Hıncal Uluç'un editörlerle derdi bitmiyor!..
Hıncal Uluç'un başta sabah gazetesi olmak üzere medyadaki editörlerle sorunu bir türlü çözülemiyor... Çözülemedikçe de Hıncal Uluç deliriyor...
Hıncal Uluç yılların getirdiği tecrübeyi arkasına alıp, köşesinden sık sık gazetecilere, televizyonculara "ayar" veriyor...
Bazen haklı bazen haksız ama veriyor da veriyor...
Haber kanallarına verdiği ayarlara, CNN Türk Ana Haber'i sunan Nevşin Mengü'nün "ayarlı" twitinden sonra ara veren Hıncal Uluç, editörlere ayar vermeye devam ediyor..
En çok hışmına uğrayanlar ise kendi gazetesi Sabah'ın editörleri ve yöneticileri oluyor...
İşte Hıncal Uluç'un bugünkü yazısı:
AH EDİTÖRLER!
Hafta sonu gazeteler kalabalık, kalın, hatta çifter çifter
ilaveli olur.. Neden?. İnsanların vakti boldur, rahat rahat
okusunlar diye.. Aslında hafta sonu yazılarının göreceli olarak,
hafif, kolay okunur ve neşeli konulardan seçilmesi de esastır. Hele
günümüz koşullarında insanların morallerini yükseltmelidir..
Peki kimin görevidir, böyle konuları seçmek ve yerleştirmek?.
Tabii, eklerin sorumlu yönetmenlerinin ve sayfayı hazırlayan
editörlerin.. 10 yıldır anlatıyorum ki, gazetede en önemli adamdır,
aslında editör..
Şimdi şu satırları okumaya çalışın.. "Çalışın" diyorum, okuması
zor, çünkü Türkçe değil. Anlaması ise mümkün değil.. Pazar sabahı
kahvaltıda arkadaşım, Doktor (Tıp Doktoru) Erdoğan Karatay'a
sordum. "Yarısını anlamadım" dedi. Bakalım siz kaçta birini
anlayacaksınız?.
"İmplant yerleştirilmesi için yeterli kemik hacmi bulunmadığı
durumlarda, hangi ilave cerrahi teknikler uygulanabilir?
Yönlendirilmiş kemik yenilemesi
Otojen onlay kemik grefti
Sinüs tabanı yükseltilmesi
İnterpozisyonel greft
Rigde split alveoloplasti
Distraksiyon osteogenezisi
Serbest kemik flebi kullanılması"
İster inanın, ister inanmayın, bu satırlar, aynen pazar günkü
Günaydın ekimizde nerdeyse tam sayfa yayınlanmış bir söyleşide
çıktı.
Yazıda imza yok.. "İlan olmalı" dedim. Böyle ilanlar oluyor ya..
Ama o zaman bir köşede "Bu bir ilandır" yazmak zorundayız.. Yok..
Demek gazetemizin yazısı..
O zaman bu yazıyı o sayfaya koyan editör kardeşim Didem Seymen
Balcı'ya soruyorum..
"Sen bu satırlardan tek kelime anladın mı?.
"Senin anlamadığın bir yazıyı, hafta sonu bu gazeteyi okuyan
ortalama 1.5 milyon kişiden kaçının anlamasını bekliyorsun?."
Ve de Günaydın Sorumlu Müdürü, Sinan Özedincik kardeşim.. Diş
Hekimliği Fakültelerinden birinde araştırma yazısı olacak bu
satırların, pazar sabahı gazetenin bir sayfasını işgal ederek
yayınlanmasına ne diyorsun?.
Bir lafım da öteki büyük gazetemize..
Hürriyet Pazar Eki.. Tam sayfa.. "Wolfgans Amadeus
Mozart!."
Bre amanii Hürriyet tam sayfa Mozart yazar mı, hem de pazar
günü.. Baktım üzerinde "İnfografik" yazıyor. Ne demek bilmiyorum..
Advertoryal diye bir şey icat etmişti, PR'cılar. Haberlerini para
ile yayınlatıyorlardı. Gazete de "Bu bir ilandır" demek yerine
"Reklam haberi" falan anlamına gelen bu gavurca lafı yazıyorlardı.
Bu İnfografik de o tür bir aldatmaca olmalı.. Zira tepesinde hem de
resimli iki imza bulunan sayfanın sonuna geldiğinizde, bu sayfanın
bilmem ne tarihinde, bilmem ne salonunda temsil edilecek "Amadeus"
müzikalinin reklamı olduğunu anlıyorsunuz..
Tabii sonuna gelebilirseniz..
Çünkü eşek yükü para ile, Hürriyet'ten hem de hafta sonu tam
sayfa satın alan ileri zekalılar, tüm sayfayı dişi yazılarla
kaplamışlar ki, kimseler okumasın..