Hikmet Genç Nevşin Mengü'ye fena çaktı! Sanırsın kendisi de orada garsondu

Akşam yazarı Hikmet Genç, Başbakan Yıldırım'ın gezisindeki gazetecilerin yemeğine kafayı takan Nevşin Mengü'ye verdi veriştirdi.

Akşam yazarı Hikmet Genç, Başbakan Yıldırım'ın gezisindeki gazetecilerin yemeğine kafayı takan Nevşin Mengü'yü yerden yere vururken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan davet almadığını söyleyen Haluk Levent'i de es geçmedi.

Hikmet Genç, "Girdisi çıktısı dediği için işten çıkarmışlardı, şimdi de 3-5 bin tirajlı gazeteden Başbakan'ın gezisindeki gazetecilerin yediği yemeğe kafayı takmış. Şunu bil ki Nevşin o yemeğe giden gazetecilerin yediği yemeğin parasını çalıştığı kurumlar ödüyor." dedi.

Hikmet Genç, Haluk Levent'in “Cumhurbaşkanlığı’ndaki davetlere çağırmadılar. Oradaki yemekleri gördükçe “içim gidiyor” sözlerine de yanıt verdi.

İşte Hikmet Genç'in o yazısı:


‘İçin gitmesin’ kendin git Haluk ama çekmeye çalışma!


“Girdisi çıktısı..” dediği için işten çıkarmışlardı… Sonra ‘girdisi çıktısı’ 3-5 bin tirajlı BirGün’de yazar oldu… (Şu, gerillasever gazetemsi bi’şey var ya, işte o !..)

Geçenlerde “Aksırıncaya tıksırıncaya kadar…” başlıklı bir yazı yazdı…

Başbakan Binali Yıldırım’ın Washington ziyaretinde heyette bulunan genel yayın yönetmenlerinin nasıl nerede yediklerinden söz etmiş… Bir de fotoğraf var..

O fotoğrafı şöyle analiz etmiş;

“Ağalar gibi paşalar gibi bizim meslektaşlar sofranın başına üşüşmüşler, garsonlar da ha babam masaya et taşıyor...”

Sanırsın kendisi de orada garsondu!..

Sofra başına üşüşmüşler ve ha babam masaya et taşınmış!..

E et restoranına gitmişler, “Girdisi çıktısı” et olacak tabii… Sen ne bekliyordun ki?..

Masraflar devletin kasasından değil üstelik, milletin yediğinden sana ne?..

Bak Nevşin, bu tür ziyaretlerde (Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın gezileri) basın mensubu olarak gittiğin yerde iletişim, yeme, içme, konaklama..vs, yani ‘girdisi çıktısı’ tüm masrafları çalıştığın gazete ya da televizyon karşılar…

Bu kafayı sıyırmış muhaliflerinin durumu vahim…

Milletin Külliye’si için de “şu kadar odalı, şöyle şaşaalı, böyle yiyorlar” gibi tezviratla muhalefet yaptığını sanan kaşalotlar var…

Külliye’deki büyük yuvarlak masanın çapına bile takmışlardı!

“Ak Saray’da 1 milyonluk masa!..” manşetini atan Babıali puştlarına sorsan, gazetecilik yapıyoruz derler… ( Sonra açıklandı, o masa 4600 liraya mâl olmuş…)

İş sadece masada kalmadı… Tuvalete kadar uzandı!..

Kılıçdaroğlu “Külliye’deki tuvaletlerde altın kaplama klozet kapağı var” iddiasını ortaya attı… Cumhurbaşkanı davet etti, ‘gel bak bakalım var mıymış’ deyip ‘kapak’ yaptı!.. (Ben gittim yok!..)

E insan merak ediyor tabii…

Önceki gün Haluk Levent; “Cumhurbaşkanlığı’ndaki davetlere çağırmadılar. Oradaki yemekleri gördükçe “içim gidiyor” zaten, niye ben çağrılmıyorum diye. Çağırsalar giderim” demiş…

İnşallah gidersin ama ‘için gitmesin’ Haluk!.. İnan bildiğin şeyler…

Ezogelin çorba, ara sıcak; paçanga, salata, ana yemek; et, ve yanında biraz garnitür… Ha, alkol yok… Ayran var... Belki biraz Osmanlı şerbeti, meyve kokteyl falan…

Yani öyle kilosu 20 bin dolarlık “Trüf mantarı” falan bulamazsın… Karides, ıstakoz neyin yok… Çin usulü; ‘köpek balığı yüzgeci çorbası’ ya da ‘maymun beyni’ gibi bir beklentin hiç olmasın zaten!..

Hikmet Genç'in yazısının tamamı için tıklayın