Hasan Cemal'in Bahoz Erdal yazısı olay! Sosyal medyayı salladı

Hasan Cemal, PKK'nın üst düzey yöneticilerinden biri olan Bahoz Erdal'ın öldürülmesi haberinin ardından T24'te bir yazı yazdı. Hasan Cemal bu yazıyla birlikte Twitter gündemine oturdu.

GAZETECİLER.COM- PKK'nın üst düzey yöneticisi Fehman Hüseyin yani kod adı Bahoz Erdal'ın ölüm haberi üzerine Hasan Cemal "Fehman Hüseyin" başlıklı bir yazı yazdı. 

Hasan Cemal, Kandil'de geçirdiği 3 günü ve Bahoz Erdal'la yaşadıklarını anlattığı yazısını daha çok Bahoz Erdal'ın ardından bir ağıt gibi yorumlayanlar oldu. Bir teröristin arkasından yazılan bu duygusal yazı Hasan Cemal'e tepkilere neden oldu.

İŞTE HASAN CEMAL'İN FEHMAN HÜSEYİN YAZISINDAN BAZI BÖLÜMLER

Ege'nin maviliklerinde seyir halindeyiz.
Tatil vakti.
Bu kadar güzellik olur mu diyorum kendi kendime...
Bir çın sesi!
Telefona düşen mesaj uzaklardan bir ölüm haberini getiriyor:
Fehman Hüseyin Suriye'de yanındaki yedi kişiyle birlikte öldürülmüş...
Haber doğru mu?
Yoksa dezenformasyon mu?
Bahoz Erdal kod isimli Fehman Hüseyin'le üç yıl önce, dağda iki gün geçirmiştim.
Bizim meslek biraz da böyledir.
Devlete silah çekmiş, yıllardır dağda yaşayan bir gerilla lideriyle bir gün konuşursun, sonra yine bir gün cennet gibi maviliklerde onun ölüm haberine yakalanırsın.
Hayat acımasızdır, adaletsizdir.
Gazeteci olarak bu acımasızlığı, bu adaletsizliği şu yaşadığımız anababa günlerinde daha derinden hissediyorum.
Kan ve gözyaşı durmuyor.
Her gün asker polis ölümleri...
Her gün gerilla ölümleri...
Her gün ağlayan analar...
Öylesine büyük acılar ki.
Gidip bizim Gazze'leri gezmek istiyorum.
Tankla, topla, helikopterle yerle bir edilmiş yerleri kendi gözümle görmek istiyorum.
Cizre'de, Sur'da, Nusaybin'de, Yüksekova'da, Şırnak'ta, Lice'de acılara kendi yüreğimle dokunmak istiyorum.
Cennet gibi yerlerde tatil yapmak içimden gelmiyor, çünkü cehennem gibi yerler aklımdan çıkmıyor, gözümün önünden gitmiyor.
Vicdanım kanıyor.
Acılar dallanıp budaklanırken, memleket kanlı bir dipsiz kuyuya çekilirken, maviliklerde tatil yapmak bazen vicdan azabı olabiliyor.
Bir gazeteci olarak son yıllarda bu duyguya sık sık kapılıyorum.
Evet öyle, hayat acımasız, adaletsiz.
Kimileri bu hoyratlıkla ömür boyu yaşayıp gidiyor.
Bu hoyratlıkla kimi elde silah, kimi elde kalem mücadele ediyor.
Ama 'filmin sonu' nu görmek mümkün olabiliyor mu?
Sanmıyorum.
Ama iz bırakmak mümkün.
İyi ya da kötü örnek de olabilirsin.
Ege'nin maviliklerinde seyir halindeyken, Fehman Hüseyin habericep telefonuma düştüğünde bir film şeridi gibi bir dolu şey gözümün önünden geçti gitti.
Hem mesleğimi düşündüm, hem de Fehman Hüseyin'le dağda geçirdiğim o iki gün aklıma takıldı.
PKK'nin, kısa adı HPG olan askeri gücünün en önde gelen komutanı, Bahoz Erdal kod adlı Suriyeli Kürt Fehman Hüseyin.
2013'ün mayıs ayıydı.
PKK askeri gücünün Türkiye sorumlusu ya da Kürtlerin deyişiyleKuzey Kürdistan komutanı olan Bahoz Erdal ile ilk görüşmem, bir gece vakti dağların öbür yüzünde Çukurca olan Metina'daki bir köy evinde olmuştu.
Kürtçede kasırga, fırtına anlamına gelen Bahoz, 23 yıldır dağdaydı ve 45 yaşındaydı. Şam Üniversitesi'nde tıp okumuş, Beşşar Esad'la aynı dönemde... Murat Karayılan'dan sonra PKK silahlı güçlerinin, yani HPG'nin 'Genelkurmay Başkanlığı'nı yapmıştı.

******

O günü çok iyi hatırlıyorum.
Dağ tepelerine sis inmiş durumda, yağış bekleniyor, kötü haber bu. Çünkü gün batarken dağa tırmanmaya başlayacağız, Van bölgesinden sınır dışına çekilmekte olan ‘ilk gerilla grubu’nu karşılamak için...
Kara bulutları gösteriyor Fehman Hüseyin.
“Bu hava Kuzey’de (Türkiye Kürdistanı) fırtına demektir. Dağda kar, vadide yağmur demektir. Bu da çekilmeyi zorlayan bir durumdur. Bu yıl bahar bitmek bilmedi” diyor.
Bulutlar iyice alçalırken, yağmur çiselemeye başlıyor. Ben geceyi düşünüyorum.
Dağa nasıl tırmanacağım?
Belli etmiyorum, ama heyecanlıyım.
Fehman Hüseyin yangına körükle gidiyor. Anlaşılan o ki, beni caydırmak istiyor. Gece dağda yürümenin bin bir güçlüğünden söz ediyor. Islak ota, taşa, kayaya nasıl basılacağını anlatıyor. Gerilla eğitiminde dağda yürüyüşün de öğretildiğini söylüyor.
Bu yolculuk için İstanbul’da yeni satın  aldığım lastik ayakkabıları inceliyor, altına bakıyor, “İyi güzel de, bunlar ıslak kayada, otta kayabilir. En iyisi bizim gerillanın Mekap’larıdır, kaymazlar” diye ekliyor.
Güneş iyice alçalırken kamptan ayrılıyoruz. Fehman Hüseyin elime bir baston, bir de şemsiye tutuşturuyor, “Bu yağış kötü tesadüf” derken...
Baston, Gopal denilen bir Şırnak bastonu. Ucu sipsivri, mızrak gibi. Bahoz, “Yılana karşı da işe yarar” deyince biraz irkiliyorum.
Gülüyor:
“Bu mevsimde değil, yazın olur yılan... Ama baston dağda üçüncü bacaktır” diye ekliyor.

***
İşte böyle tanıdım Fehman Hüseyin’i üç yıl önce.
Gazetecilik işte böyle bişey...
Ege’nin maviliklerinde seyir halindeyken de, Fehman Hüseyin haberi geldi.
Öldü mü?
Gerçek mi, dezenformasyon mu?
Bu satırları yazarken, ikinci ihtimal ağır basıyordu.
PKK kaynakları ise kesin olarak yalanlıyordu ölüm haberini...
Bilemiyorum.
Ama savaş zamanlarında ilk kaybın da gerçeğin ta kendisi olduğunu iyi bilirim.