Hasan Cemal'in son bombası Bahoz oldu!

PKK'lı militanlar ile dağda geri çekilme sürecini yaşayan ve yazan Hasan Cemal'in son bombası Bahoz Erdal röportajı oldu...

GAZETECİLER.COM
Çözüm sürecinin dönüm noktası olan geri çekilme hareketini yerinden bildiren Hasan Cemal günün diğer bombasını da patlattı. Dağda bir PKK grubuyla birlikte sınırı geçen usta gazeteci Bahoz Erdal kad adlı Fehman Hüseyin ile kapsamlı bir röportaja da imza attı. t24'ün yayınladığı çok konuşulacak gibi gözüküyor.

ÇEKİLME İKİ AYDA BİTER, İKİ TARAF DA KAZANACAK!

Türk medyasında en çok habere konu olan PKK yöneticilerinden Bahoz Erdal, Hasan Cemal'e çekilme ve çözüm sürecine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Sürecin iki taraf açısından da bir yenme-yenilme süreci olmadığını vurgulayan Erdal "iki tarafın da kazanacağı bir süreç" ifadesini kullandı. Geri çekilmenin ciddiyetle yürüdüğünü kaydeden Erdal "Ateşkes ilan ettik. Dediler ki ‘Yetmez çekilin.’ Şimdi de çekiliyoruz." dedi. "Eğer fiili ateşkese devlet de uyarsa, PKK’nin silahlı unsurlarının çekilmesi büyük oranda iki ay içinde biter." diyen Bahoz Heron'ların uçuşlarından ve yeni karakol inşaatlarındna yakındı.


SİZİN DEVLETE DE BİR ŞEY BEĞENDİREMİYORUZ!

Geri çekilmenin şov şeklinde yapılması ve ikinci bir Habur olayı çıkmaması yönündeki hassasiyeti eleştiren Bahoz Erdal ilginç bir tepki gösterdi:

“Habire uyarı geliyor. ‘Aman PKK şovu olmasın, aman ikinci Habur olmasın.’ İyi güzel de, kendileri her gün süreçle ilgili şov yapıyorlar. Bize gelince ‘aman’ diye uyarıyorlar. Ayrıca biz çekiliyoruz, ama şöyle soru soruluyor; ‘Gerçekten çekildiler mi? Silahlı mı, silahsız mı çekildiler?’ Doğrusu bu sizin devlete bir şey beğendiremiyoruz.”

"SURİYE'DEN EMİR ALIYOR DİYENLER ÖZÜR DİLEYECEK Mİ?"

Erdal Türk medyasında hakkında çıkan sayısız iddiaya da dikkat çeken yanıtlar verdi. Suriye rejiminin kontrolünde olduğu yönündeki haberleri hatırlatan Erdal "Önderlik bir karar aldı, ciddiyetle yürütüyoruz. Şimdi soruyorum; kanal kanal dolaşıp ‘Suriye’den talimat alıyor’ diyenler şimdi ne diyecekler?" diye sordu.

“Bunlar Türk devletinin psikolojik savaşıdır. Bunlar Türk devletinin Kürt toplumunda güvensizlik, PKK içinde çatlak yaratma çabasıdır. Bu konu çok işlendi. Bugüne kadar cevap verme gereği duymadık. Madem süreç başladı. Onun için konuşmak istiyorum.”

İşte Hasan Cemal'in aktarımıyla Bahoz Erdal röporatjındaki çarpıcı bölümler:

DEVLET MEDYAYLA PSİKOLOJİK SAVAŞ YÜRÜTTÜ

“PKK, çok karmaşık, çok kapsamlı çok boyutlu mücadele yürütüyor öteden beri. Eğer bu örgütte iç didişme, iç çekişme olsaydı 1 Haziran 2004’ten sonra bu hâle gelebilir miydik? Devletin bir kısım medyayı alet ederek yürüttüğü psikolojik savaşın parçasıdır bütün bunlar. ‘Bunlar çözüm sürecini rahat bırakmazlar’ dendi. ‘Bunların hepsinin bu başkentlerle bağlantıları var’ dendi. Bunları kanal kanal dolaşıp söyleyenler, gazete köşelerinde yazanlar vardı. Peki şimdi ne oldu? Önderlik bir karar aldı, ciddiyetle yürütüyoruz. Şimdi soruyorum; kanal kanal dolaşıp ‘Suriye’den talimat alıyor’ diyenler şimdi ne diyecekler? Biz, Önderliğimizin kararını yekvücut götürüyoruz. Şimdi bunu görenler ‘Psikolojik savaşın aleti olduk, özür diliyoruz’ diyecekler mi?”

KARAYILAN'LA BİRBİRİMİZİN AKLINI OKURUZ

“Neredeyse her ay, bir haber çıktı. Benimle Karayılan arkadaş arasında anlaşmazlık var vesaire diye. Biz Murat Karayılan arkadaşla Suriye, Bekaa, Botan (Şırnak-Siirt-Van-Hakkâri) sahalarında birlikte pratik yürüttük. Savaş koşullarında omuz omuzaydık. O benim saha komutanımdı. Sonra bana devretti. Güney’e (Irak) geldi. HPG Ana Karargâh Komutanı’yken (PKK Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı anlamında) ben onun yardımcısıydım. 2004’te bana devretti bu komutanlığı. Biz onunla hep omuz omuzaydık. Biz ikimiz birbirimizin kafalarımızın için okuruz. Şimdi çözüm süreci başladığı için bu konuda medyanın uydurmalarına karşı Türk toplumuna bunları açıklamak mecburiyetinde kaldım.”

"ÖCALAN'LA İLİŞKİMİZ MÜRİTLİK-TAPINMA İLİŞKİSİ DEĞİL"

Bahoz Erdal, Öcalan ile aralarındaki ilişkinin diyalog, tartışma ve eleştiri üzerinden yürüdüğünü ve bu ilişkinin bir müritlik, tapınma ilişkisi olmadığını belirtiyor. “Yani bir Atakürt söz konusu değil mi, diyorsunuz” sorusuna gülmekle yetiniyor. Ve şunları söylüyor:

“Bizim ilişkimiz, birbirimizi anlama ve ikna üzerine kurulu bir ilişki tarzıdır. Bu yılların içinden süzülerek gelen, yılların getirdiği bir tecrübedir. En zor koşullardaki yoldaşlıktan kaynaklanan bir durumdur. PKK’nin sırrı burada saklıdır. Biz birbirimizi çok iyi tanır ve biliriz.”

“Yarın sıra silahların bırakılmasına mı geliyor” soruma cevabı şu oluyor:

“Biz şimdi bugün silahı bir kenara koyuyoruz. (Gülüyor) Bu silahı bırakma anlamında değildir.”


"TÜRKLÜĞÜNÜ SEV AMA KÜRTLÜKTEN NEFRET ETME"

Türk milliyetçiliği konusunda da Bahoz Erdal’ın ciddi eleştirileri var. Şöyle diyor:

“Bu ülkede en az 20 milyon Kürt var. Ne yapacaksınız ki? Bu Kürtleri asimile edemediniz. Tamam, Türk milliyetçiliğine bir şey demiyorum. Ama maalesef bu Türk milliyetçiliği, Kürt düşmanlığı üzerinden geliştirildi. 80 yıldır devlet öyle bir dili geliştirdi, resmi tarih bunu yazdı ve resmi milliyetçilik anlayışı Kürt düşmanlığı üzerine oturtuldu. Tamam, Türklüğünü seveceksin ama Kürtlükten nefret etmene gerek yok. Bunun da değişmesi lazım.”

Ankara ipe un sererse, alternatif silahlı mücadele mi olacak?

Akşam sohbetimiz bir yerde kalmıştı. Ben konuyu bir hayat tarzı olarak dağdan, silahtan kopmanın, bundan vazgeçmenin zorluklarına getirmiştim. Sonra da Bahoz Erdal’a şunu sormuştum:

”Eğer Ankara, AK Parti hükümeti, demokratikleşme konusunda barışın altını doldurma konusunda ipe un sererse, bunları yapmazsa o zaman silah, silahlı mücadele mi alternatif olacak?”

Bahoz Erdal bu soruma “1, 2, 3” diye tane tane cevap veriyor:

“1- Önderlik, bu sürece stratejik yaklaşıyor ve çok ciddidir. Devlet de böyle ciddi yaklaşmak zorunda.

2- Bu sürece her iki taraf da ne yenilgi, ne de zafer diye bakmalı. Bundan kaçınmak lazım. Her iki taraf için de kazançlı olan bir durumdur söz konusu olan çözüm süreci.

3- Çok abartılı iyimserlik de, abartılı karamsarlık da yanlıştır. Hem Türk tarafında, hem Kürt tarafında bu var. Bundan kaçınmak lazım.

4- Bizim için, PKK için, “1999’daki gibi çekilip gittiler” denmesin bu sefer. O zaman dört yıl heba oldu. Hiçbir şey yapılmadı. Bu bir daha tekrarlanmamalı. Devlet, yine 1999’daki gibi “Ben PKK’yi bölerim, etkisizleştiririm” derse, o zaman bize, Kürtlere söylenecek bir şey kalmaz. Bu bir tehdit değildir, objektif bir tespittir.

5- Bu süreçte zorlanan taraf biziz. Kadrolarımızı ikna etmekte zorlandık, zorlanıyoruz biraz. Kuzey’deki (Türkiye’deki) güçlerimizi çekilmeye ikna etmek kolay olmadı. Keşke telsizin başında olsaydınız, dinleseydiniz. Arkadaşlar bize en çok şu soruyu sordular: “Önderliğin durumu ne olacak?” Gerillanın en hassas, en duyarlı olduğu konu budur. Yani Önderliğimizin hapishane koşullarından, ev hapsinden özgürlüğe açılan yolu…

Bakın biz üzerimize düşeni yapıyoruz. Ön koşulsuz ateşkes, ön koşulsuz çekilme… Devlet de bunu görmeli…”

‘Kürt sorunu çözülmeden PKK davasını bıraksa bile ortaya PKK’den 10 kat daha radikal örgütler çıkar’

Bahoz Erdal şöyle devam ediyor:

“Ateşkes ilan ettik. Dediler ki ‘Yetmez çekilin.’ Şimdi de çekiliyoruz. Yarın ‘Bu da yetmez, silah bırakın’ derler. Bu olursa, bu tam bir dayatma olur. Teslimiyet dayatmasıdır bu. En zor koşullarda bile teslimiyeti kabullenmek PKK için mümkün değildir. Bu konuda Murat Karayılan’ın 25 Nisan’daki basın açıklamasında söylediği altı nokta çok önemlidir. Bakın, Kürt sorunu çözülmezse, PKK bu davayı yarın bıraksa bile PKK’den 10 kat daha radikal, fanatik örgütler çıkar ortaya. En temel insan hakkı olan ana dilde eğitim tanınmadan Kürt sorunu nasıl çözülecek?.. Eğer yarın Kürtlerde derin bir hayal kırıklığı uyanırsa o zaman ne olacak?.. Mesele silahı bırakıp bırakmamak değildir. Kürt sorununu çözmektir. Dağa çıkmanın nedenlerini ortadan kaldırmaktır.”

RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN