Haşmet Babaoğlu kazandı çünkü...

Kim, köşesinde en çok "kişi adı" geçirir ve o kişileri aşağılarsa en çok o okunuyor...

Medyada göz gözü görmüyor...
O ona çakıyor, beriki diğerine...
Kim, köşesinde en çok "kişi adı" geçirir ve o kişileri aşağılarsa en çok o okunuyor...
Yani...
Okur da seviyor gazeteci/yazarlar arası kavgayı...
Haşmet Babaoğlu işte bu hengâmede hayatı yaşayan, hayatı yazan ender birkaç yazarımızdan biri...
Hem yaşayarak yazıyor, hem bilerek, görerek, anlayarak...
Ve tabii samimi eleştiriler de çıkıyor ortaya...
Ama bunlar "kişiye" değil "insana dair" eleştiriler...
Bugünkü (19.10.2011) SABAH'ta başlığı altında yayımlanan makalesinde insan karakterinin "mütemmimi" olması gereken "dürüstlüğün" nasıl da aranılır bir şey olduğunu ve haliyle bulunamadığı için "dürüstmüş gibi" yapıldığını anlatıyor...
Bakın...
Şu satırlar Haşmet Babaoğlu'nun makalesinden küçük bir alıntı:

Dürüst insanlar gitgide azalıyor. Yerlerini sahte bir ahlakçılık ve şiddetli bir pazarlamacılık tekniğiyle ikide bir "ben dürüstüm; ben ahlaklıyım" deyip duranlar alıyor.

Ne dersiniz?..
"Haşmet Babaoğlu kazandı" dersek bize hak verecek misiniz?..
O halde teşekkürler...