Hasta babası için ağlayan yazar kim?

Milliyet gazetesinin hangi yazarı hasta yatağındaki babası için gizli gizli döktüğü gözyaşlarını köşesine taşıdı ve okurlarıyla paylaştı?

GAZETECİLER.COM - Kim ne derse desin yazdığı yazıların duygusallık düzeyi yüksek bir isim o... Atatürk'ün son 300 gününü de yazsa, TBMM'nin açılış macerasını da; Savaşta ne yaptın baba diyen oğlunu da kaleme alsa okurlarının içini cız ettirecek cümleler kuruyor.

Milliyet gazetesinin "romantik devrimci" diye anons edilen yazarı Can Dündar'dan söz ettiğimizi anlamışsınızdır. Dündar önceki gün köşesinde hasta yatağındaki babasını yazdı. Yine duygu dolu satırlar ile okuyanların kendilerini özdeşleştirdiği cümleler sarfetti.

Dündar'dan duygusal yazı

"Dışarıda yaman bir dolunay var. Yataktaki adamın göğsünde sancılar... Sayıklıyor: "Can'ın ateşi yükselmiş. Okuldan aradılar..."
Oysa bu kez ateşi yüksek olan o... Aranan, meraklanan benim... 40 sene evveldi. Ateşlendim mi babam gelir, okuldan alırdı. Elimi tuttu mu, sanki üleşirdik ateşi... Ateş, babamla buluşma demekti. Tıpkı bu bayramda olduğu gibi...

Şimdi yarı baygın yattığı yatakta harlı alnına soğuk su basma, avucumdan yastık yapıp ilacını yudumlatma, iğne yapılırken elinden tutma, "Ha gayret, iyi olacaksın" diye kulağına fısıldama sırası benim... İnatlaşma, nazlanma, sızlanma sırası onun...

* * *
Hayat, garip bir oyun... Çocuklar baba olduğunda, babalar çocuklaşıyor çoğunlukla... Bir hayat tecrübesi ters yüz ediliyor sanki... Makarada sarılı film, oyuncularını değiştirip tersinden oynuyor. Rolü değişiyor babalarla çocukların...
Size yürümeyi öğreten adamın koluna girip yürütüyorsunuz. Bir zamanlar sizi besleyen eline destek olup kurumuş dudaklarına su veriyor, içine ekmek doğranmış çorba içiriyorsunuz. Tıpkı rolleri değişmeden önce onun size yaptığı gibi, geceleri sessizce baş ucuna gidip nefesini dinliyorsunuz. Üstü açıldı mı örtüyorsunuz. Söylediğinizi anlamadığında, sürekli bir şeyler sorduğunda tam kızacakken hababam "Bu ne" diye sorup durduğunuz günleri ve onun sabırla cevaplayışını anımsıyor, yutkunuyorsunuz.
Gün geliyor ayağına patik giydiriyor, altını bezliyorsunuz. Sabrınız taştığında biraz dinlenebilmek için onu televizyon karşısına oturtuyor, içerde sessizce ağlıyorsunuz. Uzayıp giden bitap geceler boyunca onunla bir ümidin battaniyesine sarılıp yatıyor, iki kötülükten daha az acılı olana razı olup "Çektirme Rabbim" diye dualar ediyorsunuz."

Eski MİT İstanbul Bölge Müdürü Nuri Gündeş'in bir zamanlar MİT'te çalıştığını ileri sürdüğü Can Dündar'ın babası için kaleme aldığı yazısının tamamını Milliyet'teki okuyabilirsiniz.