Hasan Cemal'den 'Yunanistan'da şimdi ne olacak?' yazısı
Genç Alexis Tsipras’ın seçim zaferi beni heyecanlandırdı ama... Kafamın arkasında da değirmenin suyu meselesi duruyor.
16 yaşındayken Yunan Komünist Partisi gençlik kollarında siyasete atılıp, 2004'te, daha 30 yaşındayken, Syriza içinde yükselen; 2008'de ittifakın başına geçip, Pazar günü yapılan seçimlerde yüzde 36.3 ve 149 milletvekili kazanan Çipras, Türkiye solu kadar medyada da etkilerini hissettirmeye başladı.
T24 yazarı Hasan Cemal, köşesinde Çipras'a Yunanistan'da seçim kazandıran vaatlerini yorumladı ve "değirmenin suyu nereden gelecek?" sorusunu sordu: Genç Alexis Tsipras’ın seçim zaferi beni heyecanlandırdı ama... Kafamın arkasında da değirmenin suyu meselesi duruyor.
İşte Hasan Cemal'in yazısından çarpıcı bölümler:
Şimdi ne olacak?
Bu soru önce ekonomide düğümleniyor.
Çünkü Alexis Tsipras kemer sıkma programını
reddediyor.
Acı ilaç onun gözünde tüm kötülüklerin anası
durumunda.
Diyor ki:
“Yunanistan bir sayfayı kapatıyor. Kemer sıkma felaketini,
korku ve otokrasiyi, beş yıllık utanç ve acıyı geride
bırakıyor.”
Devam ediyor:
“Benim partim, siyasi istikrar ve ekonomik güvenlik
için yeni bir sosyal kontrat vaat ediyor. Kemer sıkma politikasına
son vererek demokrasiyi güçlendirecek, orta sınıfı yeniden ayağa
kaldıracağız. Eurozone’u kurtarıp Avrupa projesini tüm kıtadaki
vatandaşlar için cazip kılmanın da tek yolu bu.”
Seçim vaatlerinden bazıları şöyle:
Zenginlerden ekstra vergi…
İhtiyacı olanlara kira yardımı…
Gıda yardımı…
Yoksulluk sınırı altında yaşayanlara bedava elektrik…
Bedava ısınma hizmeti…
Emekli aylıklarına zam…
Asgari ücrete zam…
Vatandaşların ödenemeyecek borçlarını silmek…
Şimdi de klasik ya da malum soru:
Alexis Tsipras, bütün bu seçim vaatlerini yerine
getirebilecek mi?..
İKTİDARA GETİREN TEPKİ CEHENNEM ÇUKURUNA DA ÇEKEBİLİR
Kısacası:
Değirmenin suyu meselesi gelip kendini dayatır
böyle durumlarda.
Eğer Alexis Tsipras’ın kafasında geçerliği olan,
uygulanabilir olan, kimselerin bilmediği yepyeni bir mucize
reçete varsa, o zaman iş değişir.
Eğer yoksa, genç Tsipras’ı iktidar kapısına getiren olağanüstü,
heyecan verici kitle tepkisi, bu kez onu cehennem çukurunun içine
çekebilir.
Türkiye’de 1980’leri, özellikle 1990’ları
anımsıyorum.
Siyasal sınıflar uzun yıllar sorun biriktirmeyi marifet -ya da
politika- sanmışlardı.
Ekonomide sürekli ertelenen yapısal reformlar
yüzünden Türkiye 1994, 1998 ve 2001 krizleriyle
çok büyük bir yoksullaşmayı yaşamıştı.
Sonunda deniz bitince, 2002’nin acı reçetesi
çaresiz içilmiş, üçlü koalisyon hükümeti siyasette
kendi ipini kendi çekmeyi göz alıp, ekonomide düzlüğün kapısı
aralamıştı.
Evet, Yunanistan çok çekti.
Ama bu acılara zemini de kendi hazırladı.
Ayağını yorganına göre uzatmadı.
Yılllar yılı bol kepçe AB fonları ile, kendi
imkânlarının ötesinde yaşadı.
Değirmenin suyu meselesini pek dert edinmedi.
Acaba bundan sonra dert edinecek mi?
Yeni iktidarın gündemindeki hayati sorunun bu olduğunu
sanıyorum.
Genç Alexis Tsipras’ın seçim zaferi beni
heyecanlandırdı ama...
Kafamın arkasında da değirmenin suyu meselesi
duruyor.