Herkes Rahmi Turan'ı konuşurken Yeni Akit yazarı oğluna takıldı!
Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, 'Beştepe'ye giden CHP'li iddiası ile günlerdir konuşulan Rahmi Turan'ın oğlu Murat Muratoğlu'nun son yazısına dikkat çekti ve "Yalanın aile boyu alışkanlık olduğunu gösteren bir yazı var" diye yazdı.
Rahmi Turan, iddiası ile medya ve siyaset gündemi salladı. Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, bugünkü yazısında Rahmi Turan'a değil ama Sözcü yazarı oğlunun yazısına takıldı. Karahasanoğlu, "Babası gibi büyük iftiralar yerine..Böyle küçük küçük hedefler belirleyip, onlara nokta atışı yapıyor.." dediği Muratoğlu'nun babasından farkı olmadığını söyledi.
Baba özür dilerken, oğul “Nerede kalmıştık” ile devam ediyor!
Biz Rahmi Turan’ın Külliye yalanı üzerinde tartışırken..
Büyük yalan uyduranın sahtekarlığını masaya yatırırken..
Küçük Rahmi ağımıza takıldı..
Küçük Rahmi kim?
Rahmi Turan’ın oğlu, Sözcü yazarı Murat Muratoğlu..
Bakmayın soyadının farklı olduğuna.
Her şeyleri fırıldak.
Baba birinci sayfada..
Oğul iç sayfada..
Bitti mi?
Bir de kerimeleri varmış..
O da Sözcü’de yazar imiş!
Sözcü’de ailecek verilen bu fotoğrafı görünce..
Özellikle de patron gibi gösterilen Burak Akbay, iki seneye yakın zamandır yurtdışında kaçak yaşadığına göre..
Bir de..
Şecaat arzederken, sirkatin söyleyenler gibi, “Ben şu kadar gazete çıkarttım, bu kadar gazete yaptım” açıklaması ile baba Turan Sözcü’yü de listeye alınca..
Bize de sormak düşüyor:
“Sözcü’nün patronu Burak Akbay mı, Rahmi Turan mı?”
Bu soru şu açıdan da önemli..
Sözcü’nün yazarlarına bakıyorsunuz..
Editör yapısına bakıyorsunuz..
Göz göre göre gazeteyi de patlatacak kadar vahim bir yalana imza atan Rahmi Turan hakkında, tek kelime itirazda bulunan yok..
“Bu adam, gazeteyi de batıracak” diyen yok..
“Ulan oğlum.. Ben zaten bu gazetenin patronuyum.. Batırırsam batırırım, sanane” denileceğinden mi korkuluyor, acaba?
“Sözcü’nün sahibi Burak Akbay olsa ne olur, Rahmi Turan olsa ne olur?” diyebilirsiniz.
Ama bu sahiplik oyununun da bir operasyon olduğunu bilmemizde fayda var.
Geçmişi unutturmak için..
“Ben burada sadece bir yazarım” diyerek, eski yıllarda dindar insanlara attığı iftiraları unutturmak, en azından gündeme getirtmemek için yapılan bu takıyyenin, deşifre edilmesi çok önemli..
Aynı şekilde..
Diğer Sözcü yazarları da, oğul Turan’dan çok farklı değiller ama..
Yine de..
Yalancı babanın, yalancı oğlunun da deşifre edilmesi önemli..
Babanın yalanına bakıp..
Oğulun yazdığı yalanların da ortaya çıkarılması gerekli..
Baktım, “Oğul Turan, baba Turan’ın iftira içerikli yazısı ile ilgili bir şeyler söylüyor mu” diye..
Tık yok..
Kızında da yok, oğlunda da yok.
Profesyoneller çünkü..
Ama oğul Turan’da..
Yalanın aile boyu alışkanlık olduğunu gösteren bir yazı var..
Tamam, Rahmi Turan’ın iftirasını, Cumhurbaşkanı meydan okuyup, “Cumhurbaşkanlığımı ortaya koyuyorum, ispat edin” dediği için irdeledik ve özür dilettik.
Peki oğul Turan’ın yalanının üzerine giden var mı?
“Metal yorgunluğu yolsuzluğu!” başlığı altında oluşturmak istediği algıya, cevap veren var mı?
Cevap veren yok..
O da, olmayacağını bildiği için..
Babası gibi büyük iftiralar yerine..
Böyle küçük küçük hedefler belirleyip, onlara nokta atışı yapıyor..
Oğul Turan’ın, dünkü yazısında bilerek oluşturmak istediği algı, Sayıştay’ın 2018 yılı Enerji Bakanlığı hakkındaki raporundan kısmi alıntıya dayalı..
Oğul Turan’ın dünkü çamur yazısının ilgili bölümünü aktarıyorum:
“2018 yılı için yayınlanan Sayıştay’ın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı raporunun 12’nci sayfasında geçen cümle aynen şöyle; ‘Bu durumda 772.405.422,71 TL tutarında açıklanamayan fark ortaya çıkmaktadır.’ Sayıştay’ın ‘açıklanamayan’ dediği, eksik paranın nereye gittiği...”
Rakama bakın..
772 milyon liranın nereye gittiği belli değilmiş..
Onun için de, iktisatçı oğul Turan, soruyor: “Hadi 422 lirayı açıklayama da 772 milyon lira nedir? Nerededir? Kimdedir? Nasıldır? İnşallah afiyettedir!”
Sayıştay raporunu kendisine gerekçe alarak böyle bir yazı kaleme alındıktan sonra..
Sayıştay’ın ne yapması lazım?
Ya, “Böyle bir yolsuzluk vardır. Raporumuz doğrudur..772 milyonun kimin cebine girdiği belirlenememiştir. Zimmet raporu verilmiştir. Tahsili için gerekli yazışma yapılmıştır” demesi gerekir..
Ya da..
“Ahlaksız adam. Baban gibi sahtekarlık yapma.. Yazdığımız raporun önünü, arkasını gizleme.. Tespitimiz, kasadaki paranın eksikliği ile ilgili değildir. Kasadaki paranın eksikliği ile ilgili bir tespitimiz yoktur. Eski hesaptaki rakamların yeni hesaba geçirilmesi işleminin tamamlanmaması sebebiyle oluşan farkı hatırlatıp, ‘Bu rakamları güncelleyin’ ikazından ibarettir. Kaybolan tek kuruş yoktur.. ‘Vardır’ diyen, Sayıştay raporunu kaynak gösteren, ahlaksızdır” demesi gerekir..
Dün akşama kadar bekledim.
“Sayıştay’dan bir açıklama gelecek mi?” diye.
Yok, gelmedi..
Kimbilir belki de, “Kanka, biz raporu bir yolsuzluk varmış gibi yazalım. Altına, idarenin savunmasını yazalım. Yazmaya zaten mecburuz. Sonuç önerimizde de, uyarının sadece rakamların güncellenmesi ile ilgili olduğunu yazalım.. Ama sen, onları görme.. Yukardaki rakam farklılığını al, 772 milyon lira birisinin cebine gitmiş gibi yaz. Sen yolsuzluğu ortaya çıkaran büyük yazar olarak hava at.. Dindar yöneticiler yara alsınlar.. Biz de, masraflar senden, Bodrum’da tatil yapalım” demişlerdir..
“İftira ediyorsun” diyen çıkarsa..
Buyursun “fotoğraf”ı açıklasın..
“İftira atıyor” deyip geçmeyelim. Aynı Sayıştay raporundan, gizlenen bölümü size de aktarayım:
“Genel Müdürlüğümüz banka hesaplarına yatırılan teminatlar, 2004 yılı öncesinde ruhsat sahiplerinin yatırılan tutarlara ait belgeleri Genel Müdürlüğümüze ibraz etmesi ile ruhsatların işlem dosyası ile ilişkilendirilmekte, iade veya irat işlemi yapılacağı esnada bilgi işlem sistemi bulunmadığından işlem evrak bazında takip edilmiştir.”
Demek ki ne imiş?
2005 öncesinde, bu işin bilgisayarda kaydı bile yokmuş..
AK Parti iktidarı, 3. yılında bu işleri bilgisayar sistemine aktarmış, şimdi suçlu olmuş..
Dahası var..
Sayıştay raporundan idare cevabını aktarıyorum:
“Genel Müdürlük ile Türkiye Vakıflar Bankası arasında kurulan veri paylaşımı ile 1 Ocak 2017 tarihi itibariyle Genel Müdürlüğün banka nezdindeki hesaplarına yatırılan bedellerin tamamı için tahakkuk esaslı bir uygulamaya başlanmakla birlikte yatırılan tutarlar tahakkuk türü, sicil, tarih, makbuz no, TCKNO/VKNO bilgileri ile bilgi işlem kayıtlarına alınmakta olup banka hareketleri ile bilgi işlem kayıtları uyumlu hale getirilmiş ve tahakkuku olmayan hiçbir bedel tahsil edilmemiştir.”
Raporun devamında, yeni sistem ile sehven de olsa, eski dönemlerde yaşanan mükerrer iadelerin bile önlendiği vesair de yazılı ama..
Kafanızı ayrıntı ile boğmayalım..
Nasıl ki, “Bir CHP’li Külliyeye gitti, destek aldı” yazısı yalan ise..
“772 milyon liranın kayıp olduğu” da yalan...
Yalanın birini babası yazmış, diğerini de oğlu..