Hürriyet benim için hiç birinci sırada olmadı
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, NTV Hafta Sonu'nda Gülay Afşar'ın sorularını yanıtladı.
Ertuğrul Özkök "Kızım Gülümsün, Fatih Çekirge ile olan ilişkisinde mutlu görünüyor" dedi ve ekledi, "hayat onun hayatı, kararını o verir. Ancak bir tek şeye kızıyorum, çok zayıf. Kadınlar diğer kadınlar için zayıflıyor. Gülümsün de çok zayıf..."
İşte o sohbetten ilginç bir bölüm:
Gülay Afşar: Gündemde olmak mı
istiyorsunuz?
Ertuğrul Özkök: Ben ben diye konuşuyor yazıyorum,
bunu da eleştirdiler. Ben "biz" diye kimin adına konuşacağım
Allahaşkına? Arkamda kim var?
Gülay Afşar: O biraz özgüvensizlik değil midir?
Sadece ben mesul değilim anlamında.
Ertuğrul Özkök: Evet. Mesuliyeti başkalarına,
görünmeyen adamlara atıyorsunuz. Hatta ben onlar gibi
düşünümüyorum. Bakın bu güzel. Ben bir daha böyle yapayım. Biz diye
yazayım, eleştiri gelince ben değilim, biz var ya hani öbürleri,
benim dışımdakiler, çoğunluğa uydum demokratik bir şekilde diyeyim.
Böyle bir şey yok. Evet gündemde olmak istiyorum ama ben
yaptığım işi bir bakımdan ciddiye alıyorum bir bakımdan da hiç
ciddiye almıyorum. Neticede 3 bin tane köşe yazarı var. Bir tanesi
de benim. Bir, ben bunlar arasında farklı olmak istiyorum. Aldığım
parayı haketmek için. İki, yaptığım işin ben bilgilendirme diye
tanımlamıyorum, eğlendirmek diye adlandırıyorum. Benden çok daha
bilgili insanlar var. Herkes bilgili bu çağda. Ben entertaintment
yapıyorum. Eğlendimek istiyorum insanları. Siyasetle, şarap yazısı
ile, müzik yazısı ile eğlendirmek istiyorum, farklı olmak
istiyorum. Bulut atlası filmini seyrettiniz mi?
Gülay Afşar: Seyredemedim.
Ertuğrul Özkök: Mutlaka seyredin. Olağan üstü bir
film. Filmde klonlar var. İsyankar bir klon var. Bir tanesi aşık
oluyor ve kaçıyor. Sonunda yakalıyorlar. Kızı öldürecekler diyor ki
klonları imal eden fabrikanın başındaki "kaçıp kurtulacağını mı
sandın?" Kız "hayır" diyor. "Ne buldun da neden kaçtın?" diyor, kız
"Çünkü o adam bana bir şey öğretti..." diyor "...Eğer farklı olma
riskini göze almazsak karanlıklarda kaybolup gideriz." Farklı
olmamız lazım. Bütün Türkiye'nin bütün dünyanın birbirine benzer
olduğunu düşünsenize. Hepimiz aynı şeyi düşünüyoruz... Ben bunun
için farklı olmaya çalışıyorum. Bu ayıp da değil. Bir amerikan
atasözü vardır: "Farklı olmak adaba aykırıdır" diye. Ben adaba
aykırıyım. Bu kitap da adaba aykırı bir kitap.
Gülay Afşar: Bunu kesinlikle söyleyebiliriz. Adaba
aykırı derken, sakın yanlış anlaşılmasın, edepsizlik
demiyoruz. Fakat bu söyledikleriniz, daha da iyi anlamama sebep
oldu. Hürriyet gibi bir gazetenin genel yayın yönetmenliğinden
ayrılmak başkası için çok travmatik olabilirdi.
Ertuğrul Özkök: Benim için öyle olmadığını nereden
biliyorsunuz.
Gülay Afşar: İşte nasıl yaşadınız o halde.
Ertuğrul Özkök: Ben çok uzun 20 yıl yaptım o işi.
5 yıl kalırsam başarılı olacağım diye bakıyordum kendime. Hatta
geldiğimde 6 ay sonra gider bu dediler. Sadece benim başarım değil,
konjonktür, şu bu kaldım. Ama şöyle birşey var. Ben Hürriyet genel
yayın yönetmeni olmadan önce de çok tartışılan bir isimdim. 200-300
satan bir dergide yazıyordum. Benim ilk kitaplarımdan birisi Elveda
Başkaldırı Cumhuriyet gazetesi içinde sorun oldu. Hasan Cemal'in
anılarında yazıyor bunu. Evet ben küçükten beri paradigma kırmayı,
tabu yıkmayı, put kırmayı seviyorum.
Gülay Afşar: Şunu sorayım mı, günde ne kadar şarap
içiyorum, kadınla otururken karşı karşıya mı yan yana mı okuturmalı
diye yazaken, inceden inceye, dalga geçme durumu var mı, hayatla
dalga geçme, onu da yazarım bunu da yazarım durumu var mı?
Ertuğrul Özkök: Vallahi ben hiç bir zaman yaptığım
işi çok ciddiye almadım. Benim için hürriyet hiç bir zaman
hayatımın bir numarası olmadı. Karımla olan ilişkim daha önemliydi
Hürriyet ile olan ilişkimden. Yeni işletme teorilerinde şöyle bir
şey var, Bir yönetici kendi renkli dünyasını şirketine yansıtamazsa
o şirketler ruhsuz, gri oluyor diyorlar.