Hıncal Uluç'tan Şenol Kazancı'ya veryansın!
Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç, otobüs firmalarının ajanslar ve haber kuruluşlarıyla "akçeli" ilişkileri olduğu iddialarının üzerine gitmiş ve Anadolu Ajansı başta olmak üzere bu iddiaları sormuştu. Uluç bu işin peşini bırakmıyor...
Hıncal Uluç, kaza haberlerinde otobüs firmalarının
neden buzlandığı sorusunun cevabını bir türlü alamadı. İddiaya
göre, "bu "Oto" sansür işi yıllar önce Anadolu Ajansı ile bir
otobüs firması arasında yapılan "Akçeli" anlaşma ile"
başlamıştı.
Hıncal Uluç bunu yazınca Anadolu Ajansı Genel Müdürü Şenol Kazancı,
bir mail yazarak Uluç'a cevap vermiş fakat cevap Uluç'u tatmin
etmemişti. Bugün de Kanal D Ana Haber Müdürü Süleyman Sarılar'dan
bir cevap geldi Uluç'a. Fakat bunun da sorusunun cevabı
olmadığını yazdı.
Hıncal Uluç Anadolu Ajansı Genel Müdürü Şenol Kazancı'nın
verdiği cevap için "Anadolu Ajansı Genel Müdürü Şenol
Kazancı "Keşke beni bir arasaydınız" demiş. O yepyeni bir genel
müdür. Olay yıllar yıllar evvel.. Neyi bilecek ki, ona ne
soracağım.. Bay Kazancı'ya düşen bir soruşturma açtırmak ve
sonuçları alıp bana cevap vermekti.
Yazımı okur okumaz tekzip yazısı kaleme almak değil.
Araması gereken oydu. Ben değil.. "Hıncal Bey"
diyecekti..
"Size bu bilgiyi veren arkadaşla buluşabilir,
ayrıntılar alabilir miyim?." Soruşturmasının ilk adımı ben
olmalıydım.
Bunları yapmadı. Sormadan etmeden "Devlet Ajansı"
hamasetine sığınıp güya savunma yaptı.. Ben 60 yıl gazetecilik
yaptım, Bay Kazancı.. Devlette ne sahtekarlıklar gördüm.. Kimlere
ne davalar açıldı, ne mahkumiyet kararları çıktı.. "Devlet" adına
sığınmak sorunu çözmez.." dedi.
HINCAL ULUÇ'UN HEM KAZANCI'YA
HEM DE SARILAR'IN CEVABINA YORUMU ŞÖYLE:
Kaza yapan bir uçağın nerdeyse yedi sülalesi, hem de günlerce ve
yüzlerce kez, yazılı ve sözlü basında manşetlerde, videolarda ve
yarım sayfa kaplayan fotoğraflarla yer alırken, onlarca kişinin
ölümüne sebep olan otobüslerin markaları ısrarla saklanıyor.
Gizleniyor. Fotoğrafı çeken muhabir hatta civarda örtüye benzer bir
şey bulursa, markanın üzerine seriyor.
Yoksa o fotoğraf gazetelerde de, ekranlarda da buzlanıyor.. Ve bu
yıllardır böyle devam ediyor.
Yıllar önce de yazmıştım. Kimsenin kılı kıpırdamadı. Bir daha
gündeme getirdim.
Bu defa mutlak cevap almak için izlediğim Kanal D Ana Haber Genel
Yayın Müdürü Süleyman Sarılar'ın adını vererek, sordum. O zaman
cevap geldi. Okudunuz.
Ardından, çok muteber bir ekonomi yazar ve yönetmeninden bir e-mail
geldi. Bu "Oto" sansür işinin yıllar önce Anadolu Ajansı ile bir
otobüs firması arasında yapılan "Akçeli" anlaşma ile başladığını
söylüyordu. Onu sütunlarıma alınca, bu defa Anadolu Ajansı cevap
verdi, nihayet. Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Şenol
Kazancı'dan gelen e-maili de dün okudunuz.
Süleyman Sarılar, aklınca ve fikrince benimle dalga geçtiğini
sanarak kaleme aldığı uzun yazısında, açık ve net soruma, şu cevabı
verdi.. Aynen alıyorum..
"Bizim uymak zorunda olduğumuz RTÜK kurallarına/ yasasına göre,
haberin doğrudan konusu değilse, firmaların isimlerinin buzlanması
gerekiyor. Haksız rekabet ya da gizli reklam nedeniyle ceza ve
tazminat ödememek için bu karara tüm tv kanalları uyuyor."
Bay Sarılar'ın yazı okumak ve anlamak gibi bir özelliği yok
herhalde ki, ısrarla ve inatla "Bunu bütün kanallar yapıyor. Benim
Kanal D diye yazma sebebim, bu defa sansürü o kanalda izlemem ve
isim vererek cevaba zorlama düşüncem" diye açık ve seçik yazmama
rağmen, o mailine ek olarak "Bak ben değil, herkes yapıyor" diye
bir yığın kanalın görüntülerini de yollamış..
Bak Sarılar kardeşim..
Sorun da bu zaten.. Bütün kanallar ve bütün gazetelerin, bir
anlaşma var gibi, buzlama yapmaları.. Onu araştırıyorum ben. Sorup
cevaplar bekleyerek.
"Bizim uymak zorunda olduğumuz RTÜK kurallarına/ yasasına göre"
diyorsun..
Şimdi daha açık ve daha net soruyorum..
"RTÜK Yasasının kaçıncı maddesinin kaçıncı fıkrası..
RTÜK yönetmeliğinin kaçıncı maddesinin kaçıncı fıkrası.. Bana o
fıkraları, yasadan ve yönetmelikten aynen alarak kelime kelime yaz.
Yaz ki, vatandaş da okusun ve "Bu Hıncal, yasa ve yönetmelikleri
bilmeden insanları itham ediyor" desinler. Ben de bilmediğimi
öğrenip, senden ve okurlardan özür dileyeyim, tamam mı?.
Yazmazsan, yazamazsan bu ne anlama gelecek tahmin edersin.
İkincisi "Falanca firma otobüsünün yaptığı kazada 13 ölü, 26 yaralı
var" demek, hangi mantığa, kafaya, zekâya göre "Reklam" olur?. Alay
mı ediyorsun milletle?.
Üçüncüsü.. Üstü kapalı çiziktirdiğin lafa göre RTÜK "Haberin konusu
değilse" diye yasaklıyormuş.. 30 ölüsü olan kazanın konusu Otobüs
firması değil de, kayınpederim mi, gazeteci olduğunu sanan
kardeşim?.
Anadolu Ajansı Genel Müdürü Şenol Kazancı "Keşke beni bir
arasaydınız" demiş. O yepyeni bir genel müdür. Olay yıllar yıllar
evvel.. Neyi bilecek ki, ona ne soracağım.. Bay Kazancı'ya düşen
bir soruşturma açtırmak ve sonuçları alıp bana cevap vermekti.
Yazımı okur okumaz tekzip yazısı kaleme almak değil. Araması
gereken oydu. Ben değil.. "Hıncal Bey" diyecekti..
"Size bu bilgiyi veren arkadaşla buluşabilir, ayrıntılar alabilir
miyim?." Soruşturmasının ilk adımı ben olmalıydım.
Bunları yapmadı. Sormadan etmeden "Devlet Ajansı" hamasetine
sığınıp güya savunma yaptı.. Ben 60 yıl gazetecilik yaptım, Bay
Kazancı.. Devlette ne sahtekarlıklar gördüm.. Kimlere ne davalar
açıldı, ne mahkumiyet kararları çıktı.. "Devlet" adına sığınmak
sorunu çözmez..
İkincisi.. Bay Kazancı da "Anadolu Ajansı da tüm medya kuruluşları
gibi hukuki sorumluluk çerçevesinde firma isimlerini gizlemek
zorundadır" diyor..
Hangi "Hukuki" sorumluluk Bay Genel Müdür?. Size bu sorumluluğu
yükleyen hukuk kaynağı, hangi yasanın hangi yönetmeliğin hangi
maddesinde kayıtlıdır, bana tırnak içine alarak kelime kelime yazar
mısınız?." Bu nasıl "Hukuk"tur ki, "Otobüs firmasının adını yazmak
yasak ama uçak firmasının adını yazmak serbest" diyecek?.
Otobüsçüler Özel Hukuku mu?.
Bana Mekteb-i Mülkiye diplomasını boşuna vermişler. Çünkü ben o
mektepte her türlü hukuk okudum da, böylesini okumadım.
Ben diyorum ki, ne RTÜK yasa ve yönetmeliklerinde, ne de Basın ve
Ceza Yasaları dahil, benzeri literatürde "Uçak serbest, otobüs
yasak" diyen bir şey yok. Yapılan, sebebi her ne ise bilmem, "Oto"
sansürdür.
Bu sorunun yanıtı, Baylar, bu ayrımı yapan hukuk kaynaklarını bana
aynen yollamanızdır.
Yollayamazsanız dostlarım, minareyi çalıp, kılıfını hazırlamaya
uğraşanlar sınıfına düşersiniz..
Bir şey daha..
Sizi çok ağır itham ediyorsam, beni mahkemeye verin. Gerçek orada
ortaya çıksın..
Hodri meydan!.
Oto Sansürü, "Yargıç" önünde tartışmaya var mısınız?.