Hürriyet yazarından Yeni Şafak övgüsü
"Yayın yönetmeni İbrahim Karagül, birden trol hücumlarının hedefi haline geldi. Pirana sürüsü gibi saldırıya geçtiler."
GAZETECİLER.COM - Yeni Şafak tüm Türkiye'yi teröre karşı omuz omuza vermeye kutuplaşmaya karşı iletişim kanallarını açmaya, sosyal dayanışmaya davet etti. Her çevreden büyük destek gören çağrı bugün de Yeni Şafak'ın manşetinde. Görüşlerini paylaşanların ortak sözü "Biz kardeşiz" oldu.
Yeni Şafak'ın "Başka Türkiye Yok" kampanyasına önemli bir destek de Hürriyet yazarı Akif Beki'den geldi. Beki, köşesinde "Trol cehenneminden kaçış teklifi" başlıklı yazısı ile Yeni Şafak'ın kampanyasını anlattı.
Beki, Yeni Şafak'ın kapmanyasını ve gazetenin genel yayın
yönetmeni İbrahim Karagül'ü 24 TV'deki programında eleştiren Cem
Küçük'ü de isim vermeden Trol olmakla suçladı: "Yeni Şafak'ın
kampanyası en çok kendi mahallesinin trollerini rahatsız etti.
Yayın yönetmeni İbrahim Karagül, birden trol hücumlarının
hedefi haline geldi. Pirana sürüsü gibi saldırıya
geçtiler.
Bu paniği doğru okumak gerek."
İşte Beki'nin köşesindeki yazıdan dikkat çeken bölümler:
Yeni Şafak gazetesi bir kampanya başlattı, 'Başka Türkiye yok' lejandı altında farklı kesimleri diyaloğa çağırıyor.
(...)
Tepkilere bakıyorum; karşı mahallede bir küçümseme,
burun kıvırma, dudak bükme hali var. Ciddi bir itimatsızlık
seziliyor.
İktidar kavgasına tutuşmuş kıyasıya çekişen taraflar arasında,
hiç değilse yüz yüze baktıracak bir centilmenlik anlaşması
mümkün olamaz mı? Bunun gerçekleşebileceğine inanma
isteğiyle güvenememe psikolojisi at başı gidiyor. Oysa Yeni
Şafak'ın çağrısı zaten bölünmüş, parçalanmış bir toplumda güven
bunalımını aşmaya dönük.
(...)
Cenazelerin de kutlamaların da birleştiremediği bir
toplum haline geldiğimizi New York Times yazınca süper analiz,
müthiş tahlil. Tam 12'den vurmuş oluyor.
Ama Yeni Şafak söylerse partallaşmış, kabak tadı vermiş berbat bir
tekerleme. İsabetsiz, kof bir rol kapma manevrası sayılıyor.
Eleştiriler, 'Başka Türkiye yok' sloganını fazla naif ve
çocuksu bulduklarından değil sadece.
Eski ve baymış bir klişe diyen mi ararsınız, samimiyet
sorgulamasına girişen mi, 'bu toplumu ben mi böldüm, siz
böldünüz' silahını çeken mi, 'kendinizi böyle
numaralarla affettiremezsiniz' diye çıkışan mı!...
Kavganın bir tarafı elini uzatıyor. Öbür taraf tutup
tutmamakta kararsız.
İnandırıcı gelmese de 'yalanı bile güzel' diyerek
Yeni Şafak'ın çağrısını destekleyenler olmaz mı? Onlar da
oluyor.
Fakat konumuz, silahını kınına sokmayı reddeden
rövanşistler. İktidarın gidiciliğine bağlayıp Yeni
Şafak'ın aslında hesap ödemeden masadan sıvışmaya çalıştığını
düşünenler...
Halbuki gözden kaçırdıkları bir şey var; Yeni Şafak'ın kampanyası
en çok kendi mahallesinin trollerini rahatsız etti. Yayın
yönetmeni İbrahim Karagül, birden trol hücumlarının hedefi haline
geldi. Pirana sürüsü gibi saldırıya geçtiler.
Bu paniği doğru okumak gerek.
(...)
Bir firar boyutu var işin, bu doğru.
Fakat hesap ödeme zamanı masadan tüymek için değil, trol
cehenneminden hep birlikte kaçmak için...
(...)
Yeni Şafak, 'Birbirimizin boğazına sarılalım, birbirimize daha kötü
düşman kesilelim' dese sevinçten havaya uçacaklar. Ama 'El
sıkışalım, aramızdaki tıkalı diyalog kanallarını açalım'
diyor. Çıldırıyorlar.
Geçim kapıları kapanacak diye çıldırıyorlar, ekmek tekneleri
ellerinden gidecek diye çıldırıyorlar.
Onlar gırtlak gırtlağa klikleşmeyi AK Parti'nin içine bile
taşıyacak kadar nefret tezgâhını büyütmüşken, bunlar kalkmış
milleti birbirine düşürmemekten söz ediyor. Onun için çullanıyorlar
İbrahim Karagül'e.
Özetle Yeni Şafak'ın çağrısı, özünde trol cehenneminden bir kaçış
teklifidir. Trollerin paniklemesinden de mi anlaşılmıyor?
Haydi, fırsat bu fırsat.