Hayrünnisa Gül hangi dergiye kapak oldu?
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrunnisa Gül bir dergiye kapak oldu. İşte o derginin kapağı...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül, özel hayatının kapılarını ilk kez Anneyiz.Biz dergisine açtı.
Eşinin politik kariyeri nedeniyle yaşam tarzının tamamen
değişmesinden şikayetçi olmadığını söyleyen üç çocuk annesi
Hayrünnisa Gül, üzüldüğü tek noktayı şu sözlerle açıkladı: “Benim
esas üzüldüğüm, çocuklarımın babalarıyla yeterince vakit
geçirememeleri, buna karşılık eşimin de onların büyüme sürecini
kaçırmasıdır.”
Çocuklarınızı büyütürken ailenizden ya da eşinizden hiç
destek aldınız mı?
- Eşimin İslam Kalkınma Bankası'ndaki görevi nedeniyle 1984 yılında
Cidde'ye gittik ve 8 yıl orada kaldık. Cidde'ye taşındığımızda
büyük oğlum Ahmet üç aylıktı. Abdullah Bey'in o yıllarda bana çok
büyük desteği olmuştur. Gurbette çocuk büyütürken eşler birbirine
daha fazla kenetleniyor ve güç veriyor herhalde. O yıllar, aile
hayatını dolu dolu yaşadığımız yıllardı. Eşimin işte olduğu saatler
dışında her anımız ailece geçerdi. Abdullah Bey'in siyasete girmesi
nedeniyle Türkiye'ye dönmemizle birlikte aile olarak paylaştığımız
zamanlar azaldı ne yazık ki. Küçük oğlum Mehmet, babası
milletvekili olduktan 20 gün sonra doğdu. Türkiye'deydik belki ama
galiba aile ortamını en az tadan çocuğumuz o oldu.
Eşinizin siyasete girme kararı sizi ve ev yaşantınızı nasıl
etkiledi?
- Hayatımız tamamen değişti diyebilirim. Evin ve çocukların her
türlü işini ben üstlendim. Böylece Abdullah Bey gönül rahatlığıyla
işine odaklandı. Çok yorulduğum zamanlar oldu tabii ki. Ancak o
günleri hatırladığımda benim esas üzüldüğüm, çocuklarımın
babalarıyla yeterince vakit geçirememeleri, buna karşılık eşimin de
onların büyüme sürecini kaçırmasıdır. Siyaset kişisel ve ailevi
birçok fedakârlık gerektiriyor maalesef.
BAŞARILI ERKEĞİN YANINDA KADIN VARDIR
Ailece yapmaktan keyif aldığınız şeyler neler? Özel
anlarınızda neler yaparsınız?
- Ailece geçirdiğimiz zamanlar çok kısıtlı. O yüzden bir araya
gelebildiğimiz anlar hepimiz için çok özel ve bu anları en güzel
şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Hep beraber yediğimiz bir
yemek, sohbet etmek ya da film izlemek fark etmez, yeter ki bir
arada olalım. Özellikle çocuklar büyüyüp evden ayrılınca insan bu
zamanların değerini daha da fazla anlıyor.
Çocuklarınız siyasete girmek isterse tepkiniz ne olur?
- Biz bugüne kadar onlara hiçbir konuda baskı yapmadık, sadece yol
gösterdik. Neyin doğru, neyin yanlış olduğuna kendileri karar
versinler istedik. Bundan sonra da onlara siyasete girin ya da
girmeyin demeyiz. Tüm zorluklarına rağmen siyasete girmek
isterlerse bize sadece saygı duymak, destek olmak düşer. Ama böyle
bir karar alırlarsa eşlerini zor günler bekliyor demektir.
Üç çocuk annesi ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı eşi
olarak, bir gününüz nasıl geçiyor?
- Sabahları erken kalkarım. Gazeteleri okurum. Ekibimizle toplantı
yaparız. Görüşme taleplerini, çeşitli yerlerden gelen davetleri
değerlendirir, haftalık ve aylık ajandamızı belirleriz. Gelen
mektup ve e-mail'lerle ilgili hazırlanan raporları değerlendiririm.
Zamanımın büyük bir bölümünü de sosyal sorumluluk projelerimiz
alıyor. Yurtdışı gezisi varsa ya da yabancı bir misafir
ağırlayacaksak onunla ilgili hazırlık yaparız. Zaman zaman kimsenin
haberi olmadan çok sınırlı bir ekiple ihtiyaç sahibi aileleri
ziyaret ediyorum. Günü bitirirken de mutlaka kitap okurum, bu
çocukluğumdan kalma bir alışkanlık.
Türk kadınları hakkında neler diyeceksiniz?
- Türk kadını sosyal hayat içinde aktif olarak yer almaya başladı.
Çalışan, üreten kadınların sayısı artıyor. Öte yandan, karar
mekanizmalarında kadınların daha etkin yer alması gerektiğini
düşünüyorum. Siyaset sahnesinde kadınların oranı istenilen seviyede
değil. Daha çok kadın bakan, milletvekili, belediye başkanı olmalı.
Bürokrasideki tablo daha da üzücü. 85 yıllık Cumhuriyet tarihimizde
sadece bir kadın valimiz görev yaptı. Gerçekten oturup üzerinde
düşünmemiz gereken bir tablo.
“Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır”
sözüyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Bence her başarılı erkeğin arkasında değil, yanında başarılı bir
kadın vardır. Hayatın müşterek olduğunu unutmamalısınız. Önemli
olan kadın-erkek ilişkisini rekabete değil, işbirliğine
dayandırmaktır. Olaya üstünlük açısından değil, eşitlik ve bütünlük
açısından bakmalıyız. Ayrıca bence hayattaki en büyük başarı,
birbirine saygı duyan, her konuda destek olan güçlü bireylerden
oluşan bir aileye sahip olmaktır.
Yurtdışı gezilerinizde çocuk hastanelerini, çocuk
yuvalarını ziyaret ediyorsunuz. Bu ziyaretlerinizden bahseder
misiniz?
- Ziyaret ettiğim her yerde mutlaka çocuklarla bir araya gelmeye
çalışıyorum. Çocuk yuvalarını, özellikle engelli çocuklara eğitim
veren okulları, çocuk hastanelerini ziyaret ediyorum. Ülkemize
uyarlanabilecek olanlar varsa bunları mutlaka ilgili birimlerle
paylaşıyorum. Bizim başarılı olduğumuz alanlardaki birikimlerimizi
de onlara aktarmaya çalışıyorum.
Peki, ülkemizi ziyaret eden resmi konukları siz nasıl
ağırlıyorsunuz?
- Her Türk kadını gibi misafirlerimi en iyi şekilde ağırlamak
isterim. Bu bizim geleneğimizde var biliyorsunuz. Üstelik ben
burada yabancılara ülkemizi, kültürümüzü en iyi şekilde tanıtma
sorumluluğunu da taşıyorum. O yüzden her şeyin mükemmel olmasına
çalışırım. Misafirlerimize zengin Türk mutfağının geleneksel
yemeklerini ve yöresel tatlarını sunmaya gayret ederim.
Yöresel yemeklerimizin canlı tutulması için büyük bir çaba
sarfettiğinizi biliyoruz. Bu merak nereden geldi?
- Mutfağımız o kadar zengin ki, merak salmamak mümkün değil. Ancak
dünyanın bile hayran kaldığı bu zengin mutfağın unutulmaya yüz
tutmuş o kadar çok yemeği var ki... Neden gelecek kuşaklarımızı bu
lezzetlerden mahrum bırakalım. Ben mutfağımızın da önemli kültür
miraslarımızdan biri olduğuna inanıyorum. Gittiğim tüm illerde
yöresel yemekleri soruyorum. Hemen tariflerini aldırıp denetiyorum.
Ama sadece Türk mutfağına değil, dünya mutfağına da meraklıyım.
Farklı tatlara açığımdır.
Konutun bahçesinde özel bitkilerin yetiştirildiği bir bölüm
gördük ve sizin bu bölümle yakından ilgilendiğinizi öğrendik.
- Bu ilgi aslında yeni değil, bizim ailede bir gelenek. Kayserili
ailelerde bağevi geleneği vardır. Hâlâ annemin kuruttuğu domates
tohumlarını kullanıyorum. Yöresel sebze ve meyve tohumlarımızın
ülkemizin mirası olduğunu düşünüyorum ve özenle korumamız
gerektiğine inanıyorum.
BİZ ARTIK KÜÇÜK BİR AİLE DEĞİLİZ
Eşiniz Cumhurbaşkanı olduktan sonra hayatınızda neler
değişti?
Abdullah Bey bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanı olmadan önce 16 yıl
siyasetin içinde bulundu. Cumhurbaşkanı olduktan sonra bu tempo
biraz daha yoğunlaştı sadece. Aile olarak hayatınızda ne değişti
diye sorarsanız, tabii ki her şeyin bir bedeli oluyor. Örneğin
normal hayatta ben de çocuklarım da göz önünde olmayı tercih
etmeyiz. Ama şimdi yaşadığımız durum ortada. Kendinizden de
ailenizden de çok fazla ödün veriyorsunuz. Ancak ne çocuklarım ne
de ben bundan şikayet ettik, Abdullah Bey'e her zaman destek olmaya
çalıştık. Artık biz küçük bir aile değiliz, binlerce kardeşimiz,
evladımız, anne-babamız var.