Haşmet Babaoğlu nostaljik esintilere kapılmış
Haşmet Babaoğlu kapılmaya niyetin yok demiş ama yine nostaljik esintilere kapılmış. "Gazı kaçmış gazoz yazısı" başlıklı bir makale kaleme almış.
GAZETECİLER.COM
Haşmet Babaoğlu kapılmaya niyetin yok demiş ama yine nostaljik
esintilere kapılmış.
"Gazı kaçmış gazoz yazısı" başlıklı bir makale
kaleme almış.
Çocukluk anılarındaki 'gazoz' sevdasını ve yaşadıklarını
anlatmış.
Şimdiki dönem gençlerinin yaşadıklarının da eskiye oranla çok çok
değiştiğini söylemiş.
'Çocukluğumuzun tatları eskiyor, yeni tatlar eskileri
ezip geçiyor' demiş ve başlamış anlatmaya...
Tarihte geri dönüş yapmayı Haşmet Babaoğlu'nun kaleminden okumaya
ne derseniz?
"Gazozuna oynamak" deyimini bilirsiniz.
Şimdilerde sanıldığı gibi, tavlaya oturduğunda veya mahalle
arasında maç yaptığında iddiasız olmak anlamına gelmez bu.
"Gazozuna oynamak" hafiftir elbette.
Çocukça bir masumiyeti vardır.
Çünkü iddia gözü dönmüş hırsa, karşındakini ezme duygusuna, kazanç
kapısına değil de, keyife bağlanmıştır.
Kaybeden paraları öder ama kaybeden de kazanan da "on yüz bin
milyon baloncuk"un keyfini çıkartır!
Geçti tabii o günler artık.
Malum, çocukluğumuzun tatları eskiyor, yeni tatlar
eskileri ezip geçiyor.
Bunu çoğu zaman yeni tatların endüstriyel gücüne, pazarlama
tekniklerine ve genç kuşakları etkileme becerisine bağlıyoruz.
Eh, bir yanıyla doğru bu.
Ama kaybolanın aslında o "tat"lar değil, o "hayat"lar olduğunu
görmüyoruz, görmek istemiyoruz!
Gazoz mesela...
Gazoz içmek için o eski iştah ve hevese sahip değiliz. En "gazozcu"
kuşaktan olanların bile meşrubat deyince artık gazoz gelmiyor
aklına.
Rakipleri ortalığı silip süpürdüğü için mi? Biraz...
Ama asıl olarak gazozlu günlerin hayat tarzından eser bile
kalmadığı için..
Yani...
Gazı kaçan ne gazozlar, ne de insanlar!
Kaçan o hayat!"
Tabi bu kadarla kalmamış...
Eskiye dönük daha bir çok örnek vermiş makalesinde...
Ayrıca kabullenmiş artık her geçen gün dünyanın değiştiğini.
Ama yine de içi buruk Haşmet Babaoğlu'nun...
"Çocukluğuma ve yeni yetmeliğime damga vurmuş ne çok
gazoz hatırlıyorum.
Fenerbahçe, Olimpos, Çamlıca, Ankara, Uludağ ve diğerleri...
Bakkala Elvan gazozu gelip de tadınca, birkaç hafta içinde hepimiz
mahalleye yeni gelen sarı saçlı, mavi gözlü, çırpı bacaklı bir kıza
âşık çocuklara dönmüştük.
Değişti dünya!
Gazozuna ilaç atılan kızlar perişan, kolasına ilaç atılanlar şöhret
oldu.
Zaten her "hayat tarzı" kendi tatlarını, kendi tercih ve
alışkanlıklarını üretiyor.
Uzatmanın âlemi yok yani...
İster misiniz, İstanbullu uyanık bir kafe işletmecisi önümüzdeki
sezon yeni mekânında meyve sularına gaz basarak her gün kendi
"renkli gazozu"nu üretsin ve bu da trend olsun!
Olur olur!"