Hıncal Usta vedaya mı hazırlanıyor?.

Çünkü işin içine "gurur" girdi mi "onur" kaçar. "Onur" varsa zaten "gurur" gibi aşağılık duygular barınamaz.

GAZETECİLER.COM

Yok efendim durduk yerde sormadık bu soruyu?
Hıncal Uluç'un bugün yayımladığı yazılarından biri bizi böyle düşündürdü.
Çünkü işin içine "gurur" girdi mi "onur" kaçar.
"Onur" varsa zaten "gurur" gibi aşağılık duygular barınamaz.
İşte bu gerçeği bildiğimiz için onurunu değil de gurunu ön plâna koyan Usta'mızın ya "ayrılık" sinyali verdiğine ya da "blöf" attığına hükmettik.
Bakın neler diyor o eski yazısında.

Öyle bir şeyim var ki, alıp götüreceğim..'

Tanrım, ne güzel gözlerdi bunlar.. Mumların loş ve dalgalı ışıklarının arkasında nasıl hüzünlü bakıyordu etrafa.. Ve ben onlara bakıyordum durmaksızın.. Yaş 23.. Delikanlı çağındaki cevherin dorukta olduğu günler.. O zaman diskolar, barlar, kafeler yok. O zaman kızlar gece çıkmaz.. O zaman ancak hafta sonunda bir arkadaşın evi boşsa, anne, baba bir yere gitmişse, plaklar, pikaplar, Grundig TK 24 teypler ve makara bandları yüklenilir, parti yapılır..

Ben pikabın yanında oturuyorum.. Dans eden çiftler için aralıksız müzik çalma görevini kendi kendime vererek.. Plak değiştirmediğim zamanlarda da sigara içerek.. Kalabalık içindeki yalnız insanların tipik görüntüsüdür bu.. Üstlerine vazife olmayan işlerle uğraşmak ve boş kaldığı zamanlarda, boş kalmamak için sigara üstüne sigara içmek..

O sigara senin o an meşgul olduğunu gösterir.. Neden birisinin yanına gitmediğini gösterir.. Başkasının da senin yanına gelmesini önler.. Özellikle kızlar için.. İstemediği biri dansa kaldırmak isterse, sigarasını işaret edip kurtulur..

Niye kalabalık içinde yalnızım.. Niye saatlerden beri dans eden bu çiftlerin arasına karışmıyorum?.. Niye mesela, bu muhteşem hüzünlü gözlerin, benim gibi saatlerdir yalnız oturan ve etrafa bakan sahibesinin önüne gidip "Dans edelim mi" demiyorum..

Cesaretim mi yok?.. Değil.. Mesele cesaret değil.. Mesele benim kendimi bildiğim ilk yaşlarımdan beri yanımda taşıdığım huyum..

Ben kimseden hiçbir şey istemedim hayatta.. Annemden harçlık bile istemezdim..

"Ağabeyin istiyor alıyor" demişti birgün annem okula giderken.. "Sen niye istemiyorsun? İhtiyacın yok mu?.."

"Peki sen niye istemeden vermiyorsun anne?.. Ağabeyime veriyorsun, ihtiyacı var diye.. O zaman benim de ihtiyacım olabileceğini niye düşünmüyorsun?.."

Sonra çözdük.. Haftalığa bağladı beni.. İstememe gerek kalmadı..

Neden istemiyorum?.. Çünkü korkuyorum.. Reddedilmekten korkuyorum.. Ne olur reddedilirsem.. Gururum kırılır..

Gururum!.. O benim her şeyim.. Babam öğretti.. "Her şeyini kaybet, gururunu kaybetme" dedi.. Fazla öğretmiş.. İstemek, gururunu riske etmek olmuş kafamda.. İstemiyorum.. Bana verilen, bana teklif edilenle yetiniyorum.. Her yerde.. Her konuda..

İşte şimdi de durum bu..

Usta'nın yazısının tamamını ve diğerlerini