz mı?..
Emin
Çölaşan’ın bugün Ordu’ya
yazdığı mektubu bir de bu gözle okuyun lütfen…
Çok mu absürd?..
Fatih
Altaylı yazınca
"absürd" olmuyor, inanıyorsunuz da ben yazınca mı
"absürd" oluyor?..
adnanberkokan@gmail.com