Hıncal Uluç bu kez Sabah'ı övdü
Sabah'ı genelde eleştiren Hıncal Uluç bugün Sabah'ı duruşundan kaynaklı tebrik etti. Uluç Sabah'ı överken Emre Aköz'ü de yerdi...
Kendi çalıştığı gazeteyi en çok eleştiren köşe yazarı kim desek? Hıncal Uluç gelir aklınıza hemen... Ama Uluç bugün bir değişiklik yaptı, Sabah'ı dik duruşundan kaynaklı tebrik etti. Uluç, Sabah'ı övdü ama Emre Aköz'ün "Desteklediğiniz Mustafa Balbay'ın kim olduğunu gördünüz mü" yazısına vurmadan da geçmedi..
- (...)
"Desteklediğiniz Mustafa Balbay'ın kim olduğunu gördünüz mü"
diyor..
Sanırsınız ki, mahkeme bitti.. Balbay mahkûm oldu. Yargıtay da
onayladı..
Ne gezer?.. Ortada daha iddianame yok.. Nasıl olsun ki?. Aylar önce
tutuklanıp serbest bırakılan Balbay'ın eldeki bilgisayarının hard
diski yeni çözülmüş. Bu çözüm üzerine savcı Balbay'ın gene peşine
düşmüş, mahkeme bu defa tutuklama kararı vermiş.. Hepsi o.. Dava
kabul edilecek de, açılacak da, sonuçlanıp onaylanacak, hatta
AİHM'de karara bağlanacak da, o zaman göreceğiz ancak Balbay'ın kim
olduğunu..
O zaman, daha kargalar kahvaltı etmeden "Balbay'ın kim olduğunu
gördünüz mü" demek, hüküm vermek değil mi?.. Davayı etkilemek değil
mi?.. Suç değil mi?. Muhbir vatandaşın yazısının yer aldığı
gazetede Adalet Bakanı M. Ali Şahin'in "Günlüklerin haber yapılması
suçtur" dediği yazıyor, üstelik..
Ama umurunda değil suç işlemek..
Peki nasıl görmüşüz Balbay'ın kim olduğunu?..
Bir internet sitesi, Balbay'ın günlüklerini yayınlamış..
Nasıl yayınlamış?..
Balbay vermiş.. "Alın yayınlayın" diye.. Ancak öyle olur.. Ötesi..
Ötesi ayıp, ötesi suç..
Yayınlanan günlükler senaryo değil, doğru belgeler bile olsa,
devletin sırrı şu anda.. Yayını suç.. O da ayrı suç.. Gene dünkü
Sabah'ta gene Adalet Bakanı "Bilgileri kimin sızdırdığını
araştırıyoruz" diyor, iyi mi?
Bu gizli ve yayını suç belgeye gazeteci nasıl ulaşmış?.. Devletin
gizli arşivlerinden çalarak mı?..
Yok canım.. Mümkün mü?..
Vermişler eline, "Al yayınla" diye.. Niye vermişler?. Zamana dikkat
edin..
Bu ülkede, gerçek demokrat, gerçek liberal, gerçek özgürlüklerden
ve ifade özgürlüklerinden yana, çok ağırlıklı, çok değişik siyasal
görüşlere sahip, hatta Balbay karşıtı insanlar Balbay'ın
tutuklanmasına karşı çıktılar.. Dikkat buyurun.. Yargılanmasına
değil.. Şeriatın kestiği parmak acımaz. "Ben demokratım" diyen
vatandaş, yargıya inanmak saygılı olmak zorunda..
Katil ortada yokken, öldürülenin kanlarını elbiselerinde
taşıyanların "Adresleri belli" diye serbest bırakıldıkları ülkede,
Balbay'ın tutuklu yargılanmasını sindiremeyenler Balbay'ın
tutuklanmasına karşı çıktılar.. Jest eylemleri yapıyor, yazı
yazıyor, ekranda konuşuyor ve bir kamuoyu yaratıyorlar.. Tam ama
tam bu sırada sızdırılıyor, senaryo mu, belge mi olduğu belirsiz
"Günlük(!) ler bir internet sitesine.
Bazı gazeteler alıntı yapıyor. Tümünü yayınlayan da var..
Ama, pazartesi sabahı Genel Yayın Müdürü Erdal Şafak'ın ağzından
duruşunu açıklayan ve "Sabah bundan böyle sızdırma haberlerin
aleti, yasa dışı elde edilmiş belgelerin oyuncağı olmayacaktır"
diyen Sabah, bu tezgâha düşmüyor..
Muhbirin hazmedemediği o.. Taraf'ın dört sayfa, 7285 santimetre
kare verdiği günlükler (!) Sabah'ta 0 (Sıfır) santimetre yer
almış.. Öfkesi bundan..
Oysa Sabah'a alkış gerek.. Başımızı dimdik tutacak tavır bu..
Kişisel ve kurumsal emellere hizmet için sızdırılmış haberlere alet
olmamak.. Yasa dışı elde edilmiş belgelere dayalı haberleri yok
saymak..
Eğer bir dava devam ediyorsa, yargıya saygı içinde sonucu beklemek.
Yargıçları etkileyecek yargısız infaz haberlerine sütunlarını
açmamak..
Bu tavır, gerçek gazeteciye gurur verir. Gerçek gazeteci bu duruşu
alkışlar..
Bu duruştan hiçbir özür, hiçbir gerekçe ile ödün verilmez.
Verilemez. Verdiniz mi bitersiniz.. Çünkü, özürler ve ödünler
bitmez.. Kevgire dönersiniz, delik deşik olup..