Hıcal Uluç, Ayşe Arman'a neden 'yuh' çekti!
Hıncal Uluç bugün belki de en sert Ayşe Arman eleştirsini kaleme almış. Arman'a koskoca bir 'yuh' çeken Uluç bu kez ağzını bozmuş.
Sabah yazarı Hıncal Uluç bugün belki de en sert Ayşe Arman eleştirsini kaleme almış. Arman'a koskoca bir 'yuh' çeken Uluç bu kez ağzını bozmuş. Uluç, Arman'ın ünlü piyanist Fazıl Say'ı hedef aldığı yazıdan dolayı hayli kızmış anlaşılan.
"Ayşe Arman'a, yüreğimin, gırtlağımın, ciğerimin bütün gücü ile "Yuh!.." Ama yetmiyor, kesmiyor.. "Yuh" sesi çıkarsalar bin tane vuvuzelacı toplar, üfletirdim.." diyen Uluç, Fazıl Say'ı savunmaktan ziyade Arman'ın tavrını ele almış. 'Sen sanatçısın otur oturduğun yerde' demenin kimsenin hakkı olmadığını savunan Uluç, Arman'ın kızlık zarıyla ilgili yazısını da hatırlatarak 'o zaman sen de bunları yazma artık' diyor.
Yuh sana Ayşe!..
Ayşe Arman, Fazıl Say'a "Sus" diyor..
Bu ülkede ifade özgürlüğünü en geniş anlamda kullanan, kullandığı
için acımasızca eleştirilen Ayşe.. Benim yıllardır savunduğum
Ayşe..
Geçen hafta, ilk cinsel deneyimini, bekâretini nasıl kaybettiğini,
daha doğrusu zarı elastik olduğu için nasıl kaybedemediğini
ayrıntıları ile yazan Ayşe..
Bunları yazdığı için yerden yere vurulan, dalga geçilen "Bize ne,
senin kızlık zarından" diye azarlanan Ayşe..
"Size neyse okumayın arkadaşlar.. 25 kuruş verdiniz diye gazetenin
her satırını okumak zorunda değilsiniz. Sevmezseniz okumazsınız.
Kızı bayıla bayıla okuyan milyonla insan var" diyen de ben..
Şimdi bu Ayşe, Fazıl'a diyor ki..
"Piyanistsin, piyanist kal. Siyaset, kadın erkek
ilişkileri, felsefe gibi konularda ahkam kesmek, fetva vermek
zorunda değilsin."
Fazıl diyormuş ki, Ayşe öyle
diyor..
"Ben müthiş bir sanatçıyım, topluma yön vermeliyim, doğruyu
göstermeliyim, yanlışı engellemeliyim.."
Ayşe fetva veriyor..
"Yanlış.. Fazıl böyle düşünemez. Herkes kendi işine baksın.."
İşte "Yuh" dediğim bu.. Araya bin sekiz yüz doksan yedi "U" harfini
siz sıkıştırın, sayfada yer yok..
Yani, bu ülkenin en büyük sorunu "Bana necilik" değil mi?.
Umursamazlık değil mi?. Bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılık
değil mi?..
Sanatçı asıl, en başta konuşması gereken kişi değil mi?.
Rönesans diye bir laf duydun mu Ayşe?. Aydınlanma yani.. Kimler
yarattı Rönesansı?.. Rahipler mi?.. Siyasetçiler mi?.
Sanatçılar be Ayşe!.. Sanatçılar!..
Fransız İhtilali'ne giden rayları döşeyenler arasında sanatçıları
atlamak mümkün mü?.
Yahu, kadın yazarların piri üstadı Halide Edib'e "Sen kitabını yaz,
başka işe burnunu sokma kaltak" diyen biri çıktı mı hem de o
devirde Ayşe?.. Çıksa, bugün ona, sen ne derdin?.
Fazıl'ın sözleri, doğru yanlış. Kişiye göre değişir. Bana göre az
bile söylemiş.. Sana göre rezillik olabilir.
"Kimin yavşak olduğuna sen karar veremezsin" diyorsun. Ona itirazım
yok. Fikire fikirle yanıt verilir. O da senin fikrin..
Ama "Herkes kendi işine baksın.."
İşte orda "Dur" Ayşe..
Bu ülke hepimizin ve herkesin
kendi işi, bu ülke ve insanları için düşüncelerini ifade etmek..
Baş işi de ifade özgürlüğünü ölesiye savunmak..
"Herkes kendi işine baksın" tam Hitler'in ağzına layık bir
laf..
Ya biri de çıkıp "Sen de kendi işine bak. Alya'yı büyüt, kocana
yemek pişir" derse ne olacak?.
Piyanist piyano çalsın. Edebiyatçı kitap yazsın. Mobilyacı sandalye
üretsin. Dişçi diş çeksin.. İşçi işini yapsın. Çiftçi tarlasını,
şoför arabasını sürsün..
Eee.. Hiçbir halt olamayan, hiçbir yeteneği bulunmayan, hiçbir işi
beceremeyen de politikacı olsun, siyaset yapsın, ülkeyi yönetsin
öyle mi?.
Saçmalama Ayşe!.. Saçmalama.. "
Hıncal Uluç, Arman'a konuya dair dünyadan da bir örnek vermiş ve ilginç bir nasihatla bitirmiş yazısını.
Devamı için