Hürriyet yazarı Hürriyet'teki röportaja çaktı
Hürriyet yazarı Ayşe Arman, Hürriyet'te yayımlanan röportajı deyim yerindeyse yerden yere vurdu.
GAZETECİLER.COM -
Hürriyet gazetesi yazarı Ayşe Arman, Pazar günü Hürriyet
gazetesinde yayımlanan ve Cansu Çamlıbel imzalı röportajda Haluk
Bilginer'in Atatürk hakkındaki sözlerine sert çıktı.
Bilginer'in "Atatürk’ü insan olarak
anlayabileceğiz. İkon olmaktan çıkarıp, insan olarak anlamak
gerekiyor. 91 yıldır sadece tapınmakla meşgulüz" sözlerine
Arman, "Bıktım sürekli insanların Atatürk’ü ağzına
dolamasından. Nedir hâlâ alıp veremedikleri..."
sorusuyla yanıt verdi.
Ayşe Arman'ın 'Haluk Bilginer’in söyledikleri içime
battı...' başlıklı yazısı şöyle:
AYAR VERME HALLERİNDEN
SIKILDIM
BUGÜN filtrelerimden kurtuldum.
“Nezaket oyunu” oynamayı da gereksiz
buluyorum.
İçime battı çünkü.
Haluk Bilginer’in röportajında söylediği bazı cümleler boğazımda
kaldı,
sindiremedim.
Galiba ben bu üstten tavırdan, bu entelektüel havalı ayar
verme hallerinden fena
halde sıkıldım.
Ne derinliği var, ne ilginçliği.
Bıktım sürekli insanların Atatürk’ü ağzına
dolamasından.
Nedir hâlâ alıp veremedikleri...
BİN YILDIR SÖYLENEN
LAFLAR
“Yok efendim 91 yıldır güce adapte olamamışız, güce
tapınıyormuşuz.
İkon olmaktan çıkarıp insan olarak anlamamız
gerekiyormuş...”
Bin yıldır söylenen laflar.
Zerre kadar yeni bir yanı yok...
Müthiş bir keşif değil yani...
Böyle söyleyince modern, ilerici, geniş görüşlü olduğunuzu
zannedenler varsa
fena yanılıyorlar.
Hele hele, “Kendini güçlü gösteren herkese tapınırız, çünkü
babalarımızı
öyle görürüz” filan, 782 bin kere yazıldı,
çizildi...
Atatürk’ü bırakın, bunlar açık açık bu ülkenin şu anki başbakanı
için de söylendi.
Fakat ben de şunu soruyorum.
Atatürk sayesinde bu topraklarda özgürce yaşıyor olduğumuzu
söylemek ve
onun büyüklüğünü kabul etmek, onu sevmek, çok önemsemek, ona
“tapınmak”
mı?
İYİ NİYETLİ
Mİ?
Niye bizim kafamız böyle çalışıyor?
Niye illa değersizleştirmemiz gerekiyor?
Yeni jenerasyon, onun bu ülke için önemini bilmeden yetişiyor.
Atatürk’ün unutturulmaya çalışıldığı böyle bir dönemde,
onun değerini
küçültmeye çalışmak da bir tuhaf olmuyor mu?
Bu iyi bir şey mi yani?...
İyi niyetli bir şey mi?...
Tamam, ben de “Atatürk, Atatürk” diye kafamıza
çakılsın demiyorum.
Onu olduğu gibi kabul edelim, içkisiyle, yaşadığı
ilişkilerle, hatalarıyla,
sevaplarıyla...
Kanatsız melek de yapmayalım.
Ama hakkını da teslim edelim.
Onun müthiş bir devrimci olduğunu da
unutmayalım.
Güce tapınmak gibi güya entel dantel numaralarla onu değerini
azaltmaya
çalışmayalım.
Budur, başka maruzatım yoktur!