Hıncal Uluç gerzek mi?..

Ustamız asla “gerzek” değil ama kabul etsin ki artık “yaşlı”… Elbette asla “ihtiyar” değil…

GAZETECİLER.COM - Vallahi öyle bir şey dediğimiz yok…
Aksine Hıncal Usta kendisine yakıştırmış onu…
Bizim itirazımız var…
Ustamız asla “gerzek” değil ama kabul etsin ki artık “yaşlı”…
Elbette asla “ihtiyar” değil…
Ama şunu kabul etsin ki kendisiyle beraber olan “çıtırlar”, gösterdiği hoşgörüden “güç” alarak onun yanında kendi yaşıtı delikanlılarla telefon sohbeti yapıyorlar…
Ya bu gerçeği kabul edip o çıtırları yanında çanta gibi gezdirmeyecek…
Ya da yaptıklarını gençliklerine verip onların elektriğinden faydalanmaya devam edecek…
Neyse…
Bakın, yanındaki iki genç kız Ustamızı nasıl öfkelendirmiş…
 
Bebek Lucca'da oturuyorum. Dışarı masalarda.. Sigara yasağı yüzünden bu masalar altın oldu. Paris bulvar cafeleri gibi masaları iyice ufaltmışlar ki, daha çok insan sığdırsınlar.. Yan masadakilerle akraba, balık istifi gibi oturuyoruz. Kaldırım da gelen geçenlerle dolu..
Benim masamda birbirinden güzel iki genç kız var..
Yani dekor geleni geçeni fena halde kıskandıracak kadar çarpıcı..
"Hıncal'a bak.. Gene bulmuş iki çıtır!.."
Eee.. Haklılar.. Manzaraya ben de baksam öyle derdim içimden..
Ama görünüşe aldanmayın sakın..
Karşımda oturan kız bana bir şeyler anlatıyor sandım önce.. Fena halde fark ettim ki, kulağındaki küpe değil. Ucundan bir kordon sarkıyor. Kordonun öbür ucunda cep telefonu var. Kız Lucca'da benim masamda görüntüde, ama benimle değil.. Dalmış gitmiş sohbete... İki saat birlikte oturduk, iki kelime konuşmadan. Konuşmam gerekirse, telefon ederim, başka yolu yok..
Eee.. Ben de yanımda oturanla konuşurum.. Zor konuşurum.. Onun elinde daha büyük bir telefon var. Klavyeli.. Harıl harıl yazıyor.. Sonra öğrendim.. Twittere girmiş.. Ne yaptığını anlatıyor ya, bu Twitter denen zırıltıda, teşhirci takımı....
"Şimdi Bebek Lucca'da oturuyorum. Hıncal'ın masasında.. Gerzek onunla oturduğumu sanıyor. Oysa ben burada oturmuş Lucca'ya gelip gidenler hakkında sizlere en son haberleri veriyorum..
Twitterin en modern, en ileri iletişim, haberleşme aracı olduğunu kanıtlıyorum.."
Okuyanlar da yorum yapıyorlardır..
"Hıncal'ın gömleği ne renk?.. 3G varsa sende fotoğrafını çekip yollasana.."
Ayşe Özyılmazel, Haşo'ya ve Oray'a uydu.. Efendim bu Twitter kullanmayanlar "Hadi ordan" denecek insanlarmış.. Yani ben..
Sana Hadi ordan Ayşe!.. Bu dünyanın güzelliklerini yaşamak, hayatın her anından istifade etmek varken, gözlerini şaşı yapacak kadar el kadar bir telefona saplanıp kalmak.. Yaz yaz oku.. Oku oku yaz..
"Hıncal yanımızdan kalktı. Marcel Duchamp'ın modern heykeline işemeye gitti."
Yorumcu yazacak..
"Neee?.. Hıncal heykele mi işiyor.."
Sen ne kadar entel olduğunu gösterme fırsatı bulacaksın..
"Marcel Duchamp'ın heykel dediği şey, getirip sergiye koyduğu pisuvar aptal!.. Hıncal şimdi enstalasyon yapıyor.."
Hayatı yaşamak, her ama her anını değerlendirmek dururken, bilgisayara çakılıp kalacaksın..
Cep telefonuna bağlanıp gideceksin..
Mezar taşına yazacaklar..
"90 yıl yaşadı.. 50'si bilgisayar başında, 40'ı cep telefonunda.."
Hadi ordan!..
Benim ziyan edecek 90 saniyem yok..