Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, 1964 yılında gündeme
bomba gibi düşen Johnson Mektubu'nun Hürriyet'e sızdırılış
hikayesini yazdı...
Mektubu Hürriyet4e sızdıran kişinin bizzat dönemin Dışişleri
Bakanı olduğunu, olayın bir numaralı tanığı Yalım Eralp'in ağzından
anlatan Ertuğrul Özkök, "sızdırma" suçunun rahmetli Çetin Altan'ın
üzerine nasıl "yıkıldığını" da aktarıyor...
Yalım Eralp'in yeni çıkan "Perdeyi Aralarken” isimli
kitabından alıntılar yapan Ertuğrul Özkök, Alım Eralp'in
"işlettiği" çok "büyük gazeteci"nin kimliğini de
paylaştı...
İşte Ertuğrul Özkök'ün bugünkü yazısı:
CÜNEYT ARCAYÜREK'İ YILIN
GAZETECİSİ SEÇTİRTEN SIZDIRMA!
DEDİKODULARINI, şunu bunu duyar okurduk, ama o tarihi mektubu
Hürriyet’e kimin sızdırdığını bugüne kadar resmi bir ağızdan hiç
işitmemiştik.
* * *
Yıl 1964... Türkiye Kıbrıs’a müdahale kararı almak üzere...
İşte tam o sırada, kesin tarihiyle 5 Haziran 1964 günü
Türkiye’nin hiç beklemediği bir şey oluyor.
* * *
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Johnson,
Türkiye Başbakanı İsmet İnönü’ye bir mektup
yazarak, resmen “Sizi Kıbrıs’a çıkarttırmayız”
anlamına gelen bir mesaj iletiyor.
Türk halkı böyle bir mektubun varlığını öğrendi, ama içeriğini
bilmiyordu.
Onu da 13 Ocak 1966 günü Hürriyet gazetesinin manşetinden
öğrendi.
* * *
Bu haberi rahmetli Cüneyt Arcayürek yazmış ve
yılın gazetecisi seçilmişti.
* * *
Yıllarca bu mektubu Hürriyet’e kimin sızdırdığı tartışıldı.
Nihayet resmi bir ağız haber kaynağını açıkladı. Açıklayan
emekli büyükelçi Yalım Eralp.
Doğan Kitap’tan yeni çıkan “Perdeyi Aralarken”
adlı kitabından aktarıyorum.
SIZDIRANI SAKLAYIP ÇETİN
ALTAN’IN ÜZERİNE YIKMIŞLAR
YALIM Eralp Dışişleri’nde genç bir diplomatken,
dönemin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri
Çağlayangil’in bütün görüşmelerine katılırmış.
Çağlayangil, 12 Ocak 1966 günü
Eralp’i çağırmış. Gittiğinde yanında Hürriyet
muhabiri Cüneyt Arcayürek varmış.
Bakan Yalım Eralp’e onun yanında “Şu
Johnson mektubunu bana getirsene”demiş.
Mektubun tam metni ertesi gün Hürriyet’in manşetinde
yayınlanınca gözler Yalım Eralp’in üzerine
çevrilmiş.
Bakanlık soruşturma açtırıp, savunmasını istemiş.
Gerisini Eralp’in ağzından dinleyelim:
“Savunmamda ‘Bakan kendisi verdi’ diyemezdim. Desem,
meslek hayatım başlamadan son bulurdu.”
Yıllardır bildiğimiz o pratik zekâsıyla çözümü şöyle bulmuş:
“Bu olay Meclis’in gizli oturumunda görüşülmüştü...
‘Meclis’teki gizli zabıttan İşçi Partisi milletvekili Çetin Altan
vermiştir belki’ dedim. Bakanın bu cevabı çok beğendiğini
öğrendim.”
YALIM ERALP HANGİ BÜYÜK
GAZETECİYİ FENA İŞLETMİŞ
YALIM Eralp, “Hayatımda bir kere dezenformasyon
yaptım” diyor.
1985 yılında Sovyetler Birliği başbakanı Türkiye’ye geldiğinde,
Ege konusunda Türkiye’nin değil, Yunanistan’ın yanında yer alınca,
ortak bildiri çıkmamış. Tabii durum sıkıntıya girmiş. Tam o sırada
Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Yalçın
Doğan aramış.
Durumu kurtarmak için ona 4 atmasyon neden saymış:
“Bir: Afganistan. İki: Silahsızlanma. Üç: Contadora (El
Salvador Barış Grubu). Dört: Şimdi hatırlayamadığı
bir konu.”
Biraz sonra Hürriyet Ankara Temsilcisi Mehmet Ali
Kışlalıaramış.
Ona da 3 neden saymış. Bu atmasyon ertesi gün
Cumhuriyet’in manşetinde yayınlanmış.
Kışlalı “dördüncü nedeni öğrenemedi” diye
yayınlamamış.
Bu işletme olayı, basın tarihine “Contadora
vakası” olarak geçti.
DUVARIN ÖTEKİ TARAFINA
GEÇERİM DİYEN ECEVİT’İ BAKIN KİM GAMMAZLAMIŞ
BÜLENT Ecevit 1977 yılında başbakan olunca,
Türkiye’yi NATO’dan çıkarıp “Bağlantısız ülkeler
grubu”na sokmak için Dışişleri Bakanlığı’nda bir ekip
kurmuştu.
Bu ekipte Onur Öymen, Temel İskit ve
Gündüz Aktan gibi çok etkili büyükelçiler vardı.
Gündüz Aktan Hindistan’a gittiğinde
Ecevit’in bu fikrini Hintlilere söylemiş.
Ancak birisi bunu İngilizlere sızdırmış.
Bilin bakalım sızdıran kimmiş?
Hintliler durumu Yugoslavya Devlet Başkanı
Tito’ya iletince o da anında İngilizlere şunu
söylemiş: “Türkiye böyle bir şey yapmaya kalkarsa dünya
dengelerini bozabilir...”
Ey gençler Tito kim biliyor musunuz...
Bağlantısız Ülkeler Hareketi’nin neredeyse lideri denebilecek
kişi...
Görüyor musunuz “reel politika” nasıl bir
şeymiş.
AMAN ALLAHIM, BİR BANA
BAKIN BİR ÇETİN BEY’E
ERALP 1987 yılında Dışişleri Bakanlığı Basın
Sözcülüğü’nden ayrılırken Devlet Konukevi’nde bir
kokteyl verdi.
Ben o sırada Hürriyet Ankara Temsilcisi’ydim.
Rahmetli Çetin Emeç genel yayın yönetmeni.
Kokteyle eşiyle birlikte o da geldi.
Yalım Eralp kitaba o gün çekilen bu fotoğrafı
da koymuş.
Aman Allahım, bir benim halime bakın, bir de Çetin
Bey’in duruşuna, yakışıklılığına...
Yalım Eralp, Yalçın Doğan’ı dolduruşa
getirdikten sonra bana da bu kazığı attı...
KARDAK’A ÇIKARKEN ZODYAKIN
MOTORU BOZULMUŞ
1996 yılında Türk SAT komandoları Kardak’a çıkarken
kullandıkları zodyakın (şişme lastik bot) motoru bozulmuş. Zamanın
Donanma Komutanı Salim Dervişoğlu “Kürek çekerek gidin” demiş. Öyle
yapıp adaya çakmışlar.
TÜRKİYE O GÜN DE BATI’YA
NATO’DAN ÇIKARIZ DEMİŞTİ
JOHNNSON Türkiye’yi resmen tehdit eden bu
mektubu 5 Haziran 1964 günü yazmıştı.
O mektuptan 2 ay önce çok önemli bir başka tarihi olay
yaşandı.
Türkiye’nin Kıbrıs’taki soydaşlarını korumak için adaya çıkmak
istemesi ABD tarafından zora sokulunca dönemin Başbakanı
İsmet İnönü 16 Nisan günü demeci vermişti:
“Kıbrıs’taki bu haksız durum devam eder, müttefikler
bizi yalnız bırakır, NATO yanımızda olmaz, anlayışsızlık hüküm
sürer, Türk azınlık ezilir, bu böyle devam ederse günün birinde
Batı’nın bu savunma sistemi yıkılır, yeni şartlarla yeni bir sistem
ve dünya kurulur, Türkiye de bu yeni dünya içinde yerini
bulur.”
Sonuç: Türkiye o gün Kıbrıs’a çıkamadı.
Bugün hâlâ NATO üyesiyiz.
Ama Türk ordusu, o mektuptan 10 yıl sonra yine bir CHP’li
başbakan olan Bülent Ecevit’in aldığı kararla
Kıbrıs’a çıktı.
Ve bugün Türkler orada özgürce yaşıyorlar. Yani tarih bugün
başlamadı.
Bu ülkenin başbakanları geçmişte de onurlu ve kişilikli
politikalar izledi.