'İçine sinmeyen işin PR'ını yapmak korkunç bir şey'

Sayım Çınar, uzun yıllardır P&R sektörünün önemli isimlerinden biriyle, Esra Zarakol ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi.

GAZETECİLER.COM - ÖZEL İÇERİK

SAYIM ÇINAR

Sayım Çınar, uzun yıllardır P&R sektörünün önemli isimlerinden biriyle, Esra Zarakol ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşide Türkiye’deki halkla ilişkiler sektöründen yeni bir zihin geliştirme programına birçok konu okuru bekliyor, tüm aileler çocuklarıyla ücretsiz etkinliğe davetli.

ARKADAŞLIK İLİŞİKİSİNE GÜVENİLEREK P&R YAPILMAZ

En son yaptığımız söyleşide bir P&R uzmanı olarak arkadaşlık ilişkisine güvenilerek P&R yapılmayacağını söylemiştin. Bu hala geçerli mi? 

Aslında P&R ilişkilere dayanarak yapılan bir iş. Gazetecileri tanımıyorsan zaten çok zor bu işi Türkiye’de yapabilmek. Neden dersen, çok fazla şirket var. Gazetelerde gitgide sayfalar azalıyor haber için yer bulmak çok zor. Arkadaş olmak gerekiyor; fakat o zaman söylemek istediğim şey iki gazeteci tanıyan, biraz eli yüzü düzgün kız çocuklarının yöneldiği sektör olduğuydu hakla ilişkiler. Bu kadar enflasyon hepimizin işlerini sekteye uğratıyor. Fiyat kırılma çok fazla. Düşük fiyata tamah edenler hayalkırıklığına uğradı ve devamında güvenlerini kaybettiler.

Bu işe bilmeden soyunan çok fazla değil mi?

Çok fazla. Eskiden 5 liraya yaptığımız işi 2 liraya indiriyoruz şimdi. Para da kazanamıyoruz. Ramazan’dan beri alacaklarımızı alamıyoruz. Müşterinin yaklaşımı da “iki telefon açtı, ne var, daha sonra da ödesek olur” şekilde.

HALKLA İLİŞKİLERİ ANLAYAN DEĞERİNİ BİLEN ÇOK AZ

Karşılığını ödemek zor diyebilir miyiz?

Anlayan, değerini bilen çok az halkla ilişkilerin, özellikle müşteri söz konusu olduğunda. Bu kadar para veriyorum, sayfa sayfa haberim çıkacak zannediyorlar. Haber değeri yoksa, haber üretme derdinde olduğumuzu, üretemiyorsak da şahsi ilişkileri kullanarak editörleri de bunalttığımızı anlayamıyorlar. Ayrıca şu konuya dikkat çekmek isterim; PR’cıların iş tanımı, şahıs ve kurumların ulaşamadıkları kişilere yani editörlere ve yazarlara ulaştırılmak istenen mesajların iletilmesiyle ibarettir. Haber editöre ulaştıktan sonra haberleştirilmesi veya şeklen görülmesi editörün seçimidir. Bu da o sayının veya günün gündemiyle, içeriğiyle değişkenlik gösterebilir. PR’cı haberin yayınlanıp yayınlanmamasından o andan itibaren sorumlu değildir. PR’cının görevi, o haberi ya da bülteni sorumlu editöre ulaştırdığı yerde biter. PR, kurum ve kuruluşlar tarafından ancak bu şekilde algılandığında hak ettiği yerde olacaktır; öbür türlü boşa çaba...  Ha tabii bazı firmalar sırf ucuzculuk sebebyile sadece halkla ilişkilere yöneliyor ama binlerce dolar ilan veren firmalar arasında haber olabilmeleri için ciddi haber değeri olan işler yapmaları lazım, bunu da anlatmak çoğu zaman oldukça zor oluyor.

REKLAM VEREMEYİ SEVİYORLAR PARA VERMEYİ SEVMİYORLAR

Kurumlar reklam vermeyi seviyor. İş P&R’a gelince para verilmiyor.

Para harcamayı kimse sevmiyor. İlan veren çoğunlukla kurumsal şirketler. Ayrıca tüm mecrada ilan adetleri azalıyor,. Ama dediğinde haklısın, ilan olunca elle tutulur bir şey, parasını vermeye itiraz etmiyor, halkla ilişkiler ise elle tutulur bir şey değil, hizmet sektörü sonuçta, bu işe para harcamak fuzuli çoğu kişi için. İşi bilmeyenler de ya belli bir zaman sonra PR’dan vazgeçiyor, ya da zaten hizmet bedelini ödememek için elinden geleni ardına koymuyor.

Medyayla P&R arasında polemik yaşanıyor. Şikayetler var köşelerde, çok mail geliyor deniyor. Nasıl değerlendiriyorsun bu durumu?

Ne yapabilir ki, basın bülteni, davet, haber önerileri göndermek zorunda halkla ilişkiler şirketleri. Gazeteciler şikayet etmemeli ama bir yönden de haklılar, 200 - 300 mail geliyor günlük, okumaya yetişemiyorlar. Tanıdıkları kişileri seçiyorlar.

Önemli bir mail atıyorsun ve arada kaynayabiliyor.

Evet. Çoğu kişiye ulaşmak çok zor, o kadar yoğun mail trafiğinde seninki de silinip gidebiliyor.

Sevilen bir halkla ilişkilercisin, bu bir avantaj olmalı.

Arkadaşlar seviyor evet, sağ olsunlar.

BİR ZİHİN GELİŞTİRME PROGRAMI BAŞLATTIM

Çocuklar için bir projen var, zihin geliştirme merkezinin franchise’nı aldın. Bundan söz edelim isterim. 

Uzun zamandır P&R’ı hafifletmek istiyordum. Antenlerimi açmış ne yapabilirim diye düşünürken bu iş ayağıma geldi. Türkiye lansmanlarını yapalım, hem ebeveyn nezdinde, hem de  bu işle ilgilenip franchise almak isteyebilecek kişilere ulaşmak istiyorlardı. Baktım ki gerçekten bilimsel ve akademik bir sistem, Şişli Bölgesine talip oldum. Brainfit Studio, Singapur menşeili. Patentli ve akademik bir çalışma içeriyor. Harvard ve Stanford bu konuda ödül vermiş programa. Çocukların özel bir sıkıntıları olmasına gerek yok, örnek vereyim: Çocuk çalışıyor ama notları kötü, işitsel bir takım problemleri var ya da ya da görsel hafızası zayıf.... Aslında ebeveyn olarak neyin eksik olduğunun farkındayız ama “neden” eksik olduğuna dair fikrimiz yok. İşte bu “Zihin Check-Up” tam da nedenleri, niçinleri, dahası ne yapılması gerektiğini söylüyor. Eksik tarafı kapatmak, aşırı uçları yontmak için sistemler geliştirilmiş; aile hemfikir olursa uygulanıyor. Uygulanan program sonucunda yeni bir ücretsiz “Zihin CheckUp” yapılıyor, gözle görülür ilerleme kaydedildiği işte orada ortaya çıkıyor. Bu check-up’ta hangi eksikler ne kadar tamamlanmış, nereye odaklanmalı gibi sonuçlar çıkıyor. Bu söylediklerim kimseyi korkutmasın, ne madden ne de manen yorucu programlar değil. Testleri uzman psikologlar yapıyor, onların yorumu ve Singapur’a giden net soru cevapların yorumlanması sonucu çocuğun ihtiyacı tespit ediliyor.

ÇOK FAZLA P&R ŞİRKETİ VAR PARA KAZANILMAZ HALE GELİNDİ

PR’da başarıyı yakalamışken neden PR’dan uzaklaşmayı seçtin?

P&R’ı asla bırakmak istemem. Ama dediğim gibi Türkiye’de bu iş gittikçe zorlaşıyor. Bazı gazeteciler yüzünden hizmetçilik yapıyoruz bile diyebilirim. “Nasıl olsa bana hep işi düşüyor” mantığıyla şuursuzca şımarıklık yapıyorlar. Müşteri tarafıysa daha başka bir dert; her gün sabah “E Esra Hanım bugün haberimiz niye çıkmadı” diyen kişiler var. Gayet büyük, kurumsal bir firma diye gördüğün şirket bile “PR parası veriyoruz, her yerde olmalıyız, küçük açılmış haberi kabul etmeyiz” gibi yaklaşıyorlar. Çabamızı, yaptığımız işi takdir edemiyorlar, bu da motivasyonu etkiliyor haliyle. Zaten işler eskiden olduğu gibi kolay değil; bültenden haber çıkması devenin hendekten atlaması kadar zor.

YAŞAMAK İÇİN P&R YAPMAK İSTEMİYORUM

Marka değerin var. Yorucu oluyor mu bu kadar çok şirketle böyle ciddiyetle çalışmak?

Birincisi çok fazla şirketle çalışmıyorum, çünkü şirket bazında “büyümek” istemiyorum. Buna rağmen yoruyor çünkü müşterilerin çoğu P&R’ın ne olduğunu bilmiyor. Zaten sırf bu yüzden başka işlerim de olsun, PR’ını yapacağım firmayı seçme özgürlüğüm olsun diye bakınıyordum. Sevdiğim konularla ilgilenmek istiyorum. 20 müşterim olmasın 3 olsun ama istediğim müşteri olsun. Bir de tabii, herkes PR’cı memlekette. Yeni trend, life style köşe yazarları ve  magazin muhabirleri de PR yapmaya başladı. Bu benim için artık en son nokta. Hangi güçle o insanlarla rekabet edebilirsin ki?

Asıl mesleğin daha farklı bildiğim kadarıyla.

10 yıldır bu işi yapıyorum, bütün aile PR  yapıyordu...  Aslında esas uzmanlık alanım otel işletmesi, fizibilitesi ve yiyecek içecek maliyet kontrolüdür.

KISKANÇLIK CİDDİ BİR HASTALIK

Geldiğin noktayı kıskananlar da oluyor mu?

Olmaz olur mu. Bir örnek vereyim. Necla Zarakol bir açıklama yapmıştı, Zarakol İletişim’in sahibidir. Kızkardeşim de ben de başka başka şirketler aracılığıyla PR yapıyorduk. Kardeşim ve çalıştığı kurum Necla Zarakol’u ve kurumsal olarak Zarakol İletişim’i kızdırdığı için bir basın açıklaması yaptılar. Ben internete düştüğü dakika haberdar oldum ve başımdan aşağı kaynar sular aktı. Hemen Necla Abla’yı aradım, ben aradığımda benim adımı da o açıklamada yazmış olduğundan pişmandı ama iş işten geçmişti.  Her neyse konumuza dönelim; bazı yazar çizer arkadaşlar bu açıklamadan, benim kötü duruma düşürülmemden pek mutlu oldular. Kıskançlığı, insanların yok etme ya da yaralama güdüsünü en fazla hissettiğim zaman o zaman oldu. Bir zil takıp oynamadıkları kaldı çünkü.

Çoğu firma  P&Rın gücünün farkında değil. Neden bu kadar geç tanışıyorlar?

Halkla ilişkiler, basın danışmanlığı nedir bilmiyorlar, PR firmasıyla editörler, köşe yazarları arasındaki ilişkileri geliştirmek seneler istiyor. Haber yazmayı öğrenmek seneler istiyor. Editörün eline öyle bir şekilde vereceksin ki senin yazdığını düzeltmek zorunda hissetmeyecek. Algılandığı gibi bir telefon, bir emaille halledilebilen bir iş değil.

İÇİNE SİNMEYEN BİR İŞİN P&R'INI YAPMAK KADAR KORKUNÇ...

Sen neye göre kabul ediyorsun işleri?

Son dönemde kriter mriter kalmadı, kendimi de eleştiriyorum. Başka sektörlere de bunun için kayıyorum. İçine sinmeyen bir işin P&R’ını yapmak kadar korkunç bir şey olamaz. Lifestyle konulu şeylerin her zaman bir alıcısı var ama lojistik sektörü mesela.... PR’ı çok ciddi rakamsal veri içermediği sürece imkansız gibi.. Ama öyle bir haldeyiz ki, şirketi döndürmek ve yaşamak adına inanmadığımız işelri de almaya başladık.

SUSHİCO'NUN MEDYADAN MÜDAVİMLERİ VAR

Sushico’nun senin için özel bir durumu var, çok gelişti son senelerde, menüler yenileniyor. Türkiye insanının ilişkisini nasıl değerlendiriyorsun bu mutfakla?

Türkiye’nin sushiyle olan durumunu değerlendireyim; 7 - 8 sene önce çiğ balık asla yemem diyenlerin yarıdan fazlası artık haftada bir sushi yiyor. Damak tadımız Uzakdoğu mutfağına alıştı, Uzakdoğu mutfağı da bizim ağız tadımıza uygun lezzetler geliştirdi. Bunun öncüsü de Sushico’dur, eminim kimse bu konuda itiraz etmez.

Medyadan Sushico müdavimleri var mı?

Beraber gittiğimiz, mesafeli ama sonradan çok seven Güneri Cıvaoğlu Nişantaşı Sushico’nun müdavimi  oldu mesela. Ahmet Hakan da Sushico ve sushi severlenden.

ÇOCUKLARIMIZ ENERJİLERİNİ AKTARAMIYOR

Son olarak Brainfit Studio ile ilgili etkinliğinden bahsedelim.

 Bilimsel ve akademik bir program, bunu tekrarlıyorum. Kendi çocuğum da olduğu için bu tarz programlara ihtiyacımız olduğunu biliyorum. Sokakta oynama kültürü yok artık çocuklarımızın,  ellerinde ipadler, bilgisayarlar, playstation konsolları var. Enerjilerini aktaramıyorlar, ince motor güçlerini geliştiremiyorlar. Beştaş oynardık biz, sek sek oyanardık, lastik atlardık, yakar top, istop oynardık. Şimdiki çocuklara nazaran ince, kaba motor aktivitelerimiz, sosyal becerilerimiz falan nispeten gelişmiş olurdu. Günümüz çocuklarının ne yazık ki, en gelişmiş motor becerileri sağ işaret parmağı; ipad sayfası çevirmekten ve de iki baş parmağı telefonda mesajlaşmaktan ibaret... Dikkat testlerinin yapılması çok önemli. 15 - 16 Kasım’da 14:00 – 20:00 saatleri arasında Trump Alışveriş Merkezi’nde bir etkinlik yapıyoruz,  B4 katındayız. Eğitimlerde kullandığımız enstrümanlar demo niteliğinde orada olacak, çocuklar o aletlerle istedikleri gibi eğlenebilecekler. Ayrıca gelen tüm çocuklara ücretsiz görsel ve işitsel dikkat testi yapacağız. İlgilenen ebeveynleri orada görmekten memnuniyet duyarız.