Hürriyet, toplama Yılmaz Özdiller gazetesi!
Ahmet Kekeç bu kez çakmamış... Sesini yükseltmeden, yumuşak bir ses tonu ile seslenmiş...
GAZETECİLER.COM
- Ahmet Kekeç bu
kez çakmamış…
Sesini yükseltmeden, yumuşak bir
ses tonu ile seslenmiş…
Düşmanı bile olsa, muhatabının
başına gelenlere üzülmüş bir ses tonu bu…
“Seni sevmiyorum
ama sana kesilen vergi cezasının haklı olduğu konusunda da
şüphelerim var” demek gibi bir
şey…
Ama…
“Üzüntüm sana
Aydın Bey” demeye getirmiş… “Yazarlarına
değil”…
Ve sonra bilhassa Hürriyet’in
yayın politikalarını ve yazarlarını eleştirmiş…
Bakın neler yazmış
Kekeç:
Bu konunun, Aydın Doğan’a kesilen
3.8 bilmem kaç katrilyon lira vergi cezasıyla ilgisi yok...
Dolayısıyla, yazının sonunda “müstahakmış” türünden nidalar duymak
istemiyorum.
Kaldı ki, kaç paralık vergi
kaçırmış olabilir ki, bu büyüklükte bir cezayla
karşılaştı?
Bu işlerin uzmanı değilim, teknik
bir yorumda bulunamam.
Şu kadarını
söyleyebilirim:
Büyük bir para bu... Öde öde
bitmez.
Asıl konuya girmeden önce, bir de
gözlemimi aktarayım:
Hiç seveni yokmuş Aydın Doğan’ın;
başına gelen “vergi cezası” felaketinden sonra kiminle karşılaşsam
“Az bile” diyor... “Bugüne kadar adamlarının yaptığı pisliğe
saysın.”
Hiç seveni olmamak, sürekli
nefretin odağında yaşamak nasıl bir duygudur, bilmiyorum. Ben asla
“az bile” demem... Böyle bir cezayı onaylamam... Kendileri
vaktiyle, “Çamur yapalım... Korkmaz Yiğit’in 1 milyon dolarının
üzerine yatalım” demiş olsa da, onaylamam. Canımı yakmış olsalar da
onaylamam.
Medyada, beğenmesek de, “farklı
seslerin” gerekliliğine inanırım. Böyle inandığım için de, bu
grubun yaşamasını isterim.
Peki, bu grup farklı seslere
tahammüllü müdür?
Daha doğrusu, tahammüllü
müydü?
Hiç sanmıyorum.
Konumuz da, karşılaştıkları büyük
vergi cezasından sonra kendilerini bedavadan “özgürlükçü” makamına
oturtan gazeteci ve yazar arkadaşlarımız.
İki gündür nasıl feveran
halindeler, görüyorsunuz.
Birdenbire nasıl “özgürlükçü”
kesildiler.
Birdenbire nasıl yüksek empatiyle
donandılar.
Bu grubun bir gazetesi var. Adı
Hürriyet.
Doğrusunu söylemek gerekirse,
ülkenin en “etkin”, en bilinir, hatta en büyük medya markası. Bu
gazetenin başında da, son zamanlarda “Yaşasın Ayşe Arman
gazeteciliği, yaşasın sit-kom medyası” gibilerden laflar eden
Ertuğrul Özkök isimli bir şahıs var.
Ve sonra?..
Sonra yine hiç “çakmadan” sakin
bir şekilde devam etmiş…