Hürriyet yazarı sansür imasından geri adım attı

Mehmet Y. Yılmaz Çölaşan'a "minik kuş" diye seslendi. Uçma olayının teknik bir aksaklık olduğunu yazdı.

GAZETECİLER.COM - Emin Çölaşan'ın dünkü yazısında "Bugün hiçbir Hürriyet yazarı özgürce yazamaz, iktidarı eleştiren hiçbir haber gazetenin sayfalarında yer bulamaz. Daha dünkü Hürriyet'te, köşe yazan Mehmet Yakup Yılmaz bir gün önceki yazısının sansür edildiğini anlatıyordu." cümlesi Mehmet Yılmaz'ı çok kızdırdı.

MEHMET Y.YILMAZ NE YAZMIŞTI?

Mehmet Y. Yılmaz, 22 Mayıs günü, okuyucudan özür dileyerek başına gelenleri anlatmış ve  yazısının uçan cümlesini  "Belli ki İslamcı faşistler Türkiye'yi de alkollü içkilerin sadece otellerde satıldığı bir tür Dubai yapma peşindeler." şeklinde köşesine taşıdı.

İşte o yazı:

FAŞİSTLER YASAKLAR, DEMOKRATLAR İKNA EDER-2

"Dün bu köşede "Faşist yasaklar, demokrat ikna eder" başlıklı bir yazı yazmıştım, konu AKP'nin gündeme getirdiği "içki yasakları" kanunu ile ilgiliydi.

Neden olduğunu anlayamadığım bir şekilde yazının son bölümü "uçmuş"! Sizlerden bu nedenle özür dilerim. Yazının kaldığı yerden devam edeceğim.

SANSÜR İMASINDAN ÇART ETTİ

Kendi köşesinden durumu eleştiren ve yazısının son bölümünün "uçtuğunu" yazan, ünlem işaretiyle bu uçmanın bir sansür olabileceğini ima eden Yılmaz, bugün ise  köşesinden Emin Çölaşan'a yanıt verdi. Yılmaz Çölaşan'a "minik kuş" diye seslendi. Uçma olayının teknik bir aksaklık olduğunu yazdı.

İşte Mehmet Y. Yılmaz'ın bugün yazdıkları:

ÇÖLAŞAN HALA ÖĞRENEMEDİYSE

"Emin Çölaşan bunca yıldır yazı yazıyor, bu işlerin nasıl yapıldığını hâlâ öğrenemediyse ne diyeyim, bilemiyorum.

Gazeteye yazılarımı e–posta aracılığıyla gönderiyorum, çünkü yönettiğim Doğan Burda dergi grubu kent merkezindeki bir başka binada faaliyet gösteriyor.

BAZEN YAZI UÇABİLİYOR

Gazeteye gönderdiğim yazı, editörler tarafından okunduktan sonra dijital ortamda sayfaya yerleştiriliyor. Ve bir yazının, bazen bir bölümü bu süreçte uçabiliyor, bir başka sanal alanın altında kalabiliyor ve bilgisayar ekranındaki zahiri görüntüde gördüğünüz şey, baskıya gönderilen dijital verinin içinde olmayabiliyor.

Değişik nedenleri var ve bunların bir türlü düzeltilemiyor oluşunun sebebi de kuşkusuz ki gazete yöneticilerinin yazıişlerinin iş yapma süreçleriyle ilgili olarak vakit harcamayı o kadar da önemsemiyor oluşudur.

KİMSEYİ ELEŞTİRMİYORUM SANSÜR DEMEK ABES

Kimseyi eleştirmek için söylemiyorum, benim yönettiğim gazetelerde de böyle şeyler oldu.

Bundan Emin Çölaşan'ın deyimiyle "sansür" çıkarmak tek kelimeyle abes ile iştigal etmektir.

"Uçan" bölüm bir cümlenin sonundaki üç kelimeden ibarettir!

ÇÖLAŞAN HÜRRİYET İLE NEDEN BU KADAR İLGİLİ ANLAMIYORUM

Yılmaz, Çölaşan'ın neden kendi gazetesiyle ilgilenmek yerine sürekli hürriyetle ilgilendiğini anlamadığını da şu sözlerle dile getirdi:

"Çölaşan'ın Hürriyet için bu kadar dertlenmesini de anlayamıyorum, başka bir gazetede yazıyor, Hürriyet ile neden hâlâ bu kadar ilgili? Kendi çalıştığı gazeteyi daha iyi bir gazete haline nasıl getireceklerini düşüneceklerine, Hürriyet yöneticilerine akıl veriyorlar. Bu iş için bu kadar önemli fikirleriniz varsa, neden kendi gazetenizde kullanıp onun Hürriyet'i geçmesini sağlamayı düşünmüyorsunuz?"

Mehmet Yılmaz'ın yazısının tamamını buradan okuyabilirsiniz.

Abdulkadir Selvi: İmamoğlu’nun diploması iptal edilir mi Hadi Özışk canlı yayında bombayı patlattı: İmamoğlu dosyası raftan hiç inmedi Ahmet Hakan: Erdoğan’ın hak ettiği bir övgü Ali Karahasanoğlu: Hastayım hakim bey, duruşmayı erteleyin CHP'de Özgür Özel'den üçlü görüşme çıkışı! Hadi Özışık'tan dikkat çeken açıklamalar Salih Tuna: Bu silaha yenildin mi kazanamazsın