Hıncal Uluç'un bu yazısı çok konuşulacak: "Arda Turan... Vuran kazanıyor... Saldırın..."
Sabah Gazetesinin usta yazarı Hıncal Uluç, şarkıcı Berkay'a kafa atıp hastaneye silahla giden Arda Turan'la ilgili bir yazı kaleme aldı.
Sabah yazarı Hıncal Uluç, Berkay’ın eşi Özlem Ada Şahin’i sözle taciz edip şarkıcının burnunu kıran, hastaneye silahla giden futbolcu Arda Turan’ın profesyonel yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi.
Uluç, “Bitsin Arda.. Ölsün Arda.. Yardıma muhtaç
birine tekme atmak bizi sosyal medyada popüler yapıyor.. Basalım
tekmeyi o zaman.. O tabancasını beynine dayatalım ve kına yakalım..
Bu mudur?. İnsanlık bu mudur?" diye sordu.
Uluç’un yazısı
şöyle:
Bu sosyal medya denen rezillik bizi bu hale getirdi. Daha
doğrusu sosyal medya gibi, herkese fikrini açıklama fırsatı veren
bir muhteşem ortamı "Rezillik" haline biz getirdik. Sosyal medyada
adımızın en çok geçmesi, en azgın, en sınırsız, hadsiz yorumlara
bağlı..
İnsanlar hırsla sarılıyor bu fırsata.. Eee.. Bizim medya da,
kalemlerini sosyal medyaya göre kullananlarla dolu.. Hemen yardakçı
konuşmalar ve yazılar ki, "Like" alsınlar.. Yahu şöhreti rezillikte
arayanlar beni beğenirlerse kalemimi kırarım..
Ama bizde öyle değil.. "Vur abalıya" lafı, hangi milletin
deyimi.. Arda'nın birbiri ardında yaptıklarının mazur görülecek
yanı var mı?. Adam bir yaptığından ve sonucundan ibret almıyor,
yenisini, daha beterini yapıyor..
O zaman vuranlar da daha beter vurmaya başlıyorlar. Ama
hiçbiri düşünmüyor ki, "Bu genç adam bunca rezilliği arka arkaya
niye yapıyor?." Demiyorlar ki, "Acaba ruhsal bir sorunu,
profesyonel bir yardıma ihtiyacı mı var?.”
Ben Arda'yı daha genç takımdayken tanıdım. Onu seyretmeye
Florya'ya, Beylerbeyi sahasına giderdim. Müthiş yeteneğinin yanında
herkesin sevgilisi bir çocuktu.
Kampta akşam yemeklerinden sonra herkes etrafında toplanır,
yaptığı şakalar, taklitlerle herkesi güldürürdü. Hele bir Fatih
Terim taklidi yapardı, Fatih Hocam hayatında ona güldüğü kadar
hiçbir şeye gülmemiştir.
Ama Fatih Hocam dahil hiç ama hiç kimse "Ne oluyor bu çocuğa"
demedi. Hocalar demedi.. Kulüpte, Federasyonda yöneticileri demedi.
Başakşehir Kulübü, başkanı, yönetimi, hocası bile sahiplenmedi
Arda'ya.. "Cart" diye 2.5 milyon lira ceza.. Sonra da "Davanın
sonunu bekleyeceğiz..”
Bekleyeceksen gerçekten, o 2.5 milyon ceza ne?. Mahkemeden
evvel sen mahkum etmiş olmuyor musun, o zaman?. Ya da açıklasana..
"2.5 milyon lira sabahın dördünde, o adı bile karanlık mekanda
olmanın cezasıdır.." Eee!. Burak da o saatte orda.. Trabzon ona
niye 2.5 milyon kesmiyor?.
Yani palavra.. Başakşehir Arda'ya değil, adı bin türlü
rezillikle anılan, evli kadınla Akmerkez'de haltlar karıştırıp yuva
yıkan sabıkalı adama inanmış ve hükmünü kesmiş.. Bu, o
demek!.
Kulüp Başkanı Gümüşdağ beni aradı. Konuştum seyahat öncesi..
"Arda'nın profesyonel yardıma, mentöre ihtiyacı var. Acar Baltaş
hocamla buluştur mesela" dedim.. "Bizim kulüpte mentör var.
Psikolog uzmanımız da var" falan gibi laflar etti. "Ceza" lafını
duyar duymaz mesaj attım.
"Sayın Başkan, Arda'yı şu ana kadar bir ruh doktoru ile
buluşturdunuz mu?. Evetse kim?. Telefonu lütfen. Saygılar!." Bu
mesaj salı günü atıldı. Bu satırları yazdığım 24 saat sonra.. Tık
yok!. Gümüşdağ, Arda'yı değil, 2.5 milyon ceza kesip kendini
kurtarmayı düşünüyor olmalı.
Bitsin Arda.. Ölsün Arda.. Yardıma muhtaç birine tekme atmak
bizi sosyal medyada popüler yapıyor.. Basalım tekmeyi o zaman.. O
tabancasını beynine dayatalım ve kına yakalım.. Bu mudur?. İnsanlık
bu mudur?.
Sonra patates tarlasına gidelim, toprağı kazalım.. Orda
binlerce Arda var zaten.. Bunu kazanmaya niye uğraşıyoruz ki, yok
edip "Like almak" varken..
Arda'ya hem de nasıl vuranlardan biri de sevgili Ayşem..
Özyılmazel.. Ayşecim, Ali Taran'la evlendiğin zaman seni nasıl linç
etmişlerdi, hatırlasana.. Bu medya, o medya işte!.