Haşmet Babaoğlu'ndan Nevşin Mengü'ye üslup ayarı

Sabah gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu, Nevşin Mengü'nün lafı dolandırmayan üslubuna değinerek bu tarzın "direkt konuşmak" değil, "direkt yumruk" çıkarmak sayılması gerektiğini söyledi.

Nevşin Mengü Yeni Yüzyıl gazetesinden Esra Elönü'ye verdiği röportajda "lafı dolanmadırmadan direkt söylerim" demiş. Mengü'nün bu üslübu üzerinden bir nezaket yazısı Haşmet Babaoğlu ise, bu üslubun frenlenmezse hızla hoyratlığa dönüşebileceğine dikkat çekiyor.

İşte Haşmet Babaoğlu'nun bugünkü yazısından ilgili bölümler:

Yeni Yüzyıl gazetesinde CNNTürk'ün "olaylı" sunucusu Nevşin Mengü'yle yapılan söyleşiyi okuyunca konuya biraz değinmek istedim.
Mengü'nün siyasi görüşlerini bir yana bırakıp tartışma yaratan ekran üslubuna eğilecek olursak, baştan söyleyeyim: Ben onun tarzını çoğu zaman sevimli bulanlardanım.
Fakat problem de tam o noktada!
Çünkü bu öyle bir üslup ki, frenlenmezse hızla hoyratlığa dönüşebiliyor.
"Ben lafı dolandırmıyorum" demiş genç sunucu, "direkt söylüyorum."
Örnek de vermiş. "Kilo alan arkadaşıma yüzüne renk gelmiş falan demem, çok şiştin derim."
Ah, bilmiyor ki, kalp kıran söz "direkt konuşmak" değil, "direkt yumruk" çıkarmak sayılmalı!
***
Tanıyoruz onları...
Çocuklarımız, kardeşlerimiz, sevdiklerimiz, öğrencilerimiz, vd.
Öyle çoklar ki!
Mesela "söylemezsem içimde kalır, çatlarım" diyerek otoyolda freni patlamış bir TIR gibi önüne çıkan kalpleri kırarak ilerleyen genç kadınlar var. Ama aynı şey kendilerine yapıldığında yataklara düşüyorlar da, bir kez bile dönüp kendilerine bakmıyor, "ne yapıyorum?" diye kendilerine sormuyorlar.
Tabii "Ben saydamım arkadaş" diyen genç erkekleri de es geçmeyelim. Dostlarından izin almadan kafalarındaki "hamlıkları" pat diye ortaya döküyorlar da, ne yaptıklarını fark etmiyorlar.
Oysa saydamlık dedikleri, basbayağı "odunluk!"
***
Dünya hayatı bir yönüyle dershane gibi ama artık o kapıdan içeri giren yok. Herkes koridorda koşuşturuyor.
Halbuki bütün popüler yavelikleri bir yana bırakıp dersimizi baştan çalışmalıyız.
Nezaketin sanıldığı gibi bir tür zayıflık değil, adil bir kudret olduğunu öğrensek, ne iyi olacak!