Hıncal Uluç "Bir Cihan Fatihi Mehmed" dizisini yerden yere vurdu
Kanal D ekranlarında 20 Mart Salı akşamı izleyiciyle buluşan Mehmed Bir Cihan Fatihi dizisi ile ilgili Sabah Gazetesi yazarı Hıncal Uluç, dizi ve çekimleriyle ilgili olumsuz eleştirilerde bulundu.
Salı akşamı izleyici ile buluşan Kanal D’nin büyük emek ve bütçe ayırarak Fatih Sultan Mehmed’in hayatını anlattığı dizisi Mehmed Bir Cihan Fatihi dizisi ile ilgili hem izleyiciden hem de yazarlardan eleştiriler gelmeye devam ediyor.
Sabah
Gazetesi yazarı Hıncal
Uluç diziyle ilgili ‘Bu
dizideki Mehmed pazardan karpuz alamaz, yahu..’
sözleriyle diziyi olumsuz yönde eleştiren yazarlar arasında
alıyor.
İŞTE HINCAL ULUÇ'TAN ELEŞTİRİ
DOLU BİR YAZI
O zamanın imkânlarıyla hem de nasıl nefes kesen bir film
yapmıştı Yeşilçam!.
"Anılarım canlanır.. Çoktandır dizi mizi de izlemiyorum. Hele
bir bakayım" dedim..
Bakmaz olaydım!.
Eğer bu Mehmed İstanbul'u aldıysa şaşarım.. Bu
dizideki Mehmed pazardan karpuz alamaz, yahu..
Sultan Murad ölmüş.. İki oğlundan
Mehmed Manisa'da..
Orhan Bizans'ta.
İkisinden hangisi, zamanın payitahtı Edirne'ye önce gelirse
padişah olacak. Ötekinin kellesi gidecek.
"Zaman her şeyden kıymetli" deyip, her türlü güvenlik önlemini
kenara bırakarak fırlıyor Mehmed.. Ama salonun bir ucundan, kapıya
yarım saatte geliyor. Atına biniyor. Ok gibi fırlayan at, beş
metreyi beş saatte geçiyor..
Çünkü dizinin nerdeyse yüzde 80'i yavaş çekim.. Dizinin
nerdeyse yarısı hem de diyalogsuz, yavaş çekim..
Yavaş çekim yürüyor, yavaş çekim gidiyor ve hiç
konuşmuyorlar. Diyalog yok bütün ormanı yavaş çekim geçiyorlar ki,
10 dakikada bitecek minnacık senaryo, üç tam üç saate uzasın..
Yönetmenin tek amacı var, uzatmak.. Sakız ayni sakız.. Ama çekersen
ucunu dişinle ısırıp uzar.. İğrenç değil mi?. Dizi de öyle..
Bu ne rezilliktir yahu?.
Benim insanım saatlerce evde oturup bu rezilliğe tahammül mü
ediyor?.
Bağımlı mı bunlar?. Eroin, bonzai mi alıp oturuyorlar ekran başına
da, saatler boyu bu ritmsiz, temposuz, ruhsuz, hareketsiz, eylemsiz
rezilliği izliyorlar?.
Bu ülkenin TV yazarları ne yapıyor yahu?.
"Bu ne utançtır" diyen yok mu?.
"İmdaaaat!.." diyen yok mu?.
Yıllar yıllar önce, TRT yeni yeniyken daha "Kartallar Yüksek Uçar"
diye bir yerli dizi, yabancı dizileri, Uzay Yolu, Kaçak gibilerini
sollayıp geçmişti.
Senaryoyu yazan Attila İlhan yakın dostum ağabeyimdi. Ona sormuştum
"Bu dizinin sırrı ne" diye..
"20 saniye kuralı" dedi.
Amerikan dizilerinde varmış bu kural..
20 saniyede bir ya sahne değişirmiş, ya da devam eden sahnede bir
değişiklik olur, biri girer, ya da çıkarmış..
Bu kural, TV dizilerine öyle bir ritm ve tempo kazandırmış ki,
Hollywood filmleri bu temponun yanında yavaş kaldıkları için,
sinema seyircisi azalır olmuş..
TV'nin hızlı temposuna alışanlar, sinemada sıkılmaya
başlamışlar.
Kalk mezarından da bak, Kaptan!. 20 saniye değil, 20 dakika kuralı
var, Fatih dizisinde..
20 dakika kimse konuşmuyor.. Ağır çekim bir yerden başka yere
gidiyor. Yol boyunca da bir şey yok. Diyalog da yok..
Ağır çekim, ağır ağır gidiyorlar işte..
Tövbe!. Bir daha bakmam!.
Bu Fatih'in, İstanbul'u almasına ömrüm yetmez, çünkü!.
Edirne'den İstanbul'a yüz yılda gidemezler yahu!.
Gemilerin karadan yürütülmesi sahnesini bir düşünün. Zaten ağır..
Bir de ağır çekimde.. En az 10 bölümde inerler, Haliç'e..