Haşmet Babaoğlu, Uluç’a sataştı(!)..

Haşmet Babaoğlu’nun iki gündür süren “Hıncal Uluç’a tatlı sataşmalar” tadındaki yazıları “ders” niteliğinde…

GAZETECİLER.COM

“Her kes birbirine ana-avrat girişmişken…

Herkes birbiriyle arşiv arası köfte vaziyetindeyken…”

Evet...

Türk köşe yazarı dünyası tam da bu haldeyken Haşmet Babaoğlu’nun iki gündür süren “Hıncal Uluç’a tatlı sataşmalar” tadındaki yazıları “ders” niteliğinde…

Diyeceksiniz ki; “Onlar ikisi kanka… Tabii tartışmaları da tatlı, seviyeli olacak…”

Bunu diyenler, Hıncal Uluç’un nice kankası için yazdıklarını belli ki okumamış olanlardır…

Bakın Babaoğlu, Hıncal Uluç’u nasıl eleştiriyor…

Sanma ki, "sanal" bu dünya!

Gelelim Hıncal Abi'nin öteki iddiasına..

Hani internet haberleşmesine, msn'e, facebook'a, twitter'a, cep mesajlaşmalarına fazla önem verenlere, vaktini emektuplarla geçirenlere kızarken "ben canlı canlı yaşıyorum" diyor ya...

Acaba öyle mi?

Tamam! Hıncal Abi'nin hayatının "canlı" olduğu su götürmez de...

Peki bilgisayarının başından kalkmayanlar veya elinden cep telefonunu düşürmeyenler nasıl yaşıyorlar? Eski kuşakların sandığı gibi "hayattan ve toplumsallaşmadan uzak" mı kalıyorlar?

"Sanal hayat"la gerçek hayat birbirinden bu kadar uzak mı?

 

***

 

İşte size gerçek hayattan bir örnek..

Sakin ve yumuşak tabiatıyla tanınan Paul Chambers'ın uçuşu Doncaster Havaalanı'ndaki kar temizlenmediği için iptal edildi.

Genç adam 15 Ocak'ta öfkesini twitter mesajına döktü Chambers: "Sana bir hafta veriyorum, bu pisliği temizlemezsen seni havaya uçuracağım" diye yazdı.

Ertesi sabah özel kuvvetlere bağlı polisler kapısında bitti. Twitter mesajını güvenlik tehdidi kabul etmişlerdi. Genç adam 7 saat sorgulanıp serbest bırakıldı. Fakat ömrü boyunca Doncaster Havaalanı'na ayak basması yasaklandı.

Paul Chambers hâlâ şaşkın! "Alt tarafı bir şakaydı yahu!" diyor ama dinleyen kim!

Doğrusu, artık böyle bir dünyada yaşıyoruz!

Sanal ve gerçek hayat iç içe ve birbirlerini düzenliyorlar.

 

***

 

Şu "gençler internet başında çok vakit geçirerek hayattan kopuyorlar, keşke gerçek sohbetlere önem verseler" türünden tezler de modern efsanelerden biri olup çıktı.

Bilmeyen uzaktan sallıyor.

Gelişmelerden uzak kalanlar ve tutucular da bunlara gaz veriyor.

Oysa facebook veya msn sohbetleri gündelik hayat karşılaşmalarının bir tür önsözü veya dipnotu işlevi görüyor.

Ha! Sanal dünyaya kendini hapsedenler yok mu? Var.

Ancak yapılan bilimsel araştırmalar bu kişilerin zaten patolojik düzeyde içe kapalı olduklarını ve aslında internetin onlara yeni bir kapı açarak olumlu katkı yaptığını gösteriyor.

 

***

 

Yine Hıncal Abi'ye dönelim mi?

Babaoğlu’nun yazısının tamamını okumak için