Hıncal Uluç ve Salih Tuna'nun 'musakka' muhabbeti aldı başını gitti
Hıncal Uluç hafta sonu kaleme aldığı yazısında 'kendini dinletmeyi başaranlardan' yorumunda bulunan 'köşedaşı' Salih Tuna'ya teşekkür etmiş ve musakka tarifinde ise başarılı olamadığını söylemişti. Kendisine bir yakınından gelen tarifi köşesinde paylaşan Uluç, Salih Tuna'ya da seslendi.
Salih Tuna geçtiğimiz günlerde 'Biraz da futbol konuşalım' başlıklı yazısında, "Kemal Belgin, Hıncal Uluç, Erman Toroğlu, Ahmet Çakar, Rıdvan Dilmen de kendini dinletmeyi başaranlardan.Gerçi bu isimler değil futbol, patlıcan musakka tarifi yapsalar kendilerini dinletmeyi başarırlar." diye yazmıştı. Köşe komşusu Tuna'ya teşekkür eden Hıncal Uluç, "Oturdum bilgisayarın başına.. Zorladım anılarımı.. Olmadı.. Olmadı.. Olmadı..Valla Salih patlıcan musakka tarifi yazamadım bir türlü.. Özür dilerim.." demişti.
Uluç bugün de bir yakını tarafından kendisine gönderilen tarifi köşesinde paylaşarak "Valla öyle yazmış ki, ağzım sulanarak okudum Salih Kardeşim.. Bak sen de oku, bakalım ne diyeceksin.." dedi.
İşte musakka!..
Salih Tuna dostum "Hıncal musakka tarifi yapsa,
dinletir kendisini" diye takılınca, ben de cumartesi
o tarifi yapmaya kalkıp, nasıl
beceremediğimi anlatmıştım. Taa Maldivler'den, orada eşi
bizim Frankfurtlu doktor Erdoğan'la tatil yapan, sevgili
Esra'dan bir tarif geldi.
Valla öyle yazmış ki, ağzım sulanarak okudum Salih Kardeşim.. Bak
sen de oku, bakalım ne diyeceksin..
*
Patlıcanın her türlü yemeğine bayılırım ama favorim musakkadır.
Beni tanıyanların da bana 'Yapsana' dedikleri
yemektir.
Ben önce yıkarım patlıcanları. Sonra pijamalı soyarım. (Yani
uzunlamasına şeritler.. Annem de pijama derdi. hu.) 15 dakika kadar
tuzlu suda bekletirim ki, acısını çıkarsın patlıcan. Sonra da mis
gibi taze yağda kızartırım.
Onlar kızarırken, zeytinyağında soğanı kavururum, bir iki diş de
sarımsak atarım o soğanla zeytinyağı ikilisine.
Sen pek sevmesen de kıymalı yemek, kıyma da atıp, bir güzel onları
da kavururum.
Kızarmış patlıcanlarım ise artık fazla yağları süzülsün, alınsın
diye kağıt havlu üzerinde beklemekte olduklarından onları ait
oldukları yere; yani tencereye, rendelenmiş bol domates ile
gönderirim.
Domateslerin suyu yeterli olduğundan su eklemem. Azıcık da tuz..
Yanına şehriyeli pilav ve ev yoğurduyla..
Mmmmm..
Bilmem anılarındaki musakka oldu mu?. Ama lezzetli
olduğuna garanti veririm.
*
Valla Esra, bu beni gelecek İstanbul tatilinizde size bir yemek
ısmarlama masrafından kurtardı. Gelir gelmez, doğru mutfağa bu
tarifi kendin pişireceksin..
Fatoş da yanında durup iyice öğrenecek..
Sonrası.. Benden ziyafet!. Hem de beleş!.
Başka tariflerin de var mı?: