Hüseyin Gülerce Doğan medyası ve Sözcü'yü neden övdü?
Hüseyin Gülerce Doğan Medya Grubu ve Sözcü'nün bu kez CHP'nin peşine takılmamakla iyi bir sınav verdiğini öne sürdü.
Star yazarı Hüseyin Gülerce Doğan Medya Grubu ve Sözcü'nün
Zarrab davasında Erdoğan ve AK Parti karşıtı bir tavır
sergilememelerinin doğru bir yaklaşım olduğunu savundu.
Hüseyin Gülerce, daha önce CHP ile birlikte hareket eden medyada
ise bu defa farklı bir duruş olduğunu belirtti.
İşte Hüseyin Gülerce'nin yazısından bir bölüm:
Zarrab davasında Doğan medyası, Sözcü
gazetesi…
ABD mahkemesindeki Reza Zarrab davasının yargı ile hukuk ile
alakalı olmadığı, 17/25 Aralık siyasi darbe girişiminin, FETÖ
elemanlarınca yurt dışına belge çıkartılarak okyanus ötesine
taşındığı, insaf sahibi herkesin gördüğü bir gerçek.
ABD konsolos çalışanının FETÖ’cü emniyet ve yargı mensuplarıyla
birlikte ABD’ye gittiği artık bir sır değil.
ABD’deki yargılamaya AK Parti iktidarını bitirecek bir manivela
olarak bakanlar var. Başı da Kılıçdaroğlu ve bazı CHP yöneticileri
çekiyor…
CHP’nin, Cumhuriyeti kuran parti olduğunu hatırlayarak, bir yabancı
ülkede kurulan kumpasın asıl Türkiye’ye zarar vereceğini, bunun bir
dış saldırı olduğunu görenler de var.
10 yıl Washington Büyükelçiliği yapan ve 22 ve 23. dönem CHP
milletvekili olan Şükrü Elekdağ, bu isimlerden biri. Elekdağ'ın
değerlendirmeleri şöyle oldu:
“Bu dava Türkiye'nin aleyhine gelişiyor. Hedef İran değil.
Dışişleri Bakanlığı'na girdiğimden bu yana 65-66 yıl geçti. Bu
dönem zarfında ben hiçbir zaman Türkiye'nin veya bir Türk liderinin
Amerikan ve Batı medyası tarafından bu kadar ortaklaşa bir
bombardımana tutulduğunu görmedim, bugüne kadar. Bunun sebebi
Amerika. ABD, Obama döneminden itibaren Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı
Atlantik sistemi içinde güvenilir bir lider ve müttefik olarak
görmüyor. Onun ne Batı ne de Türkiye'ye bir yararı olduğunu
düşünüyor. Onu yıkmak için elinden geleni yapıyor.”
Tecrübenin, sağduyunun, insafın gördüğü gerçek bu.
Niye bu gerçeği, Kılıçdaroğlu ve ekibi görmüyor/göremiyor?
Daha önce CHP ile birlikte hareket eden medyada ise bu defa farklı
bir duruş var.
Bilhassa Doğan medyası, meselenin kamuoyunca milli bir mesele
olarak algılandığının, ABD mahkemesinin kararı ne olursa olsun
bundan Erdoğan’ın ve AK Parti’nin zarar görmeyeceğinin
farkında. Doğan medyası bu defa Erdoğan’ı karşısına
almayacak. İktidara tam destek veren medya gibi olmasa da, Doğan
medyasının bu duruşu, bir ilke olarak devam etmelidir.
Sözcü gazetesine gelince. Rahmi Turan, dünkü yazısında şunu
yazdı: “AKP'nin yanlış dış politikalarını eleştirmek herkesin
hakkıdır, ancak, AKP'nin dış politikalarına muhalefet etmek demek,
dış dünyanın yanında yer almak anlamına gelmez. Aklı başında olan
her Türk vatandaşı, dışarıdan gelecek saldırılara karşı yurdunu,
milletini, devletini cansiperane savunmalıdır.”
Henüz samimiyetine inanmakta zorlansam da Sözcü gazetesinin bu
noktaya gelmesi bir merhaledir. Gazete okuyucusunun hissiyatını
kollayarak frene basmak olarak anladığım bu duruşu, samimiyet
konusunda sorgulamamın sebebi, diğer yazarların ve ağırlıklı olarak
haberlerin, hala 17/25 Aralık algısını pompalamalarıdır.
28 Şubat’ta da görev alan bazı medya gruplarının, maalesef 17/25
Aralık, MİT tırları ihaneti, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve
‘Evet-Hayır’ referandumunda kötü bir sınav verdiklerini gördük.
Hüseyin Gülerce'nin yazısının tamamı için tıklayın