Hayrettin Karaman

Yeni Şafak

Yiğit Bulut'un "son mermi"ye kadar Erdoğan'ı koruyacağına dair sözlerine ve Ethem Sancak'ın Erdoğan için söylediği "gördükçe de aşık oldum" açıklamasının yankıları sürerken Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman, "zamanlaması manidar" dedirten bir yazı kaleme aldı.

"İktidarı ve gücü temsil edenlerin istişare edecekleri insanları iyi seçmek gibi bir yükümlülük ve sorumlulukları vardır." diyen Karaman yazısında, "Güç ve iktidar sahipleri ısrarla yanlarına sokulan, her dediklerini ve yaptıklarını onaylayan ve öven, bu arada yakınlıktan şahsı için çeşitli şekillerde faydalanan insanlardan vebadan kaçar gibi kaçmalıdırlar." yorumunu yaptı.

İşte yazısını Başka söze ne hâcet! cümlesiyle bitiren Karaman'ın yazısından çarpıcı bir bölüm:


Güçlülerle temas halinde olan insanlar ikiye ayrılır: 1.Güçten ve güçlüden kendileri için istifade etmek maksadıyla onlara yaklaşanlar (talip olanlar), 2.Hiçbir menfaat beklemeden hakkı tavsiye ve yapılanları tenkit edenler. Bunlar güçlüye yakın olmak, onunla temas kurmak için meşru olmayan veya şerefli insanlara yakışmayan yollara ve aracılara tenezzül etmezler, güçlü isterse, onları arayıp bulursa, onlarla temas kurarsa vazifelerini yaparlar (bunlar talip değil, matlup olanlardır). Güçlü onları aramazsa, araya dalkavuk sineklerin ördüğü duvar girerse onlar yine vazifelerini yaparlar ama güçlünün kulağına, kafasına ve gönlüne ulaşamazlar.

Allah Teâlâ, iktidar sahiplerine istişareyi, idareyi danışarak yapmayı emrediyor. İktidarı ve gücü temsil edenlerin istişare edecekleri insanları iyi seçmek gibi bir yükümlülük ve sorumlulukları vardır. Gözden düşme, uzaklaştırılma, yıpratılma, dinlenmediği için nefsine ağır gelme gibi durum ve ihtimallere rağmen daima hakkı söyleyen ve hakta sebat edilmesini tavsiye eden danışmanlar seçilmelidir.

Yönetici ve güç sahibi emin kimselerle danışma yaptıktan sonra onların veya bir kısmının tavsiyesine uymaz, diğer grubun veya kendinin içtihadını uygularsa buna hakkı olabilir, ama tercihinin gerekçesini açıklamakla yükümüdür. “Size danıştım, ama ben tavsiyenize uymayacağım, kendi bildiğimi ve tercihimi uygulayacağım, bunun daha uygun (doğru, hak) olduğuna dair bir açıklama da yapmayacağım” diyemez; derse istişarenin manası kalmaz, danışılan kişilere de itibar edilmediği anlaşılır.

Güç ve iktidar sahipleri ısrarla yanlarına sokulan, her dediklerini ve yaptıklarını onaylayan ve öven, bu arada yakınlıktan şahsı için çeşitli şekillerde faydalanan insanlardan vebadan kaçar gibi kaçmalıdırlar.

Allah müminlere dünyada ve ahirette başarılı olmanın dört sırrını açıklamış: İman, namaz (ibadet), hakkı tavsiye ve uygulama, sabrı (nefsin meşru olmayan meyillerine karşı direnmeyi) tavsiye ve uygulama.
Başka söze ne hâcet!