Hıncal Uluç kimden yana?..
Makalesini okuyanlar bir zamanların ünlü şarkısı “Je t’aime”i dinlediklerini sanırlar…
GAZETECİLER.COM -
Hıncal Uluç, Zülfü Livaneli’nin konserini gittikten sonra yazmış…
Makalesini okuyanlar bir
zamanların ünlü şarkısı “Je t’aime”i dinlediklerini
sanırlar…
Oysa dinlediklerinin içinde aşkın
“A”sı yok…
Seksin “S”si yok…
Bakın nasıl anlatıyor Uluç o
konseri:
Önce Kürt Açılımına bir şarkı
gönderdi Zülfü.. "Benim şarkılarım dünyanın 15 dilinden
söylenirken, bir baktım, ülkemin en çok konuşulan dillerinden
birinde söylenmiyor.."
..Ve Züleyha Ortaç, harika bir
"Yiğidim Aslanım burada yatıyor" söyledi.. Kürtçe.. Arkadaki fona
Uğur Mumcu'nun cenaze töreninden görüntüler yansırken.. Hadi
gözlerin yaşla dolmasın bakalım..
Sonra da Ergenekon Kapatılımına
bir fıkra yolladı..
Tavşan ormanda çılgın gibi
kaçıyormuş.. "Niye kaçıyorsun tavşan kardeş" demişler.. "Filleri
topluyorlarmış" demiş tavşan.. "Ama sen fil değilsin ki.." "Değilim
ama bugünlerde ispatı zor" demiş tavşan..
Bu defa da güldük, ağlanacak
halimize..
Ardından da bir şarkı
patlattı..
"Duvarları kuşatın da
Tutuklayın hepsini
Ne böyle gurbet olsun
Ne böyle ayrılıklar
Kaldırın duvarları
Yıkın gitsin hepsini
Ne böyle zulüm olsun
Ne de böyle
şarkılar.."
Bu ülkede insanlarla insanlar
arasına çekilen duvarların bir gün yıkılacağı umudunu dimdik ayakta
tutarak.. Daha dün hapislerde tuttuğu Nazım'ların, Kemal
Tahir'lerin ve ötekilerin ayıbını hâlâ silememişken, mapus
damlarına yenileri toplamanın acısına işaret ederek..
Bir dakika usta!...
Orada dur bakalım…
Siz nerden
yanasınız?..
Demokrasiden mi?..
Askeri darbelerden
mi?..
Yoksa… Yoksa…
Dikta döneminde solcu gençleri
azarlayan Ankara valilerinden Nevzat Tandoğan gibi
misiniz?..
“Komünizm gerekiyorsa onu da biz
getiririz” demişti ya...
Yoksa siz de hem “Kürt Açılımı”
yapacak ve hem de siyasal iktidarı yıkıp yerine askeri bir
demokrasi(!) mi kuracaksınız?..
Hem
Ergenekoncuları savunacaksın…
Hem de Kürt Açılımını…
Yok yaaa?..
Zülfü’nün
şarkılarının “Kürtçe” söylenmeyişine gelince…
Kürtçe şarkı söylemek yaklaşık 12
yıldır serbest…
Şimdi mi aklına gelmiş Zülfü’nün
şarkılarının Kürtçe söylenmediği
Yoksa izin mi vermemiş, Kürtçeye
çevrilmesine?
Yani ne diyeceğimizi şaşırıyoruz
vallahi..
Neyse… Devam edelim…
Zülfü bu.. Konserleri her zaman
güncel olacaktır. Her zaman toplumsal ve siyasal.. Ve de her zaman
seyircileri coşturacaktır..
İki konser hatırlarım.. Efsanedir
benim için.. Katılımlarıyla efsanedir..
Birisi 1982 yazında, Madrid
Üniversitesi bahçesinde.. Yüz binler vardı.. Placido
Domingo..
Öteki 1997 baharında, Ankara
Hipodromunda.. Yüz binler vardı.. Zülfü Livaneli..
Açık Hava Tiyatrosu kaç kişi
alıyorsa, alabiliyorsa, o kadar kişi vardı o gece.. O kadar kişilik
bir koro.. Bir Zülfü söylüyordu.. Bir, binler ve nasıl muhteşem bir
görüntü ortaya çıkıyordu..
Hele Karlı Kayın'la, Leylim Ley'i
arka arkaya söyleyince, deprem oldu Açık Havada..
Yıkıldı tribünler.. Bu ne
sevgidir?.. Bu ne coşkudur?..
Ve de, simsiyah Zülfü, simsiyah
sazlarının arasına bembeyaz bir melek gibi inen Nazlı hem de nasıl
güzel, hem de nasıl tatlı, hem de nasıl içten "Belalım"ı
söyleyince.. Bu ne duygudur?..
Sonra Zülfü'yle yan yana
geldiler.. Düet yaptılar..
"Düşlerin parlayıp söndüğü
yerde
Buluşmak seninle bir akşam
üstü
Umarsız şarkılar dudağımda bir
yarım ezgi
Sığınmak, gözlerine sığınmak bir
akşam üstü.." dediler.. Yılanı Öldürseler filminin şarkısıydı.
Yılanı Öldürseler'i Yaşar Kemal yazmıştı.. Ordaydı.. En önde..
İçeri girerken tribünler ayakta alkışlamıştı, Büyük Yaşar'ı..
Dakikalarca.. Yılanı Öldürseler'i Türkan Şoray hem oynamış, hem
çekmişti.. Ordaydı.. Dakikalarca alkışlandı o da..
E pes yani…
Bu kadar da şişirme olacak şey
değil…
Yahu “Yılanı öldürseler” Türk
sinema tarihinin en kötü filmlerinden biri…
Bize sormasın
Uluç…
İşin uzmanlarına
sorsun…
Türkân Şoray ise mükemmel bir
insan ancak çok kötü bir aktris…
Rol yeteneği hiç olmayan bir
“şahane kadın” sadece…
Zülfü Livaneli’ye gelince; çok kötü bir bestecidir…
Bütün şarkıları, konuşmanın notaya
dökülmesidir ve re’den başlayıp lâ’da biten, bir oktavı bile
tamamlayamayan sıradan melodilerdir…
Ve Zülfü bu dört notalık şarkıyı
da detone olmadan söyleyemez…
Haaa…
Şiirlere diyeceğimiz yok
tabii…
Ama onlar da tüm insanlığı
kucaklayan şiirler değil…
Sadece sol ideolojiyi
anlatır…
Neyse… Daha fazla devam
etmeyelim…