Hüsnü, mahallinden bildiriyor...

Adamcağız aylardır Başbakan'ı ve bilhassa Dışişleri Bakanı'nı uyarmak için bir yerlerini yırtıyor ama dönüp Bakan(!) bile yok...

GAZETECİLER.COM (ÖZEL HABER / ANALİZ)

Ne yalan söyleyelim şu Hüsnü Mahalli'ye zaman zaaman acıyoruz...
Neden mi?..
Çünkü adamcağız aylardır Başbakan'ı ve bilhassa Dışişleri Bakanı'nı uyarmak için bir yerlerini yırtıyor ama dönüp Bakan(!) bile yok...
İşin ilginci adam her dediğinde de "haklı" çıkıyor...
Mısır'da daha ilk ayaklanma başladığında bizim romantik demokratlar el çırpmış, "yaşasın Arap Baharı" demişlerdi...
Hüsnü Mahalli bu romantiklere gülmüş, "Arap Baharı" ve bu baharın Arap coğrafyasında demokrasiyi amaçladığının "büyük bir palavra" olduğunu yazmış söylemişti...
Bugünkü (27.07.2012) AKŞAM'da "Oyun Kurucular" başlığı altında yayımlanan makalesinde de yi bu gerçeği hatırlatarak başlıyor ve şöyle devam ediyor:

ABD 30 yıldır kendisine hizmet eden Mübarek ve benzerlerinden sıkıldı ve yeni oyuncaklar bulmak istedi. ABD demokrasi istiyorsa dünyanın en ilkel ve çağdışı Katar, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri yönetimlerine "Allah için demokrat olun" desin.

Evet bayanlar / baylar!..
Mahalli'nin bu tespitine "yanlış" diyecek olanınız var mı içinizde?..
Tabii ki yok...
O halde Mahalli'den devan edelim:

2.) 'Arap Baharı' rüzgarlarından etkilenerek 'devrim' yapan Mısır, Tunus, Libya ve Yemen vatandaşlarının yarısından azı sandığa giderek ne denli 'devrimci' olduklarını kanıtladı.

3.) 'Arap Baharı' Suriye'de tıkandı. Suriye'de iktidara Amerikancı bir yönetim işbaşına gelmediği sürece 'Arap Baharı'nın hiçbir ideoljik, siyasal ve stratejik anlamı olmayacaktır.

4.) Belki bunu bilen 'Oyun kurucular' Suriye'de iç savaşı körüklemektedirler. Çünkü 'Oyun kurucular'a göre Suriye'de bir savaş yalnızca Suriye'yi değil sırasıyla Lübnan, Irak, Ürdün, İran ve Türkiye'yi yakından etkileyecektir. Yani 'Oyun kurucular' bu coğrafyada hekesin herkesi kırdığı mezhepsel, dinsel ve etnik bir iç savaş istiyor. Bu olursa İsrail kendi varlık ve geleceğini sonsuza dek garanti edecektir.

5.) Türkiye son 2-3 yılda yaptığı gibi Esad'ı ikna etme çabasını sürdürseydi, olayların ilk günlerinden itibaren muhalefete ev sahipliği yapmasaydı, Hür Suriye Ordusu'na destek vermeseydi ve Suriye konusunda herkesten fazla öncülük etmeseydi belki de Suriye'de bu denli kanlı olaylar yaşanmaz ve Ankara yine bu konuda tüm taraflar nezdinde söz sahibi olmayı sürdürürdü.

6.) Muhalefet dışarıdan ne kadar destek görürüse görsün Esad'ı deviremeyecektir. Esad'a yönelik bir suikast ya da içten bir darbe olmazsa bu iktidar kalır. Çünkü 100 kadar devletten aldığı destek ne kadar fazla olursa olsun silahlı gruplar giderek sertleşen devletin ordusu ve güvenlik güçlerine karşı fazla direnemeyecektir. Bu çatışmaların ne kadar süreceğini kestirmek ise pek kolay değil. Türkiye 30 yıldır PKK  ile uğraşmaktadır.

Bu kadar değil...
Devamı var...
Eğer Hüsnü Mahalli'nin makalesinin tamamını okumak istiyorsanız