Hasan'ın, Hasan'a yaptığını...
"Vay anasını... Hasan Pulur da 2. Cumhuriyetçiymiş, Tayyip'e yakınmış" geyiği yapılacaktı...
Hasan Pulur üstadımız
"nüktedan"dır...
Şaka yapmayı sever...
Şaka yapana kırılmaz...
Espri üretir, zekâ ürünü esprinin hakkını
verir...
Ama...
"İnce" bile yapılsa hakarete dayanamaz.
Hele kabasına asla...
Bu kısa girişten sonra asıl konuya geçeyim.
Önce bir hatırlatma.
* * *
Hasan Cemal geçen aylarda meslekte 40. yılını
ünlü Yakup Restoran'da verdiği bir yemekle
kutlamıştı.
Davetliler genellikle hükümete destek veren gazetelerin yazarları,
TV programcıları ve Başbakan Erdoğan'a
yakınlıkları ile tanınan medya dünyası çalışanlarıydı...
Lube Ayar, Milliyet gazetesindeki köşesinde
kutlamaya katılanları isim isim yazdı...
Ancak arada öyle birinin ismini verdi ki; eğer ismi yalanlanmasaydı
yıllarca "Vay anasını... Hasan Pulur da 2.
Cumhuriyetçiymiş, Tayyip'e yakınmış"
geyiği yapılacaktı...
* * *
Evet hatırladınız...
O geceye katılmadığı halde oradaymış gibi adı anons edilen kişi
Hasan Pulur'du...
Nitekim Hasan Pulur haberi yazarken kendi adını da
oraya monte eden Lube Ayar'ı arayıp sordu:
"Kızım sen beni tanıyor musun?"
"Evet hocam"
"Peki ben orada mıydım?"
"Demek ki benzettim hocam.."
Oysa Hasan Pulur'un da orada olduğunu söyleyen kişi, Hasan Cemal'ın (Hâşâ) Tanrı gibi korktuğu (Bir gün Avusturya'da dağda, Ayşe Hanım'ın Cemal'i azarlayışına tanık olduk da, aman, aman, aman!) zarif eşi Ayşe Cemal'di..
* * *
Neyse...
Hasan Pulur pazartesi günü çıkan yazısına şöyle
bir not koydu:
"Bazen umulmadık şeyler oluyor. İnsan gazetesinde, kendi köşesinde kendisiyle ilgili bir haberi düzeltmek zorunda kalıyor. Hasan Cemal'in meslek hayatındaki 40'ıncı yıl toplantısına benim de katıldığım yazılmış ve adım liste başına konulmuş. Düzeltiyorum; ben böyle bir toplantıya katılmadım. H.P."
* * *
Gelin görün ki Hasan Pulur "ben böyle bir toplantıya katılmadım" dese de Cemalist kimi arkadaşlarımız, "sen Ayşe Cemal'den daha mı iyi bileceksin, 'oradaydı' diyorsa oradaydın" mealinde sözler bile ettiler ustamız için...
Ve efendim...
Hasan Cemal bu...
Hasan Pulur'un "istiskal" kokan
açıklamasının ardından yaptı yapacağını...
Ne mi yaptı?..
Son çıkan kitabı "Türkiye'nin Asker Sorunu"nu
imzalamadan ve hem de "Gönderen: Hasan Cemal" diye
postaladı Hasan Pulur'a...
Yani...
"Benim kitabımı satın almak için para vermeyeceğini
biliyorum; ben sana parasız ama aynı zamanda da imzasız olarak bir
tane postalıyorum" dedi...
* * *
Şimdi yazımın başında Hasan Pulur'un saygı
duyulası hasletlerini niçin hatırlattığımı anlamışsınızdır...
Şaka "Evet" ama "hakaret"
asla!..
Peki...
Hakaretin altında kalmaktansa çığ altında kalmayı tercih eden usta
ne yaptı dersiniz?..
Söyleyeyim:
Kitabı postacıya verip bir de not düştü: "Yanlış adrese
gönderdiniz. Hasan Pulur"...
* * *
Şimdi Medya ikiye ayrılmış durumda...
Hasan Cemal'in kabalığından yana olanlar...
Hasan Pulur'un zarafetine bayılanlar...
adnanberkokan@gmail.com