Hayretsin yani Eser Karakaş… Hayretsin, hayret!..

Çölaşan da yüksek yargıyla ilgili hükümeti savunan bir açıklama yaptıklarında Başbakan’a veya bakanlarına saydırıyor...

ADNAN BERK OKAN

Sivil siyasetin üstünlüğü ile sivil despotizmin aynı şey olduğunu zanneden bir akademisyen köşe yazarlığı yaparsa ne olur?..
Ben size bu konunun en somut örneğini vereyim karar size kalsın...
Kim mi bu örnek?..
Prof. Eser Karakaş...
Demokrat havası basan ama püritenlikte üstüne olmayan bir akademisyen...
Özgürlükçülük şarkıları söyleyen ama başkalarının özgürlüğüyse söz konusu olan, insanların dillerini ellere şikâyet eden bir sözde özgürlükçü...
Sizinle yüz yüze tartışamayan bir yüreksiz...
Ama önce bir not düşeyim de yanlış anlaşılmayayım...

Demokrasilerde genelkurmay başkanlarının herhangi bir bakanlık müsteşarından zerrece farkı yoktur...
Gelin görün ki bizim demokrasimizde genelkurmay başkanları protokolde bakanlardan önce gelir...
Ak Parti Hükümeti ve mevcut meclis dâhil gelmiş geçmiş bütün hükümetlerin ve meclislerin yüzkarasıdır bu durum...
Ama...
Hiç kimse kılını kıpırdatmaz bu ayıbı gidermek için.
Ve Eser Karakaş da, bu ayıbı pek fazla eleştirmez...
Genelkurmay başkanının makam otomobilinin plâkasının niçin halen 04 olduğunu sorgulamaz...
Eser Karakaş; "Milli Savunma Bakanı nasıl olur da atanmış bir komutanının omuzlarının üstünden tören izler?" diye sorsa bugün "alkışlanan" olurdu sitemizde...
"Nasıl olur da seçilmiş bir Milli Savunma Bakanı kendi emrindeki bir generale hesap soramaz?" çıkışını yapsaydı kendisini "kazanan" ilân ederdik...
Ama Eser Bey bunu yapmaz...
Ya ne yapar?..
Kalkar; masum ve hak olan bir açıklama için “Genelkurmay Başkanlığı’nın bu tür bildiriler yayınlama hakkı yoktur, haddi değildir” diye yazar öfkeli bir dille.

İyi de Eser Bey;
Senin genelkurmaya böyle ağır bir ifade kullanmaya hakkın var mı?
Kimden alıyorsun bu hakkı da bir anayasal kuruma haddini bildiriyorsun?
Eğer genelkurmayın yaptığı açıklamada suç unsuru varsa...
Eğer açıklama yasadışıysa…
Hangi yasa maddesine göre olduğunu da söyleseydin bari…
Hem…
Kuruma hakaret edip aşağılayacağına yargıyı göreve çağırsana Eser Bey…

Diyorsun ki; “Bu bildiri ve bu son paragraf, nereden bakarsanız bakın, demokrasi ve evrensel hukuk devleti ilkeleri içinde kaldığınız müddetçe, herkes için bir skandal niteliğindedir.”
Hayretsin ya…
Hakikatten hayretsin…
Çünkü bu açıklama bugüne kadar yapılan genelkurmay açıklamalarının belki de tek "haklı" ve "masum" olanıdır..

Hem;
Çölaşanlaşmak sana yakışıyor mu?.
O da yüksek yargıyla ilgili hükümeti savunan bir açıklama yaptıklarında Başbakan’a veya bakanlarına saydırıyor...
Hadi onu tanıyoruz…
Kökten laik bir cumhuriyetçi…
Peki ya sen hani su katılmamış Liberal demokrattın?..
Kendisine yöneltilen suçlamalara, hakaretlere, karalamalara samimi ve düşük tonlu bir cevap veren genelkurmayın suçu ne Eser Bey?
Üzerindeki üniforma mı?
O üniforma mı savunmasız duruma düşürüyor bu ülkenin ordusunu?..
Önüne gelen köşesinde adamlara hakaret edecek; görevlerinin başındayken; "darbeci, Faşist, cuntacı" diyecek ve onlar susacaklar ha!..
Babababa!..
Hayretsin yani Eser Bey…
Hayretsin, hayret!..
Bir de Ankara'ya gidip iki tokat atsaydın bari Genelkurmay Başkanı'na...
Yani Eser Bey;
Biliyor musun; senin gibi dostları varken Ak Parti Hükümeti’nin düşmana hiç ihtiyacı yok…

Senin gibi bir bilim adamı bir lâfı nasıl olur da böyle kıçından anlar Eser Bey?..
Ki bugüne kadar kökten laikçilere haklı olarak niyet okudukları için kızdığın ve o korku odaklarıyla mücadele ettiğin için seni hep savunduk...
Şimdi nasıl olur da bir genelkurmay açıklamasında yazmayanlardan niyet okuyup da anayasal bir kurumun başındaki kişiye hakaret edersin?
Yani korku tüccarlarında eleştirdiğin “niyet okuma” ucubeliğini kendin nasıl yaparsın?
Hayretsin yani Eser Bey…
Hayretsin, hayret!..


Neymiş?..
Birileri, bazı kurumlar Genelkurmay Başkanlığı’na Balyoz davasını sabrı taşarak, sükûnetini korumaksızın, mutedil davranmadan izlemesini, yani müdahale etmesini istemekteymişler.
Yahu Eser Bey sen kafayı mı yedin?..
Yahu öyle veya ona benzer bir kelime, cümle, ima açıklamanın neresinde var Allah aşkına?..
Yok, yok, yok…
Hiçbir yerde yok…

Genelkurmay başkanlarının da bir müsteşar kadar açıklama yapma hakları yok mu?..
Olmamalı mı?..
Demokrasi "konuşmama" değil "konuşma" rejimidir Eser Bey...
Konuşanlardan niçin korkuyorsun bu kadar?..
Bırak dilleri konuşsun ki eller yanlarda bitişik dursun…
Anayasal bir kurum üniformalı veya sivil; medyada hakkında yapılan tezviratlara açıklayıcı cevap vermezse merhum Vehbi Koç'un dediği gibi "şuyuu vukuundan beterdir" kuralı işlemez mi?..
Ve...
O kurum bir daha temizleyemeyeceği bir kirin altında kalır.
Ancak...
Yapılacak açıklama "tehdit, şantaj, sivil idareye başkaldırı" içeriği taşımamak şartıyla hoş görülebilir elbette.

Genelkurmay'ın Gölcük'te bulunan belgelerle yaptığı açıklama "hukukun üstünlüğünü kabullenmiş, sivil hükümete saygılı ve sadece tarihe şerh düşme amaçlı" bir açıklamadır.
Senin bu saygılı ve saygın açıklamayı bile TSK'ya hakaret ederek karşılaman Ak Parti Hükümeti ve demokrasimiz adına yapılabilecek en berbat hakaret ve kötülüktür.
Köşe yazarlığı had bildirmek olduğu kadar haddini de bilmektir Bay Karakaş...

Eser Bey;
Köşe yazarı olmak o kadar kolay değil…
Hele senin yaptığın köşe yazarlığı “doğru” da değil…
Bir “hedef okur kitlesi” seçmişsin kendine, onlar ne isterseler onu yazıyorsun.
Hedef kitlen belli: Hükümete destek verenler…
Emin Çölaşan nasıl kendisine “Kökten Laikçi Cumhuriyetçi” okur kitlesine ulaşmayı hedef aldıysa ve sadece onların duygularını okşamak için yazıyorsa; sen de sadece TSK’dan nefret eden kitlenin duygularını okşayacak yazılar yazıyorsun.
Bir yurttaşın ordudan nefret etmeye de hakkı vardır tabii...
Nefret silâha ve şiddete başvurmadığı sürece masum bir duygudur...
Ama Eser Bey; bir toplum hatırlayarak değil unutarak başarıya ulaşır...
Komutanlardan biri “Booom!” dese diliyle, hemen klavyenin başına geçip o “booom” üzerine ahkâm kesiyorsun.
Askere haddini(!) bildiriyorsun…

Askerleri “Eleştirme” dediğim yok, diyemem de…
Ama insaf et…
Cumhuriyet tarihinin en demokrat ve aynı zamanda en entelektüel askerlerine sahip olduğumuz bir dönemde kantarın topuzunu kaçırma…
Adnan

adnanberkokan@gmail.com

NOT: ESER KARAKAŞ, BU MAKALEMİM KALDIRILMASI İÇİN EN YAKIN DOSTLARIMLA HABER GÖNDERDİ, MANEVİ BASKI YAPTI. İSTEMEDİĞİNİ AMA EĞER BU ANALİZ BURADAN KALDIRILMAZSA
SİYASİ GÜCÜNÜ VE NÜFUZUNU KULLANARAK BANA ZARAR VERECEĞİNİ İLETTİ.
BU YAZI BURADAN KALKMAYACAK.
ELEŞTİRENLER, ELEŞTİRİLECEKTİR DE...
ÇÜNKÜ DEMOKRASİNİN GEREĞİ BUDUR. Saat: 21.07

ADNAN BERK OKAN