Hulki Cevizcioğlu tipi gazetecilik!
En azından ölü olmadığı sabit olduğuna göre ikincinin doğruluğunu kendinden bilmeli ama bilmiyor.
Yahu her şeyi bir sen mi biliyorsun?..
Diğer konuklar "duvar" mı yoksa?..
Vurduğun topu geri döndüren bir duvar.
Yoksa kendini bir squash ustası olarak mı görüyorsun?.
Bir bekle be!..
Bekle bir!..
Bırak adamlar da konuşup, bir şeyler söylesinler ki bizler de senin neye itiraz ettiğini bilelim...
***
Mehmet Altan daha ağzını açar açmaz hemen itiraz...Bakıyorsun ki aslında Altan'ın başkanlık sistemiyle ilgili söyledikleri, senin söylediklerinin geliştirilmiş ve akıllı – uslu söylenmiş hali, o zaman biraz düşünür gibi yapıp yine başlıyorsun saydırmaya...
"Evet ama" deyip bu kez az önce kendi söylediklerine muhalefet ediyorsun...
Hâsılı, kimseyi konuşturmuyorsun.
Herkesin lâfını ağzına tıkıyorsun.
Çünkü senin zihniyetinde, senin söylediklerine muhalefet edilemez...
Çünkü sen bir dâhisin!..
Ve...
İnsanları geçmişlerine hapsetmekte mahirsin!
Hemen vuruyorsun prangayı muhalif olduğun kişinin ayaklarına.
"Ama sen şu kadar yıl önce şöyle demişsin."
O kadar eleştiri kesmiyor seni...
"Çık karşıma, ben o gün öyle düşünüyordum bu gün böyle de" diye bir de akıl veriyorsun, en bedavasından...
Sende çok var ya!..
***
Yahu pes be!..Bir insan 17 sene önce söylediklerinden farklı bir şey söylüyorsa demek ki o konudaki fikri değişmiş...
Niçin bir de ayrıca "ben o zaman öyle düşünüyordum bugün böyle" desin?..
Belli ki, sadece ölülerin ve delilerin fikir değiştirmediklerini bu yaşına gelmiş halen öğrenememişsin..
En azından ölü olmadığın sabit olduğuna göre ikincinin doğruluğunu kendinden bilmelisin ama bilmiyorsun.
Çünkü tozlu, kirli aynalara bakmayı seviyorsun.
Çünkü temiz aynadan korkuyorsun, gerçekleri gösterecek diye...
Bilmiyorsun ki dünyayı geliştirenler aynı fikirde ısrar etmeyenlerdir.
Bilmiyorsun ki gelişim, değişimi izler.
Bilmiyorsun ki körün şeyini değnek belleyenler statükocudur, gericidir, yozdur, yobazdır...
Nereden bileceksin?.
Konuşmaktan dinlemeye vaktin yok ki...
***
Yukarıdakileri kime hitaben mi yazdım?..
Söyleyeyim:
Adı Hulki...
Soyadı da Cevizcioğlu...
Kırmadık ceviz bırakmadığından belli oluyordu zaten bir cevizcinin oğlu olduğu...
Hatta bir ara bir partide genel başkanlık bile yapmış.
Partinin adını söylemedi gerçi ama öyle bir serüveni de var.
***
Bu arada, değiştiğini söylemleri ile ifade eden birisine " 'ben değiştim' de" diyen Cevizcioğlu'na Özdemir Asaf versin cevabını:
"Açıklama ile süren, açıklama ile biten konuşmalar seni aşağısamadır. Çünkü ya açıkça belirtilmemiş konular açıklanır... Ya da sence anlaşılamayacağı sanılanlar..."
***
Ah Mehmet Ali Birand ah!..
Çok mu ararsın böylelerini de "konuk" edip kendi
programının içine edersin...
Bu arada unutmadan, gerek Muammer Aydın ve gerekse
de Mehmet Altan, çağdaş tartışma kültürü konusunda
olumlu örnek sergiledikleri için kendilerini tebrik ederim.
Bir çift sözüm de Rıdvan Akar'a...
Arkadaş.
Gerçek bir entelektüelsin...
Çıraklık ve kalfalık dönemlerini
Birand gibi bir ustanın yanında geçirmiş olmanın
avantajına sahipsin...
Ama hiç gülmüyorsun be kardeş!..
Bir gülümse Allah aşkına be!..
Şöyle, dudaklarının ucuyla gülümseyip biraz da canlı bak
yahu!..
Ne o "ağır aabi" pozları öyle, kadirizmin
müritleri gibi...
Birand'dan çok şey kapmışsın ama o asıl suratın yok mu; Birand'ın
parlak, sevimli, neşe saçan gülücüklerini de alıp götürüyor
yani...
adnanberkokan@gmail.com