Hüseyin Gülerce'den Gülen'e beddua göndermesi
14 Aralık operasyonunda ifadesi alınan Zaman gazetesi eski yazarı Hüseyin Gülerce, cemaatin yanlışlarını anlattı.
Zaman gazetesi eski
yazarlarından Hüseyin Gülerce, cemaatin 20 yanlışı saydı,
yaşananlardan sona Fethullah Gülen'i tanıyamadığını söyledi. Kaset
yayınlandıktan sonra Pensilvanya'da o kasetlerden sorumlu kişinin
Türkiye'deki arkadaşlarını aradığını ve yayınlanmaması için
kendisine Hocaefendi'nin ayaklarının ucuna attığını anlatan
Gülerce, beddua kasetinin kendisinde büyük hayal kırıklığı
oluşturduğunu söyledi.
Hüseyin Gülerce, Beyaz TV'de 17 ve 25 Aralık süreci sonrası
cemaatin yaptığı hataları sıraladı. Cemaatin her şeyden önce,
Fethullah Gülen'in "üslubumuz namusumuz" dediği üslubunu
kaybettiğini söyleyen Gülerce, Ekrem Dumanlı'nın Zaman gazetesine
üslubunu kaybettirdiğini anlattı. Gülence Beyaz TV'deki programda
şunları söyledi;
"Evvela Ekrem Dumanlı, Zaman gazetesine üslubunu kaybettirdi. Gezi
olaylarında sayın Erdoğan'a Başbakan Erodoğan'a denmedik laf
bırakmadı. Çok şaşırtıcı birşey. Geçenlerde ağzından da kaçırdı
Ekem Bey... Bir de kabadayılık yaptı, ey Erdoğan diyor!
Cumhurbaşkanına, ey Erdoğan... O daha yüksekte, kibirinden
farketmiyor. Sayın Erdoğan ile kaç kez seyahat etti Allah Allah!
İyi bir şey mi yani! İnmemişsiniz uçağından şimdi neler
söylüyorsunuz.
"TAYYİP BEY'E NEFRET
VAR"
Tayyip Bey aleyhine ciddi bir nefret birikimi var. Eleştiri değil
nefret var. Sayın Barlas, Sabah gazetesinde bir eleştiri yazdı,
Ekrem Bey onun yaşıyla ilgili tweet attı, daha sonra da haraketvari
şeyler söyledi.
"SAYIN GÜLEN'İ
TANIYAMIYORUM"
Beni tanıdığım Sayın Gülen değil şu anki Sayın Gülen. İki tane
örnek vereceğim, bunu konfreranslarımda da anlattım. Bakın Sayın
Gülen'in yanından Türkiye'de özetler verilir. Dünyada ve Türkiye'de
neler oluyor sabah kahvaltıdan sonra öyle sunum gibi bir şey yapar.
Haberdar olsun isterler Hocaefendinin... O dönemde Vakit
gazetesinin bir manşeti var dönemin Cumhurbaşkanı olan Sayın Sezer
için. Vakit gazetesi manşet atmış "Sezaryan" diye... Orada
durdu Sayın Gülen dedi ki "Bu doğru bir şey değil dedi.
Ülkenin cumhurbaşkanı, herkes böyle dese bizim böyle söylememiz
lazım". Türkiye'nin cumhurbaşkanı sonuçtu, parlamento
tarafından seçilmiş. Orada tarihi bir laf söyledi. Herkes dese biz
deyemeyiz uslubumuz bizim namusumuzdur.
"ŞİMDİ TİRAN
DİYOR"
Şimdi bakınız halkın oyuyla ilk turda seçilmiş Sayın
Cumhurbaşkanına "tiran" diyor. Firavun,
Yezid, Nemrut ve münafik göndermelerini neredeyse her hafta
yapıyor. Şimdi hizmetteki arkadaşlara soruyorum, bu
lafları söyleyen Sayın Gülen olmasın, isim söylemeyelim.
Türkiye'nin Cumhurbaşkanına bunları söylemek, hizmetin üslubu
olabilir mi? O zaman benim yanlışım nerede?
"BEDDUA
KASETİ..."
Beni en çok etkileyen Sayın Gülen'in üslubundaki değişiklik hiç
konuşmadım şimdiye kadar, konuşayım. Beddua kasetidir... Bakın onun
tarihi de çok enterasan, durmadan 17-25 Aralık diyoruz ya 20 Aralık
2013! 17 ile 25 Aralık arasında. Bu kasetin yayınlanmasından
sorumlu bir arkadaş var. Çok büyük tepki gelince camiadan,
Türkiye'deki arkadaşlarını arayıp "Ben bu kasetin
yayınlanmasını önlemeye çalıştım. Hatta kendimi ayak uçlarına
attım" demiş. Doğru ya da yanlış ben
bilmiyorum. Konunun yanlıştığını oradakiler gördü. Çünkü Sayın
Gülen, hiç şimdiye kadar beddua etmemiş. İki eğer beddua etmişse
bile boynunu eğip, gözü yaşlı hisli biçimde hiçbir sertliğe
gitmeden "Allah affetsin" gibi cümlelerle yapar.
Şimdi o kasette; kin var, şiddet var ve öfke var. Şimdi tutturdular
bu kaset için televizyonlarda "burada bir lanetleşme var", burada
bir beddua yok. Şimdi bütün Türkiye'nin yüzde 90'nı bunu beddua
diye algıladı.