Hilâl Kaplan
Hilâl Kaplan'ı alkışlıyoruz çünkü...
Gazetecilerin, yazarların bir görevi de toplumun zihninde resmi
olan ancak ismi konulamamış kavramlar için uygun tanımlar yapmak,
isim önerileri sunmak ve bu sayede halkın birbirini daha iyi
anlamasına yardımcı olacak ortak bir dilin oluşmasına katkı
sağlamaktır.
Hilâl Kaplan, bugün Sabah gazetesindeki köşe yazısında "beyaz
yüzsüzlük" isminde yeni bir tanım yapmış.
ABD'de, Irkçılığın ve zengin/varlıklı/iyi eğitimli kesimlerin halkı
küçümsememesine dair kullanılan bir terimi Türkçeye çevirmeye
çalışan Hilal Kaplan, Türkiye'de bunun için kullanılabilecek en
doğru ifadenin "beyaz yüzsüzlük" olduğunun altını çizmiş.
Hilâl Kaplan'ın köşe yazısındaki vurucu bir ifadeyi de
alıntılayalım:
Ötekisinden öğreneceği hiçbir şey olmadığını düşünerek
başöğretmen rolünü kimselere kaptırmayan, seküler toplu
katliamcılar- darbeciler Ortadoğu'da yokmuş gibi şiddeti sadece
İslâm'la ilişkilendirmeye bayılan, Okmeydanı'nda sakallılar-ODTÜ'de
namaz kılanlar 'devrimci şiddet' adına dövülürken gıkını
çıkarmayan, buna mukabil Taksim Meydanı'nda yoga yapıp, polise
karşı kitap okuyup, Ata'ya karşı 'durarak' çok ilerici, en
kucaklayıcı olduğunu sanan, 'öteki'sine karşı sorumluluktan çok
üstencilikle yaklaşan bu sınıf kibrini, bu beyaz yüzsüzlüğü her
zeminde ifşa etmek lazım.
Oktay İhsan /