Hilal Kaplan'dan Ruhani'nin çağrısına okkalı cevap!
Sabah yazarı Hilal Kaplan, İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin Türkiye'ye yaptığı "ABD'ye karşı birlikte direnelim" çağrısına köşesinden cevap verdi.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmede, Kasım Süleymani suikastı sonrası Ankara'ya ABD'nin küstah eylemlerine karşı birlikte karşı koyma teklifinde bulunmuştu.
Sabah yazarı Hilal Kaplan bugünkü yazısında Ruhani'nin Türkiye'ye yaptığı "ABD'ye karşı birlikte direnelim" çağrısına cevap olarak bir yazı kaleme aldı.
Yazısında 15 Temmuz'da İranlı muhafızların sevinç naraları attığını hatırlatan Hilal Kaplan, "Biz zaten çıkarlarımızın gerektirdiği her alanda ABD'ye direniyoruz, Sayın Ruhani. 15 Temmuz'da İranlı muhafızlar sevinç çığlıkları atarken, tanka tüfeğe F-16'ya çıplak ellerimizle direniyorduk mesela. Yine direniriz. Ama sizin ikyüzlü politikalarınızın sonucuna kesilen faturaya da bizi dahil etmenize izin vermeyiz." şeklinde cevap verdi.
İşte Hilal Kaplan'ın Ruhani'nin çağrısına cevabı
Amerika, İran'ın Hamaney'den sonraki ikinci adamını ve
uluslararası nüfuz yarışındaki en kilit komutanını öldürdü.
Süleymani, İran'ın dış operasyonlarını yöneten 'başarılı' bir
isimdi. Başarısı, katilliği ile doğru orantılıydı.
İran Şiası, varlığını Sünni karşıtlığı üzerine kurduğu için, İran
nüfuzunun yayılması için engel teşkil edebilecek her şey
düşmandı.
Buna Sünni direniş gruplarını çökertmek kadar, Sünni nüfusun çok
olduğu yerlerde nüfusu azaltmak için katliam yapmak ve demografik
yapıyı değiştirmek de dahildi.
Bir yandan İran'ın ruhani lideri Amerika'yı "Büyük Şeytan" ilan
ederken, diğer yandan "yetenekli Bay Süleymani", Bush
dönemindeki Afganistan işgaline direnen Taliban'ı çökertmek
için Amerika'ya istihbarat sağlıyordu.
Dönemin Amerikan Dışişleri Bakanlığı üst düzey yetkilisi Ryan
Crocker, Süleymani'ye cevap veren İranlı bürokratlarla Cenevre'de
buluşmaları hakkında şöyle diyor:
"Cuma günü uçardım ve Pazar günü geri dönmüş olurdum.
Böylelikle kimsenin İran'la görüştüğümüzden haberi
olmazdı.
"Hacı Kasım" dedikleri Süleymani'den emir
alıyorlardı." Amerika ve İran, işgale direnen Taliban'a
karşı 'ortak savaşı' böyle yürütmüşlerdi.
Yine Bush dönemindeki işgalde, ABD ve İran, çökmüş Irak devletinde
nüfuz sahibi olmak için yarıştı. Süleymani, Şii direniş gruplarını
silahlandırıp yönetti.
Ama aynı zamanda Amerika'ya direnen Sünni grupların üzerine de ABD
ile beraber çöktüler.
Ardından DEAŞ belası geldi.
DEAŞ, kendisini Şii karşıtı olarak konumlandıran ama 'ilginçtir' en
çok Sünni kanı elinde olan terör örgütlerinden biridir. DEAŞ, aynı
Taliban gibi İran ve ABD için ortak düşman oldu. Böylelikle
Süleymani'nin adamları hem Irak'ta hem de Suriye'de birlikte
savaştılar.
Amerikan hava kuvvetleri
sivilleri acımasızca bombaladı
ve Süleymani'nin yönettiği çeteler de açılan
alanda hakimiyet sağladı.
Musul, Felluce, Ramadi, Halep ve nice diyar
yerle bir oldu; hayalet şehire çevrildi.
Obama döneminde yayılmacılığını büyük boyutta artıran İran, Kasım
Süleymani ve Irak'taki ikinci adamı El Mühendis'e düzenlenen
suikastle, Trump döneminin o kadar rahat geçmeyeceğini anlamış
oldu.
İran, kendi vatandaşı sivil Kürt protestocuları bile
asarken, PKK-YPG ile mücadelemize köstek olmak
için elinden geleni yaptı. Hem Zeytindalı hem
de Barış Pınarı harekâtında İran destekli
milislerin provokasyonuna maruz kaldık.
Tüm bunları Türkiye, İran'ın nükleer enerji mücadelesine destek
verirken ve ABD'nin İran yaptırımlarına karşı eleştirel tavrımızı
korurken yaşadık. Şimdi İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Türkiye'ye,
"ABD'ye karşı birlikte direnelim" diye çağrı yapıyor.
Biz zaten çıkarlarımızın gerektirdiği her alanda ABD'ye
direniyoruz, Sayın Ruhani.
15 Temmuz'da İranlı muhafızlar sevinç çığlıkları atarken,
tanka tüfeğe F-16'ya çıplak ellerimizle
direniyorduk mesela. Yine direniriz.
Ama sizin ikyüzlü politikalarınızın sonucuna kesilen
faturaya da bizi dahil etmenize izin vermeyiz.