Hıncal Uluç gazete editörlerine neden kızdı?

Hıncal Uluç gazeteyi eline alıyor! Sayfanın ortasında kocaman bir resim. Dikkat çekmeyecek gibi de değil...

GAZETECİLER.COM
Hıncal Uluç gazeteyi eline alıyor!
Sayfanın ortasında kocaman bir resim. Dikkat çekmeyecek gibi de değil..
Giyinik bir erkek yatakta sırtüstü uzanmış. Tam karnının üzerine de yarı çıplak bir kadın oturmuş.
Üstünde bir tişört, altında sadece külot var..
Peki ne resmi bu? Hangi haber için koyulmuş?
Belli değil...

Çünkü resimaltı yok.. Yanındaki habere bakıp tahmin etmeye çalışıyorsunuz..
RTÜK, açık saçık sahneler dolayısı ile kanalları uyarmış.
Bu arada iki diziye de ceza vermiş..

E peki bu resim ceza alan dizilerden birine mi ait?
Cezaya sebep olan sahne mi? Resimdekiler kim? Bilmiyorsunuz.
O resmi oraya koyanlar da bilmiyorlardır belki.. Ya da umurlarında değil..
Sayfa çizilmiş. Görsel yönetmen oraya bir resim işaretlemiş.. Editör de, bir şey koymuş işte, bulunsun diye..
Bu manzaraya takılan Hıncal Uluç, gazetenin tamamına bakmış.
Bir yığın resmin resimaltı yok..
Öteki gazeteleri de elden geçirmiş..
Hemen hepsi öyle..
Hele de hafta sonu eklerinde resimaltı yazmak nerdeyse yasaklanmış..
İşte bugün öfkesi 'resimaltına' Hıncal Uluç'un...
'Bizim gençliğimizde böyle miydi?' diyor ve başlıyor yine eskilerden döktürmeye...

"Gazeteciliğe başladığımız yıllar.. Yeni Gün spor servisi şefiyim Ankara'da.. Bir hafta sonu.. İstanbul'dan uçakla yollanan maç fotoğrafı gecenin bir vakti elimize ulaştı. Gazeteyi yetiştirmeye çabalıyoruz..
Resmi klişehaneye göndermeden önce, servisteki masanın üzerine attım.. "Şuna biriniz resimaltı yazıversin" diye..
Ertesi sabah Cihat Bey servis kapısından seslendi.. "Hıncal benim odama gelsene.."
Cihat Bey, Cihat Baban.. Bab-ı Ali'nin devlerinden.. Genel Yayın Müdürümüz..
Onun çağırması pek hayra alamet değildir. Genelde fırçalar.. Hem de sözünü hiç sakınmadan fırçalar.. Millet tir tir titrer..
Beni kurtaran yeniliğimdi.. Mesleğe başlayalı daha birkaç ay olmuş.. Öğreniyoruz daha..
"Bak Hıncal" dedi, çok sıcak.. Çok içten.. "Dün gece sen 'Şuna biriniz resimaltı yazıversin' derken kapının önünden geçiyordum.. Resimaltı, gazetenin en önemli unsurlarından biridir. Onu senin en iyi adamın yazmalı. Sen de dikkatle okuyup tatmin olmalısın.. Gazetelerde başlıklardan sonra en çok okunan yer, resimaltlarıdır.. Bu ne demektir bilir misin?.. İyi yazılmış bir resimaltı sadece resmi anlatmaz. Yazıyı okumayı da teşvik eder.. O resimaltına yazının en can alıcı yanını koyar, okuru meraklandırırsan, hiç okumaya niyetinin olmadığı yazıyı dahi okutursun.. İkincisi.. Okur bilmece çözmekten hoşlanmaz. Resimde olanları sen biliyorsun diye, okur da bilmek zorunda değil. Resimdekileri açık ve net yazmalısın.. Bu ayni zamanda okura saygının gereğidir. İşi şişirmediğini, hem gazeteni, hem okurunu ciddiye aldığını gösterir.."