Hürriyet'in eski yazarları fena kapıştı: 'Yalancı, asker yalakası...'

Hürriyet'in eski yazarı Cüneyr Ülsever, kendisini kovan Berberoğlu'na "28 Şubat'ta askerin yalakası", "basın özgürlüğü düşmanı" gibi zehir zemberek sözlerle yüklendi.

Hürriyet'in eski yazarı Cüneyt Ülsever ile eski genel yayın yönetmeni Enis Berberoğlu arasında köşelerde devam eden polemik doruğa çıktı. Ülsever Berberoğlu'na "28 Şubat'ta askerin yalakası", "basın özgürlüğü düşmanı" gibi zehir zemberek sözlerle yüklendi.

İşte Cüneyt Ülsever'in şok eden o yazısından çarpıcı bölümler:

BERBEROĞLU AKLI SIRA CEVAP VERİYOR

Enis Berberoğlu beni 30 Mart 2011'de Recep Tayyip Erdoğan'ın emri ile Hürriyet'ten kovdu. Kendisini çeşitli ortamlarda 4 yıldır ağır sözlerle eleştiriyorum. Bu güne dek gıkı bile çıkmadı. Şimdi genel seçimlere katılacak. Belli ki birileri "yeter artık, ağır töhmet altındasın, sen de bir cevap ver!" demiş. Seçimlere soyunmadan önce bugüne dek altında ezildiği iddialara aklı sıra cevap veriyor.

Mecburiyetten!

***

HAKKIMDA ŞUNLARI YAZIYOR

Hakkımda şunları yazıyor:

"Genel müdür yardımcısı olduğu Emlak Bankası soyulup batırıldığı için, yıllarca davalarla uğraşan, sonra Korkmaz Yiğit'le çalışan, Kanal 7'ye program yapan, Recep Tayyip Erdoğan'a sayfalarca övgü düzen, Hacı'nın mağduriyeti romanını yazan Cüneyt Ülsever.

"Tayyip Erdoğan istedi, Berberoğlu beni kovdu" diyerek yıllardır iftira attı durdu.

Kahraman olmaya çalıştı.

Ciddiye almadım, yanıt vermedim.

Bugün veriyorum. Cüneyt Ülsever'i kovmadım.

Bir tek yazısının, satırına dokunmadım.

Yalan söylüyor.

Okuru olmadığı için gazetedeki yazılarının sayısını azalttım.

Sadece Ülsever değil, başkaları da vardı."

(Sözcü-27.03.2015)

***

YALAN SÖYLÜYOR, AR DAMARI ÇATLAMIŞ

Cevap verirken arlanmadan benim Hürriyet Gazetesi öncesi dönemime bile giriyor.

Yalancılıkta sınır tanımıyor.

Zira ar damarı çatlamış!

İşte madde madde kendisine cevabım:

***

1) Ben Emlak Bankası'ndan 1988 yılının sonunda ayrıldım. Ayrılış nedenim bir "aşk hikayesi"dir. "Soyulup batırılışına neden olduğum" Banka benim ayrılışımdan 4 yıl sonra 29 Kasım 1992 günü Denizcilik Bankası'na devredildi. Doğrudur, Süleyman Demirel, "Turgut Özal husumeti" nedeni ile iktidara geldikten sonra benim yönetim kurulu üyesi olduğum dönemlerle de ilgili bazı davalar açtı. Ancak hepsinden beraat ettim. Yönetim Kurulu üyesi olduğum için yargılandığım hiçbir davada "bankayı soyma-batırma" iddiası yoktur. (Lehime ret edilen son dava ise Yargıtay'dadır.)

Avukatımla görüştüm. Berberoğlu'nun bankacılık gibi hassas bir sektörde tarafıma yönelttiği ağır ithamını yargıya taşıyacağım.

Avukatımın ifadesine göre sadece bana hakaret etme amacı ile bu kadar ağır ithamda bulunan bir soytarının bu detayları bilme mecburiyeti vardır.

***

2) Korkmaz Yiğit ile çalışmam İbrahim Betil'in danışmanlık hizmeti verdiği dönemde Betil'e taşeron-danışmanlık vermem nedeni iledir. Görevim sadece insan kaynakları ile sınırlı idi. Yiğit'in hiçbir akçeli işinde görev almadım. Bunun için Yiğit'in hiçbir davasında adım bile geçmedi. Berberoğlu beni suçlamak uğruna Korkmaz Yiğit'e "tefeci patron" diyor. Bu da Yiğit'in cevap vermesi gereken bir iddiadır.

Tekrar tekrar yazıyorum; Enis sen utanmaz bir yalancısın!

***

3) Kanal 7'de 28 Şubat döneminde gururla program yaptım. Zira 28 Şubat'a karşı duruşumu bir tek o kanal yayınlıyordu. O dönemde asker beni 7 davada yargıladı. Sonradan RTE'nin yalakalığına soyunan Enis Berberoğlu ise 28 Şubat'ta bu kez Çevik Bir'in yalakalığını yapıyordu. Habire askere selam çakıyordu. Ben Hürriyet'e geldiğimde (1998) "aramızda şeriatçı istemiyoruz" diye defalarca laf yetiştirdi.

Benim mağdur insanların haklarını savunduğumu hiç anlamak istemedi.

***

4) Kaç yüz kere yazdım. 2004 yılının sonuna dek 28 Şubat mağduru olduğu için (1998-2002) ve sonradan AB önünde üyelik gayretleri nedeni ile (2002-2004) RTE'yi savundum. 2005'den sonra RTE'yi öven bir yazımı yayınlasın, bu mesleği bırakayım. Tersine RTE aleyhine olan ağır yazılarım Hürriyet'teki işimi bitirdi. Hâlbuki Berberoğlu RTE'ye 2009-2014 arası hizmet verdi. RTE'nin dibinde çektirdiği ve "bakın ben RTE'ye ne kadar yakınım!" edası ile gazetede yayınladığı dağdaki fotoğrafları bile ne demek istediğimi açıkça anlatır.

***

5) Hacı adlı romanıma gelince! Yuh be Berberoğlu! "Hacı'nın mağduriyet romanı" senin zamanında sürekli övgüler düzdüğün 28 Şubat'ta askerin muhafazakar insanlara çektirdiği zulmün romanıdır. Dizi olarak çekildiğinde rahmetli Tuncel Kurtiz bizzat "Hacı"yı oynamıştır.

Mağdura sahip çıkmamı aleyhime kullanıyorsun ya sana ben ne diyeyim? Seviye bu kadar da düşürülmez! Muhafazakâr insanları neden alet ediyorsun ki!

***

Gelelim "Hürriyet'ten kovulma" hikâyeme!

6) Basın özgürlüğü düşmanlığını 4 yıldır yazıyorum. "Ciddiye almadım, yanıt vermedim", diyorsun. Dört yıl sonra neden ciddiye aldın? Milletvekili olmak için kendini savunman istendi de ondan! Esasında gönülsüz yazıyorsun. Nasıl cevap alacağını yazını yazarken sen de biliyordun. Ama çaresizsin.

***

7) Dört CHP milletvekili Veli Ağbaba, Özgür Özel, Nurettin Demir ve Muharrem Işık Ekim-2014'de "Cumhuriyet Kitapları" tarafından basılan bir kitap hazırladılar. Kitabın adı:

"AKP İktidarında 12 Yıllık Karanlık Bir Dönem: Kalemi Kırılan Gazeteciler"

Bu kitabın 129-131. sayfalarında, Ağbaba'nın nazik talebi üzerine, Enis'in beni Hürriyet'ten kovma serüvenini anlattım!

Enis. Parti yoldaşlarının yazdığı kitaptaki ağır iddialarımı bile bugüne dek yaladın, yuttun!

Kendi partinin bastırdığı kitapta bile basın özgürlüğü düşmanlığın ilan ediliyor.

Neden bu durumda bile sustun?

Beni RTE'nin emri ile Hürriyet'ten sen kovdurdun!

***

8) Beni "Hürriyet'te okunmadığım için kovduğunu" yazıyorsun.

Muhakkak bilirsin:

Rahmetli Yurtsan Atakan, 12 Ağustos 2005 günü yayınladığı 'Türkiye'nin en güçlü yazarları Hürriyet'te' başlıklı makalesinde (Bkz: Hürriyetim-yazarlar arşivi) köşe yazarlarının gündem yaratma gücünü ölçen bir yöntem yayınladı ve 30 köşe yazarını sıraladı. Yurtsan Atakan'ın listesinin ilk 5'i şöyle idi:

1) Ertuğrul Özkök (420), 2) Emin Çölaşan (417), 3) Cüneyt Ülsever (381), 4) Özdemir İnce (375), 5) Bekir Coşkun (375).

(İlginçtir ilk beşin dördü sonradan gazeteden kovuldu.)

Üfürme Berberoğlu! Hürriyet'in en çok okunan yazarları arasındaydım. Sen beni siyasi mülahazalarla kovdurdun.

Bir kitle gazetesi olan Hürriyet'in hem yüksek öğrenimli okuru, hem de muhafazakâr okuru üzerinde itibarım çok yüksek idi. Zaten RTE'yi de muhafazakâr kitle üzerindeki etkim çok rahatsız ediyordu. Benden kurtulmak için seni kullandı.

Halen Odatv'de de en çok okunan yazarlar arasındayım.

***

9) Basın Özgürlüğü düşmanı Berberoğlu utanmadan ve sıkılmadan "Bir tek yazısının, satırına dokunmadım. Yalan söylüyor",diye yazıyor.

İnsanda zerre kadar da olsa haysiyet olur be!

Sen yazılarımı sansürlemek amacı ile sütre arkasından mücadele verdin.

Doğan Hızlan'ı kullandın! Ortaya çıkacak yüreğin yok. Telefonlarıma bile cevap veremedin.

Doğan Hızlan'ı sansürcü başı olarak sen atadın. Aylarca yazılarımı teker teker okudu, beni hemen her akşamüzeri arayarak sansürleme mücadelesi verdi. İtiraz ettiği yazılarımın hepsi RTE'yi siyaseten eleştiren yazılardı. Yazımda bazı kelimeleri kendisi çıkarıyordu. Ben de suyumun kaynayacağı günü bekliyordum. İki kez de yazılarım bana haber bile verilmeden yayınlanmadı. "Kayboldu" dediler. O zamanlar Akşam'da Yazan Oray Eğin durumla alay eden bir yazı yazdı ve mealen "Cüneyt Ülsever yazılarını güvercinle mi yolluyor ki ikide bir yazıları kayboluyor", diye yazdı. Doğan Hızlan da senin gibi bu güne dek iddialarıma cevap ver(e)medi.

10) Kaç para tazminat aldığımı bile bilmiyorsun. Sana eksik bilgi vermişler. Üstelik utanmadan en üst seviyede çalıştığın bir kurumun yazışmalarını ifşa ediyorsun. Yazdığın rakamın çok üstünde bir tazminat aldım. Ama ben kuruma saygım nedeni ile rakamı yazmıyorum. Senin seviyene inmem. Gerekirse hukuk önünde rakamı açıklarım.

***

Enis Berberoğlu sen 28 Şubat'ta askerin yalakası idin!

Hürriyet'e genel yayın yönetmeni olmadan önce Ankara temsilcisi olduğun dönemde görevden alınacağını bildiğin arkadaşın Ertuğrul Özkök'ün yerine oynamak için RTE ve şürekâsını allem ettin-kallem ettin kazandın. Hürriyet'in genel yayın yönetmenliğini yaptığın 29 Aralık 2009-10 Ağustos 2014 tarihleri arasında RTE'nin gönlünü hoş tutmak için elinden geleni yaptın.

Buna basın özgürlüğü düşmanlığı da hayda hayda dâhildir.

Şimdi basın özgürlüğünü savunduğunu her yerde ilan eden CHP'nin milletvekili aday-adayısın!

Doğrudur, CHP'de basın özgürlüğüne gönül vermiş çok insan var.

Takdir CHP'nindir ama Enis Berberoğlu sen o partiye hiç yakışmıyorsun!

Paçan sıkışınca bugün ( "nihayet" de diyebiliriz) yalan dolanla dolu savunma yapmaya kalktın.

Ama artık ilgili herkes şimdi biliyor ki; sadece basın özgürlüğü düşmanı değil, aynı zamanda hayâsız bir yalancısın!