İdeolojik amigolara öfkelenmek
Haber kanalı yöneticileri ve moderatörler “Tartışmacı Konuk” davet ederken keşke çok daha hassas olsalar…
GAZETECİLER.COM-
Birisine “neden Müslümansın?” diye sorulsa…
Ve o kişi “inandığım için” dese tartışmayı sürdürür müsünüz?..
Tabii ki tartışmazsınız…
Gerçekten demokrat biriyseniz saygı duyar susarsınız…
Çünkü…
İnancın gerekçesi tartışılmaz…
Çünkü…
“İnandığım için” diyen biri size inançlarının mutlak doğruluğunu somut
kanıtlarıyla anlatmak zorunda değildir…
Ama…
“Biliyorum” derse biri size…
“Nereden biliyorsun?” diye sorarsınız hemen…
Çünkü…
Bir şeyi bilmek için somut belgeler olmalı…
Gözle görünmese bile laboratuar ortamında kanıtlanmalı…
Buraya kadar sanırım mutabıkız…
O halde hemen sözü mesleğimize getirelim…
* * *
TV ekranlarında yapılan tartışmalar genelde (Hatta hemen her zaman) somut bir
olay üzerine…
O halde, analizler de somut bilgiye dayanmalı…
Peki, öyle mi?..
Elbette değil…
Aksine…
Ekranlarımızda olaylar hakkında analiz yapan siyasetçiler ve gazeteciler sahip
oldukları bilginin gerçekliğine değil siyasi ideolojilerine dayanıyorlar…
Öğretim üyeleri veya hukukçular da keza akademisyen ahlâkıyla değil,
inançlarıyla yapıyorlar yorumlarını…
İzleyiciler de onlardan doğruyu değil, inanç sahibinin (Tartışmacının.) “inancına
göre doğru” olanı öğreniyorlar…
Oysa…
Ekrana çıkarılan konuklar sahip oldukları bilgileri inançlarıyla değil akıl ve
vicdanlarıyla yorumlamalılar…
* * *
Haber kanalı yöneticileri ve moderatörler “Tartışmacı Konuk” davet ederken
keşke çok daha hassas olsalar…
Keşke, programlara “ideolog amigoları” değil de hiçbir ideolojiye amigoluk
yapmayacak kadar akademik ahlâkı yüksek ve konunun uzmanı olan kişileri
davet etseler…
Keşke onlardan ideolojilerini değil bizim bilmediğimiz ama onların bildikleri
gerçekleri öğrensek…
Keşke ideolojik amigoluklarına öfkelenmek yerine gerçek uzmanlıklarından
yararlansak…
YAKUP MURAT
Birisine “neden Müslümansın?” diye sorulsa…
Ve o kişi “inandığım için” dese tartışmayı sürdürür müsünüz?..
Tabii ki tartışmazsınız…
Gerçekten demokrat biriyseniz saygı duyar susarsınız…
Çünkü…
İnancın gerekçesi tartışılmaz…
Çünkü…
“İnandığım için” diyen biri size inançlarının mutlak doğruluğunu somut
kanıtlarıyla anlatmak zorunda değildir…
Ama…
“Biliyorum” derse biri size…
“Nereden biliyorsun?” diye sorarsınız hemen…
Çünkü…
Bir şeyi bilmek için somut belgeler olmalı…
Gözle görünmese bile laboratuar ortamında kanıtlanmalı…
Buraya kadar sanırım mutabıkız…
O halde hemen sözü mesleğimize getirelim…
* * *
TV ekranlarında yapılan tartışmalar genelde (Hatta hemen her zaman) somut bir
olay üzerine…
O halde, analizler de somut bilgiye dayanmalı…
Peki, öyle mi?..
Elbette değil…
Aksine…
Ekranlarımızda olaylar hakkında analiz yapan siyasetçiler ve gazeteciler sahip
oldukları bilginin gerçekliğine değil siyasi ideolojilerine dayanıyorlar…
Öğretim üyeleri veya hukukçular da keza akademisyen ahlâkıyla değil,
inançlarıyla yapıyorlar yorumlarını…
İzleyiciler de onlardan doğruyu değil, inanç sahibinin (Tartışmacının.) “inancına
göre doğru” olanı öğreniyorlar…
Oysa…
Ekrana çıkarılan konuklar sahip oldukları bilgileri inançlarıyla değil akıl ve
vicdanlarıyla yorumlamalılar…
* * *
Haber kanalı yöneticileri ve moderatörler “Tartışmacı Konuk” davet ederken
keşke çok daha hassas olsalar…
Keşke, programlara “ideolog amigoları” değil de hiçbir ideolojiye amigoluk
yapmayacak kadar akademik ahlâkı yüksek ve konunun uzmanı olan kişileri
davet etseler…
Keşke onlardan ideolojilerini değil bizim bilmediğimiz ama onların bildikleri
gerçekleri öğrensek…
Keşke ideolojik amigoluklarına öfkelenmek yerine gerçek uzmanlıklarından
yararlansak…
YAKUP MURAT